Bayram denilince ilk akla gelenlerden aile ve akrabalar ile komşuluk ilişkileri Türk kültür hayatının ve toplum yapısının önemli bir unsurudur. Komşular bazen bize ailemizden, akrabalarımızdan ve dostlarımızdan daha yakın olabilir. Komşunun kapısını çalmak, çalabilmek, komşular arası gidip gelmeler çok değerlidir. Özellikle bayramlar, ölümler, düğünler, doğumlar, kutlamalar, yolculuklar, başarılar, başarısızlıklar, yemekler, dini ve milli önemli günler, askere, hacca, okumaya, işe, yurt dışına uğurlamalar ve karşılamalar güçlü komşuluk ilişkilerinin ritüelleridir. Yani komşuluk günümüzde bilim insanlarının dikkat çektiği modernizmin kâbuslarından biri olan yalnızlığı yenmek, dahası toplumu ayakta tutmak adına en etkin ilaçtır aslında. Ki bunlar daha ilkokuldan başlayarak anlatılır. Mesela İlkokul 3. Sınıf Hayat Bilgisi kitabında komşuluk ilişkileri hakkında şöyle deniliyor:
“Evleri yakın olan kimseler birbirlerinin komşularıdır. Ailemizden sonra en yakın çevremiz komşularımızdır. Komşuluk ilişkileri gelişmiş toplumlar huzur ve barış içinde yaşar.
Komşuluk yardımlaşma ve saygı değerleri üzerinde kurulmalıdır. Evimizde acil bir ihtiyacımız olduğunda yardım isteyeceğimiz kişiler komşularımızdır. Aynı şekilde onlar da yardıma ihtiyaç duyduğunda biz onların yardımına koşarız.”
Dahası, aynı kitapta “Komşularla ilişkiler” başlığı altında “Aşağıda özelliklerden hangilerinin komşularınızda olmasını isterdiniz? İşaretleyiniz” diye çocuklara yönelik bir test de var. Oradaki seçenekler de şunlar:
“Dürüst, Cömert, Kavgacı, Yalancı, Yardımsever, Kibirli, Saygısız, Misafirperver, Somurtkan, Anlayışlı, Güvenilir, Güler Yüzlü”
Dolayısıyla, hani “Ev alma, komşu al” derler ya, işte bu çok doğru bir kavramdır. Komşuluk ilişkilerimiz ne kadar güçlü, sağlıklı ilerlerse, hayattan o kadar fazla tat almaya başlarsınız. Komşularınızla geçinemiyorsanız ve aranız bozuksa, bu durum tüm hayatınıza yansıyacaktır.
***
Komşuluk ilişkileri ülkeler, devletler arası için de böyledir. Orada iyi ya da kötü komşu kritik önemdedir. Bu anlamda da Türkiye’nin tüm iyi niyetli duruşu ve yaklaşımına rağmen komşularıyla yaşadığı sıkıntılar malum. Özellikle de hasmane tavırlarını son günlerde hepten tırmandıran sahte kabadayı havasındaki kavgacı komşu Yunanistan açısından. Şöyle ki daha bir asır önce Anadolu’yu perişan bir şekilde terk etmek zorunda kalmasına rağmen Yunanistan o günden bu yana Megali İdea hayalinden asla vazgeçmedi. Sürekli olarak kara, deniz ve hava sahalarını genişletme çabasıyla Türkiye’nin tüm düşmanlarıyla dostluk kurmayı kendi milli görüş ve ülküsü haline getirdi ve bunu pervasızca uyguladı. Bu bağlamda da Doğu Akdeniz ve Ege’deki adaları anlaşmalara aykırı olarak silahlandırma, haksız, hukuksuz kıta sahanlığı ya da kara suyu saçmalıklarının yanı sıra Türkiye’yi sıkıntıya, zora sokmak adına aynen Suriye gibi insanlığa karşı suç işleyen terör örgütlerini ülkesinde barındırdı, bunlarla iş birliği yaptı. Yani alçaklıkta sınır tanımadı. Örneğin, 40 yıldan bu yana özellikle Türkiye’ye tehdit teşkil eden ASALA, PKK, DHKP-C, MLKP teröristlerini himaye etti, onları üç ayrı kampta (Lavrion, Kinesa, Dileysi) yetiştirdi, eğitti. 1990’lı yılların sonlarında Türkiye’nin kararlı çıkışları sonucunda Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması sürecinde terörist başı sığınacak ülke ararken himayesine aldı, sıkışınca da onu Kenya’ya kaçırttı, orada da Büyükelçiliği’nde saklayabilecek kadar pervasızlaşabildi. Yunanistan 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da FETÖ’cülere yataklık yaptı, hâlâ da yapıyor. Son zamanlarda da ABD’nin kurguladığı kirli oyunun bir parçası olma sıfatıyla havalanan Yunanistan yine hayal peşinde, rasyonel ve uluslararası hukuka uygun olmayan bir durumla saçmalıyor. Tarih boyunca olduğu gibi arkasına sığındığı ABD ve Batı ülkelerinin, özellikle de Fransa’nın gazıyla gerekirse savaş gibisinden tehditlerle de tam anlamıyla arsız, utanmaz, yalancı, saygısız bir komşu görünümünde. Yani Yunanistan söze geldi mi ara sıra “Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri ve iş birliği arayışı” gibisinden laflar etse de hiçbir zaman iyi komşu değil, olmadı. Aksine, kafasındaki hesaplar ve buna dönük yaptığı kirli ilişkiler, kalleşliklerle tam anlamıyla “Böyle komşu olmaz olsun” dedirtti, dedirtiyor. ABD’nin ve AB’nin arkasına sığınarak yaptığı son günlerdeki pervasızlıkları, savaş tehditleri de hepten “komşu hatırı” (komşular arası saygı), “komşu kapısı” (birbirine çok yakın iki yerden biri) olma durumunu zorlar nitelikte.
***
Herkese gerçekten, dost, dert ortağı, iyi kötü gününde yanında olan, başarıyı tebrik eden, hasetlik beslemeyen komşular ve onlarla birlikte sağlık, mutluluk, nice bayramlar dileğiyle...