Faiz ve döviz kurları aynı anda yükseliyor. Dolar kuru 4.04, euro 4.95, gösterge faiz 14.43 seviyesinde. Peki faizlerin bu yüksek seyri nasıl düşebilir?
Para piyasalarında hareketli bir döneme girildi. Cari açığın beklentilerin üzerinde gelmesi, enflasyonun yüksek seyri, jeopolitik riskler ve ticaret savaşları, yılın ikinci çeyreğinin hızlı başlamasına neden oldu.
Dolar kuru 4 liranın üzerine çıkarken euro 5 liraya dayandı. Gösterge faiz ise 14.43 seviyesinde. Kârlı enstrümanlara kayan yatırımcılar fiyat hareketlerinde sarsıntıya neden oluyor. Türkiye’nin kredi risk primi 194 seviyesi ile 200 sınırına yaklaşmış durumda. Oran 200’ün üzerine çıkmaya başladığında yabancı sermaye çıkışı hızlanmaya başlıyor. Faizlerin bu kadar yüksek seyretmesinin nedenlerinden biri de risk priminin yüksek olması. Enflasyon da parasının değerini korumak isteyen yatırımcıların alternatifleri değerlendirmesine neden oluyor.
Anahtar cari açık...
Enflasyon, martta yüzde 10.23 seviyesinde; çekirdek enflasyon ise yüzde 11.44. Merkez Bankası ise yılın ilk Enflasyon Raporu’nda 2018 sonunda enflasyonun yüksek olasılıkla yüzde 6.5 - 9.3 aralığında gerçekleşeceğini öngörüyor. Ancak mevcut hızıyla devam etmesi halinde enflasyonun yıl sonu bu beklentilerin üzerinde gerçekleşebileceği görünüyor. Kamu kesiminin borçlanma ihtiyacı, kur oynaklığı gibi faktörler Türkiye’de yatırım yapacak yabancıların faiz talebinin yüksek olmasına neden oluyor. Tahvil faizinin yüksek olması Türkiye’nin daha maliyetli borçlanması demek. Yüksek olan TL maliyetleri beraberinde bankaların mevduat maliyetlerini artırıyor, bu da kredi faizlerine yansıyor.
Öte yandan bütçe açığının büyümesi de faizin düşmesini engelliyor. Bütçe açığının büyümesi, Hazine’nin kazandığından daha fazla harcaması demek. Bu durum kamu borçluluğunu artırırken dış finansman maliyetini yükseltiyor. Bu da Hazine bonosu ve tahvil faizlerini artırıyor. Hazine bonosu ve tahvil faizleri düşmeden de mevduat ve kredi faizleri düşmüyor.
Enflasyonun oynak, cari açığın yüksek, bütçe açığının arttığı bir ortamda piyasa faizlerini düşürmek hayli sorunlu. Piyasa faizleri düşmeden banka faizlerinin düşmesi zor. Bu durumda faizi düşürmek için ciddi bir sermaye girişi ve dolar/TL kurunun düşmesi şart.
Türkiye’nin cari açığını azaltarak yönetilebilir bir düzeye çekebilmesi bu noktada önemli.
Morgan Stanley artırım beklemiyor
Morgan Stanley’in, mart ayı enflasyonunun ardından yaptığı değerlendirmede, “Yapısal olmaktan çok uzak olsa da, enflasyon görünümünde devam eden iyileşme - dolar/TL’nin 4.05’in altında kalacağı varsayımıyla - TCMB’nin 25 Nisan’da beklemede kalacağı görüşümüzü kuvvetlendiriyor” ifadesi yer aldı.
“TCMB’den iki nedenden dolayı faiz artırımı beklemiyoruz” denen raporda, ilk olarak TÜFE’nin 2018 başından bu yana 86 bp (50 bp kısmı martta) gerilemiş olmasına dikkat çekildi. Benzer şekilde manşet enflasyonun aynı dönemde 169 bp düştüğü ifade edildi. İkinci neden olarak ise TCMB’nin genellikle uzun vadeli reel efektif Döviz kuru (REER) trendinden sapmanın çift haneye vardığı dönemlerde faiz artırımına gittiğinin altı çizildi.
‘Nisanda faiz adımı gelmez’
Enver Erkan / GCM Menkul Kıymetler Araştırma Uzmanı
Merkez Bankası, tahvil faizleri düşmeden fonlama faizini manuel olarak düşürürse kurlar buna sert yukarı doğru tepki verebilir ve bu enflasyon görünümünü de bozabilir.
Enflasyon önemli bir etmen, halen yüksek ve son enflasyon verileri 25 Nisan’da Merkez Bankası’na ilişkin ne negatif ne de pozitif yönde bir faiz aksiyonu beklentisi oluşturmuyor.
Nominal faizde değişiklik olmaması, enflasyon düşmediği sürece reel faizimizin rekabetçi seviyelerden uzaklaşmasına ve carry trade avantajının yitirilmesine neden oluyor.
Diğer gelişen ülkeler faiz indiriyor, ancak onlar enflasyonda düşüş sağladıkları için hareket alanı var. Bu noktada, 25 Nisan’da Merkez’den faiz aksiyonu beklememekle beraber, döviz likiditesi kuruması kaynaklı piyasa oynaklığı artacak olursa sözel yönlendirme, zorunlu karşılık, ROM veya döviz likiditesini artırıcı diğer önlemler söz konusu olabilir. Ancak faiz aksiyonu beklemeyiz.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024