6’lı masanın yarınki beşinci buluşması öncesinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun son aday tarifindeki “Sembolik aday olmaz” vurgusu çok bilinmeyenli denklemi daha da karmaşıklaştırdı. Malum, en merak edilen, en çok konuşulup, tartışılan “Aday kim?” sorusu yöneltildiğinde 6’lı masadan çıkan ortak ses somut isim değil, daha önce ilan ettikleri şu 6 kritere endeksli:
Özgürlükçü, demokratik değerleri içselleştirmiş, milletimizin tamamını kucaklayan, siyasi ahlak ilkelerini benimseyen, liyakat sahibi bir aday...
Ha bir de konuşulan ama resmen kayda geçmeyen “Seçilebilirlik, koltuğa yapışma heveslisi olmayan, koltuğa oturduktan sonra da 6’lı masada oturan tüm liderlerle ortak çalışma yürütebilecek” gibisinden 3 kriter daha var. Yani ortak Cumhurbaşkanı adayı, açıklanan 6 kriterin yanı sıra seçilebilecek, inebilecek, yetkileri de paylaşacak “X” bir kişi!.. Dolayısıyla, tam da en başta hedefledikleri sistem değişikliğiyle birlikte ülkeyi yönetmek için Başbakanlığa talip olduğunu açıklayan İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleşecek yeni buluşma öncesinde “Kılıçdaroğlu ne demek istedi?” üzerinden bir polemik, tartışmadır gidiyor. Bu anlamda konuşulanlar da şunlar:
Evet, Kılıçdaroğlu’nun daha önce de benzer açıklamaları oldu ama bu kez özellikle vurguladığı “Sembolik aday olmaz” sözleri Başbakan olmak istediğini daha baştan ortaya koyan Akşener’in açıklamalarıyla yan yana konup bakıldığında pek örtüşmüyor. Zaten 6’lı masanın bir araya gelişinin ana sebebi de Parlamenter Sistem’e dönüş. Yani Başbakan’ın daha etkin ve yetkin, Cumhurbaşkanı’nın simgesel, sembolik ve temsili yetkilere sahip olduğu klasik yönetim biçimi. Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı ise hiç değilse bir dönem tam yetkili olarak mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne devam havası veriyor.
Kısacası, yeni bir masa muhabbeti öncesinde pozisyon değişikliği ya da “yeni bir ayar” gibi bir durum söz konusu. Hatta masanın son eklenen iki ayağından DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan’ın “Cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş sürecinin nasıl yönetileceğine dair 6’lı masa kararlarının altına imza atması lazım” şeklindeki ısrarının da bu gibi sürpriz gelişmelere karşı önlem diye yorumlayanlar da var. Bu durumda da her ne kadar partide tek karar verici Kılıçdaroğlu olsa da CHP’lilerin görüşleri de önemli elbette. Mesela dün konuştuğum CHP’nin ağır abilerinden birinin değerlendirmesi şuydu:
“Zaten sembolik olmaz çünkü öyle olursa iş yürümez. Yetkileri olacak, o hazırladığı kararnamelerle parlamenter sistemin yolunu açacak en sonunda da Meclis’te tabii o çoğunluğu bulurlarsa parlamenter sisteme geçecekler. Cumhurbaşkanlığını aldın, parlamentoda çoğunluğu alamadın ne olacak? Sembolik olamaz o zaman.”
Kılıçdaroğlu bunu derken kimi işaret ediyor?
“Kendisini işaret ediyor. Zaten birkaç kere adayın devlet geçmişi, tecrübesi olacak dedi, belediye başkanlarının böyle bir deneyimi yok. Onun için kendisi de uyar, Akşener de uyar. O da bakanlık yapmış, falan... Tarifler genel başkanlara doğru gidiyor. Yani masada protokol imzaladık demekle olmuyor bu iş. Cumhurbaşkanlığını kazanırsan ve parlamentoda çoğunluğu alabilirsen, o zaman hazırlığını yapıp, 3 yıl içinde referanduma gider, süreci kısaltmış olursun ama olmazsa 5 yılın sonunu bekleyeceksin.”
Yine Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresinden bir ismin “Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri Akşener’in hedefiyle ters düşmüyor mu?” sorumuza verdiği yanıt şöyleydi:
“Hayır. Malum, şu anda anketler üzerinden adaylık konusu daha ziyade İmamoğlu, Yavaş gibi isimleri koyarsa CHP kazanır kulvarında işleniyor. Kılıçdaroğlu’nun da söylediği şey şu: ‘Elbette seçimi kazanmak önemli, seçimi kazanmazsan zaten bir şey olmaz da ama seçimi kazanmak için herhangi bir aday koymak değil bu. Ondan sonraki süreçte de bu işi götürebilecek birisinin olması gerekiyor. İlla sonuna kadar değil. Takvim de şöyle işleyecek: 6’şar aylık üç dönemeç var. İlk 6 ay nedir, ne değildir üzerine çalışma ve birtakım acil şeylere müdahale. İkinci 6 ayda esas Anayasa değişikliği ve tek adam rejimine karşı kadroları da kuracaksın. Üçüncü 6 ayda da o Anayasa değişikliğinden sonra bismillah diyeceksin, 3 aşamalı bir plan var seçim sonrasının. İşte bunlara dikkat çekiyor Kılıçdaroğlu. Yani ‘Seçimi kazanalım da sonrası Allah Kerim’, onu demek istemiyor.”
Bu durumda kim bu isim?
“Büyük ihtimalle Kılıçdaroğlu olacak ama her an bir hadiseyle farklı bir noktada bir şey olur. Onun için yüzde yüz Kılıçdaroğlu aday diyemiyorum.”
Nasıl yani?
“6’lı masada Millet İttifakı 4 parti. Orada 4 parti zaten aynı noktada. Yalnız İYİ Parti’yi biraz kışkırtmaya çalışıyorlar içerden orada bir karışıklık var. CHP’yi de başka türlü karıştırıyorlar. Orada da karışıklık var. Ama sonunda ibre yine Kılıçdaroğlu’nun üzerine yoğunlaşıyor. Zaten esas karar verecek olan da Kılıçdaroğlu ve Akşener.”
Masadan biri karşı çıkarsa olmaz deniliyor?
“Hiç alakası yok. Kendilerini bağlayacak bir durum değil. Dikkat ederseniz, 6’lı masa karar verecek de yani karar illa ittifakla verilecek demiyorlar. Masadan dördü Ahmet olsun deyince, o da karar. Yani hepsi evet diyecek diye düşünmeyin.”
Peki ya Ekrem İmamoğlu vazgeçmem derse?
“Hiçbir şey yapamaz. O hırsa kapılmış durumda. Ne diyecek? Sonunda belediye başkanı, ‘Evet, ben CHP’nin üyesiyim ama Kılıçdaroğlu’nu desteklemiyorum mu diyecek? Zor...”
Özetle dememiz o ki 6 muhalefet liderinin beşinci buluşmasının arifesinde masa hayli dağınık ve karışık. Ayakların dengesinin zorlanma olasılığı dahi söz konusu.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024