Merkez Bankası faiz artışı ile piyasaların önüne geçerken şimdi gözler 20 Eylül’de açıklanacak Orta Vadeli Program’da (OVP) olacak. Belirlenecek program yol haritası çizecek. Öngörülebilir hedefler piyasalarda çıtayı yukarı taşıyabilir.
Global piyasalarda riskler artarken kaygılar güçleniyor. Güvensizlik azalmıyor. Beklentilerin yönetilmekte zorlanıldığı bir süreç yaşanıyor. Korumacılık trendi küresel büyümeyi tehdit ediyor. Gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı büyürken piyasalar sert dalgalanıyor.
Bu ortamda artan enflasyon baskısını göz önünde bulunduran Merkez Bankası 14 yılın en yüksek faiz artışını gerçekleştirdi. 625 baz puanlık artış piyasalar için normalleşme ve dengelenme döneminin başlangıcı olabilir. Karar sonrası Türkiye’nin kredi risk primi 574 seviyesinden 449’lara geriledi. Uzun vadeli tahvil faizleri geri çekildi. 10 yıllık tahvil faizi 200 baz puan aşağı kayarken banka hisselerinde alımlar görüldü.
Açığa satanların pozisyonlarını kapatmaları ve kâr satışları nedeniyle yüksek getiriler ilk etapta korunamadı. Ancak bu ilk etki henüz piyasalara güçlü bir para girişi için yeterli değil. Piyasalara güçlü para girişi risk primi 200 seviyesinin altına indiğinde yaşanıyor.
Şimdi 20 Eylül’de açıklanacak OVP izlenecek. Daha önce Bakan Berat Albayrak’ın içeriği hakkında ön bilgiler verdiği Orta Vadeli Program piyasaların önümüzdeki dönemdeki hedefleri, bu hedeflere ulaşma noktasında ortaya konulacak yol haritasını göstermesi açısından önemli. Yeni OVP’de somut, şeffaf, takvimlendirilmiş bir sıkı maliye politikası görülürse TL varlıklara olan yönelim artacaktır.
Oynaklık azalmalı
Dolar/TL kurunda son 19 günün 13’ünde yüzde birin üzerinde oynaklık gerçekleşti. Bunlar ağırlıklı olarak yükseliş yönündeki ataklardan oluştu. Merkez Bankası’nın 625 baz puanlık faiz artışı kurdaki yukarı ivmenin önünü kesti. Bundan sonra gün içi hareket marjlarının daralması gerekiyor ki yerli ve yabancı yatırımcılar kur üzerindeki spekülatif hareketlerden uzak durabilsin. Yıllık dolar faizinin bir günlük hareketlerle alınabildiğini gören spekülatörlerin kurdaki oynaklıktan yararlanma isteği ister istemez artıyor.
Kurda normalleşme sürecine dönüldüğünde döviz işlemlerinden kazanç elde etmek isteyenler de geri çekilecektir. TL varlıklar, faiz artışı sonrasında diğer gelişmekte olan ülkeler arasında ön plana çıkacaktır. Buna bağlı olarak piyasalarda yumuşama ve daha olumlu bir hava öne çıkacaktır. Elbette ABD ile ilişkilerin seyri önemli.
Dolar endeksinin seyri önemli
Dolar kurunun fiyat seyri ve yurtiçi piyasalardaki dalgalanmalar sadece Türkiye’nin kendine özgü risklerinden kaynaklanmıyor. FED faiz artışı, gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı, dolar endeksinin seyri de dolar/TL kuru üzerinde etkili. Tüm gelişmekte olan ülkelerde yaşanan baskı Türkiye’ye de yansıyor. Türkiye’nin kendine özgü riskleri sadece gelişmekte olan ülkeler ile olan makasın biraz daha fazla açılmasına neden oluyor. Dolar Endeksi (DXY), ABD Doları’nın Euro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini, Kanada Doları, İsveç Kronu ve İsviçre Frangı gibi uluslararası piyasalarda yüksek hacme sahip, gelişmiş ülkelerin para birimleri karşısındaki değerini ifade ediyor. DXY, 94,95 seviyesinde bulunuyor. Dolar endeksinin yükseliş eğilimine geçmesi kurdaki aşağı ivmenin önüne geçebilecek önemli sinyallerden birini oluşturuyor. Bu endekste yaşanan gerileme, faiz atışı ile birlikte dolar/TL kurunun nefes almasına neden oldu. Endeksin yeninden yükseliş eğilimine girmesi moral bozabilir.
150 milyar dolara indi
Yurtiçindeki yerleşik yatırımcıların dolardaki satışları sürüyor. Yurt içi yerleşiklerin Döviz mevduatı, 7 Eylül ile biten işlem haftasında 1.1 milyar dolar azalarak 150 milyar 901 milyon dolara geriledi. Yurtiçi yerleşiklerin döviz pozisyonu 10 Ağustos’tan bu yana 9 milyar dolar azaldı.
25 Eylül’de FED toplanıyor
Borsa İstanbul, yılbaşından bu yana yüzde 17 değer kaybetti. BIST 100 Endeksi alçalan kanal içerisinde geriledi. Aynı dönemde MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi de düştü. Gelişmekte olan ülkelerden yılbaşından bu yana yaşanan para çıkışı bu ülkelerin borsalarına da olumsuz yönde yansıyor. Önümüzdeki 25-26 Eylül ise piyasalar için kritik günler. Söz konusu tarihlerde FED Açık Piyasa Komitesi toplantısı var ve FED’in vereceği mesajlar merak ediliyor. Yılın üçüncü faiz artışının bu toplantıda gerçekleşmesi bekleniyor. Faiz artışı gerçekleşirse gelişmekte olan ülkelerde artan dalgalanma tırmanışa geçebilir.
Borsada yabancı payı korunuyor
Borsa İstanbul’da yabancı payı yüzde 62,39 seviyesinde bulunuyor. Son 10 yılda borsadaki yabancı payı yüzde 61 seviyesinin altına hiç inmedi. Yatırım yapan en yüksek paya sahip olan 10 ülkedeki yatırımcıların ağustos ayındaki değişimlerine bakıldığında 2.437 olan yatırımcı sayısının 2.362’ye gerilediği görülüyor. Sadece yüzde 3 oranında bir azalma söz konusu. Türkiye’nin önümüzdeki üç yıllık programı ortaya koyarak yeni bir hikâye yazabilmesi halinde yabancıların paylarında da artış görülecektir. Yabancı yatırımcılar yılbaşından bu yana en fazla banka hisselerinde satış yaptı. Banka sektör endeksi yılbaşından bu yana yüzde 41 oranında değer kaybetti. Çıkışta da yine bu hisselerin öncü olması beklenmeli.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024