CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylık durumu siyasi atmosferdeki basınca göre sürekli değişkenlik gösteriyor. Bir bakıyorsun Kılıçdaroğlu kararını verdi kesin aday olacak, artık geri dönülmez bir yolda deniliyor bir bakıyorsun vazgeçebilir, başka bir isim lehine fedakarlık yapabilir noktasına geldiği söyleniyor. Hatta bu anlamda Kılıçdaroğlu’nun çok net bir şekilde adaylık yolunu kapattığı isimler bile vizyona giriyor. Yani 6’lı masadaki dinamik etkenler, hararet, rüzgâr ve dönemsel faktörlerle bağlantılı olarak Kılıçdaroğlu’nun karar katsayısı bir azalıyor bir yükseliyor. Mesela İYİ parti Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakmıyor, başından beri nazik bir şekilde yan çiziyor, ısrarla “kazanacak aday” vurgusu yapıyor. Oy oranı yüksek parti olduğu için de onun söyledikleri masada ses getiriyor...Normalde Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda DEVA, Gelecek, SP’de aslında çeşitli şerhlerle görüş belirtiyorlar...Şu an yekten ”desteklerim” diyen masadaki tek isim DP Genel Başkanı Gültekin Uysal. Dolayısıyla 6’lı masadaki siyasi atmosferde “Kemal Bey kişi olarak iyi, hoş, çok değerli bir adam ama onunla kazanamayız” mealinden ciddi anlamda yüksek basınç var. Dahası aynı barometrik değişkenlikler CHP içinde geçerli. Şöyle ki; kısa bir süre öncesine kadar “CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının Kılıçdaroğlu olduğu belli, net” sözleri daha ön plandaydı. Kurmayları da “CHP’nin en alttaki üyesinden en üstteki MYK’sına kadar hepsinin üzerinde uzlaştığı aday Kemal Kılıçdaroğlu’dur” diye defalarca deklare ettiler. Kılıçdaroğlu, katıldığı birçok parti etkinliğinde “Sayın Cumhurbaşkanım” sözleriyle kürsüye davet edildi. Elbette bunlar siyasette normal, her parti, partili liderini en yetkili koltukta görmek ister, o makama yakıştırır, bunda haklı da. Ki bu gibi söylemler yakıştırmalar geçmişte de oluyordu, oldu. Yani partililerin gönüllerindeki Cumhurbaşkanı, başbakanlar hep vardı ve dile getirildi. Ancak şimdilerde CHP’deki hava biraz daha farklı. Daha önce parti içerisinde düşük volümdeki pek duyulmayan “Kemal Beyle seçim riskli” sesleri de ivme kazanmış durumda... O nedenle de “Kendisi de farkında, vazgeçebilir, fedakârlık yapabilir” gibisinden iddialar ve buna dönük tartışmalar ön planda… Doğal olarak bu durumda akla gelenler de malum:
Kılıçdaroğlu’nun bir tek resmen “adayım” demediği kaldı. Bu kadar angaje olduktan sonra vazgeçebilir mi? Olursa da nasıl olur? Dün bunları CHP’nin önde gelen isimleriyle konuştum. Şöyle diyorlardı:
“Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda son bir haftada dalgalanma var. Ama Kemal Bey vazgeçerse kafasındaki olası isimler İmamoğlu ya da Yavaş değil. Zaten bu siyaseten de ters, Kemal Bey’in kabul edemeyeceği içine sindiremeyeceği bir durum. Üstelik kendisi net söyledi bunlar olmayacak diye. Şimdi onlardan birini gösterirse karizması çizilir. Dolayısıyla şu anki mevcut adaylar dışında, herkesin kabul edeceği bir isim gündeme gelebilir.”
Kılıçdaroğlu’nun vazgeçmesi durumunda teşkilat, özellikle de kurmaylarının tavrı ne olur?
“Kemal Bey, mesela Yılmaz Büyükerşen’i gösterirse veya Kemal Bey’in söylediği bir isim aday olursa teşkilat gönül koymaz. Hatta yakın çevresindekiler çok daha mutlu olurlar çünkü onun eteğine yapışmışlar onun sayesinde milletvekili oluyorlar. Kemal Bey Genel Başkan olarak kalırsa onlarda milletvekili olma, parti kademelerinde görev alma şanslarını yitirmemiş olurlar. Eğer Kemal Bey Cumhurbaşkanlığı’na giderde CHP Genel Başkanlığı’na yeni bir isim gelirse onların şansları kalmayabilir. Onun için Kemal Bey’in genel başkanlıkta kalması onların hepsinin lehine. Dolayısıyla etrafındaki destek verenler önce ‘olsun, mutlaka olmalı’ diyorlardı şimdi ‘olmasa iyi olur ya da aman olmasın’ noktasındalar. Hepsi Kemal Bey’in genel başkanlıkta kalmasını ve bir başkasının Cumhurbaşkanı adayı olmasını çok daha isterler...”
Yani CHP’lilerden gelen seslere bakıldığında Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylık kararının yanı sıra Genel Başkanlık koltuğunu sarsmayacak, koruyacak bir de formül arayışında aslında... Çünkü aday olursa ya da bir başkasını gösterse de 6’lı masa tarafından kabul görme ve sandıktan çıkacak sonuca göre daha şimdiden CHP Genel Başkanlığı’na odaklananların sayısı bir hayli fazla. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun şu anki kararsızlığı da vereceği karar da doğrudan kendi koltuğunun geleceğiyle de ilgili bir durum aynı zamanda!..