Dolar kuru yılbaşından bu yana yüzde 33, son bir yılda ise yüzde 43 değerlendi. Kurdaki artış önemli risk göstergesi ancak enflasyon ve faiz artış beklentileri yönetilirse kurdaki çıkış durdurulabilir.
Türkiye’de seçim süreciyle birlikte piyasalarda yaşanan aşırı fiyatlamalar zirve yaptı. Fiyatların geldiği seviye kadar hangi hızla buralara tırmandığımız da önemli. Hisse senetlerinin toplam piyasa değeri şubattan bu yana 246 milyar dolardan 151 milyar dolara geriledi. Yedi aylık erime 95 milyar dolar. Dolar kuru ilk kez 5 liranın üzerine çıktı. Gösterge faiz 21,79 seviyesinde ve 25 seviyesindeki direncine doğru ilerliyor. Türkiye’nin kredi risk primi 338 ile tarihi zirve seviyelerinde bulunuyor. Risk primimiz Yunanistan’ın dahi üzerine çıkmış durumda.
Risk göstergeleri bu sinyalleri verirken piyasaların sakinleşebilmesi mümkün mü? Sakinleşirse bu nasıl gerçekleşecek? Son yaşanan kur, faiz ve borsa hareketlerinde ABD yaptırımlarının etkisinin öne çıktığını görüyoruz. Fakat gerek yerli gerekse yabancı yatırımcılar iki ülke arasındaki sorunların kalıcı olmadığını düşünüyor. Asıl önemli olan Türkiye’nin ekonomi yönetiminin izleyeceği rota ve bu rotanın ivedilikle ipuçlarının görülebilmesi. Ekonomideki aksiyonlara ilişkin eylül ayı adres gösteriliyor ancak o tarihe kadar belirsizliğin sürmesi anlamına geliyor ki bu da spekülatif hareketlere yol açabilir. Bu noktada bırakılan boşluğun doldurulması şart.
Uzatmalar olmamalı
Maliyetler artıyor. Şirketlerin kur ve faizlerden kaynaklanan maliyetleri giderek daha fazla yükselecek. Peki, bu süreçte neler yaşanıyor? OVP’nin (Orta Vadeli Plan) eylül ayında açıklanması öncesinde milyonlarca kişiyi ilgilendiren vergi barışı getirildi. Bu vergi barışı yeni kaynak yaratmak için bir adım. Son tarihi 31 Temmuz iken, 27 Ağustos’a uzatıldı. Bu uzama moral bozucu.
Ekonomi yönetiminin güven veren adımları piyasaları sakinleştirir, dinginleştirir, geleceğe ilişkin olumsuz beklentileri kırar. Oysaki daha orta vadeli program açıklanmadan adımlar atılıp uzatılmaya başlandı. Atılacak her adımda bunun mutlaka bir telafisi olacaktır yaklaşımı daha ilk adımlardan oturmaya başlarsa OVP daha açıklanmadan şimdiden olumsuz fiyatlanır. Tıpkı şimdiye kadar fiyatlanan gerçekçi olmayan enflasyon hedeflemeleri gibi.
Hesaplar değişiyor
Öte yandan Merkez Bankası enflasyon hedefini açıkladı. Merkez bankasının enflasyon raporunu açıklarken revize ettiği yılsonu beklentisi yüzde 13,4. Açıklanan enflasyon hedefi piyasa beklentilerine tam da yaklaşmışken, BOTAŞ doğalgazdan elektrik üreten santrallerin kullandığı gazın fiyatına yüzde 49,5 zam yaptığını duyurdu. EPDK elektrik fiyatlarına yüzde 9 ila yüzde 14 zam yapıldığını açıkladı. Zam oranının enflasyon beklentilerini artıracağı kesin. Buna ilave olarak ABD ile artan gerilim TL’nin olumsuz bir sarmala girme olasılığını gündeme getiriyor. Bu da sonuç olarak enflasyon üzerinde olumsuz etki yaratacak. Açıklanan veriler ve gerçekleşmeler birbirini tutmadığı ölçüde piyasada inandırıcılığını ve güvenini kaybeder. Piyasalar ise güven tesis edici tedbirleri bekliyor. Kesin ve net önlemler önemli. Birbirini teyit eden açıklama ve gerçekleşmeler şart. Piyasaların bu yönlü adımlar atıldığı sürece toparlanmaması için hiçbir neden bulunmuyor.
‘Türkiye’ rüzgarı arkasına alabilir
Türkiye’de TL varlıklar dip seviyelerde. Borsada hisse senetleri en olumsuz gelişmelerin fiyatlandığı seviyelerde bulunuyor. Böylesi bir ortamda Türkiye yeni kaynak arayışları içerisinde ve gelir yaratma modelleri üretmeye çalışıyor. Öte yandan seçim geride kalsa da önümüzde mahalli seçimler var. Cumhurbaşkanının aldığı oy oranı ve mecliste Cumhur İttifakının çoğunluğu sağlamış olması halkın, getirilecek acı reçeteleri de kabul etme olasılığını yükseltiyor. Açıklamalar da kemer sıkmaya gidebileceğinin sinyalini üretiyor. Dışarıdan ciddi bir baskının geldiği ortamda ekonomi yönetiminin, net, yapılabilir, hızlı uygulamaya geçen adımlarla büyümede kontrollü frene yönelmesi sakinleşmeyi getirebilir.
Verilen sinyaller
Yeni OVP’nin ismi değişecek. Daha anlaşılır bir isim konulacak. 2019 yılında tek haneli enflasyonun yakalanması çok zor. Ancak ekonomide ılımlı bir iniş ile kademeli olarak düşüş sağlanabilir. OVP açıklanıncaya kadar piyasaya verilen mesajlar ve gerçekleşmeler çeliştiği sürece her adımda piyasalar bunu ters yönde fiyatlayacaktır. Teknik olarak zirve seviyelerinde olan dolar/TL kurunun içerisinde hareket ettiği kanala dönmemesi yeni bir trendin başlamasına ve güçlü çıkışın sürmesine neden olacaktır. Beklenti kurun bu seviyelerde zirve yapması. Ancak piyasalar yeni ekonomi yönetiminin mesajlarını güvenilir bulmadıkça döviz toplamaya ve TL varlıklarda pozisyon almaya devam edecektir.
Kur nereye gidiyor?
Yabancı raporlarda kur tahminleri kısa vade için 5,25, yılsonu için 6,10 ve 2020 için 7 lira olarak öngörülmeye başlandı. Kura yönelik yüksek beklentiler yurtiçi yerleşikleri döviz mevduatına yönelmesini artırmaya neden olabilir. Eski alışkanlıklarla tasarruf sahiplerinin mevduat yerine daha güçlü gördüğü dövize, altına yönelmesi şaşırtıcı olmamalı. Bunun yaygınlaşması ise ekonomiye yönelik algının kötüleşerek sürmesi anlamına gelir. Yabancı yatırımcılar da TL varlıklarında çıkış sürecini devam ettirebilirler.
Güven sinyaliyle değişebilecek 5 risk göstergesi
1- Dolar/TL tarihi bir rekor kırarak 5,08’e yükseldi. Yılbaşından bu yana yüzde 33 değer kazandı. 2002’den bu yana ilk defa bu kadar fazla değer kazanıyor.
2- Gösterge faiz yılbaşından bu yana yüzde 61 yükselerek yüzde 21,68’e çıktı.
3- Risk primi yüzde yılın ilk gününden bu yana yüzde 118 yükseldi. 345’e çıktı.
4- Enflasyon yüzde 15,85 ile Ocak 2004’ten bu yana en yüksek seviyesinde.
5- Yabancılar yılbaşından bu yana pay piyasasında nette 1.2 milyar dolar satış, DİBS’de 75 milyon dolar alış yaptı. Geçen yıl aynı dönemde pay piyasasında nette 2.7 milyar dolar, DİBS’de ise 5.6 dolar alış vardı.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024