Türkiye kendi topraklarında barındırdığı Suriyeli sığınmacıların Avrupa’ya gitmeleri için sınır kapılarını gerçekten açacak mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen haftaki sert uyarısından sonra bu ihtimal iki sınırdaş ülke, Yunanistan ve Bulgaristan başta olmak üzere, AB üyelerini ciddi şekilde kaygılandırıyor.
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakere sürecini dondurma kararına karşı öfkesini yansıtan konuşmasında, Cumhurbaşkanı’nın “Bana bak, daha ileriye giderseniz bu kapıları açarız” şeklindeki ifadesi, Türkiye’den Avrupa’ya büyük bir mülteci akını konusunu yeniden gündeme getirdi.
Türkiye ile AB arasında geçen mart ayında varılan mutabakattan sonra, Ege Denizi’nde ve sınır bölgesinde alınan etkin tedbirler sayesinde, bölgede yasa dışı göç hareketi neredeyse durmuş, Yunanistan’dan Almanya’ya, Hırvatistan’dan Avusturya’ya kadar birçok AB üyesi, nispeten rahat bir nefes almıştır.
Şimdi Erdoğan’ın uyarısından sonra Avrupalılar, yeni bir göç dalgasıyla karşılaşma korkusunu mu yaşıyorlar...
Siyasi faktör
Bu konuda akla ilk gelen soru, Ankara’nın gerçekten böyle bir harekete başvurup başvurmayacağı veya daha doğrusu bunu hangi şartlarda yapacağıdır.
Cumhurbaşkanı’nın o sert sözleri, Avrupa Parlamentosu’nun müzakereleri askıya alma kararının AB Konseyi’nce önümüzdeki ay benimsenmesi halinde, böyle bir misillemeye gidileceği
kanaatini uyandırıyor.
Ankara bu uyarının AB Konseyi’nin AP’nin “tavsiye” niteliğindeki kararını bir kenara itmeye ve Türkiye ile diyaloğu sürdürmeye zorlayacağına inanıyor. Diğer bir deyişle, Türkiye “göç kartı” kullanıyor...
Aslında AB Konseyi’nin ve de Komisyonu’nun AP’nin kararını benimsemediğine dair işaretler var. Dolayısıyla, o yönden bir “provokasyon”un gelmemesi
olasılığı yüksek.
İnsani boyut
Türkiye’nin AB ile uyuşmazlıkları nedeniyle, “sınır kapılarını açma” yolunu seçmesinin önemli bir siyasi boyutu da bunun üye ülkelerle “ikili bazda” ciddi kriz ve gerginlikler yaratması olasılığıdır. Özellikle Yunanistan ve Bulgaristan ile sürtüşmelerin eşiğine dahi gelinebilir...
İşin bir de insani boyutu var. Türkiye insani duygularla 3 milyon sığınmacıyı barındırıyor. AP’ye veya AB’ye kızıp sınır kapılarını açarak bu mültecileri kendi kaderlerine terk etmek, bu insani ve ahlaki duruşa uymaz. Açıkçası bu, sığınmacıların bu
“kart oyunu”nda araç olarak kullanılması demek olur.
Önemli olan, olayların bu noktaya gelmeden, Türkiye ile AB arasında sığınmacılar konusunda varılan anlaşmanın bütün hükümleriyle hayata geçirilmesidir. Umarız Cumhurbaşkanı’nın uyarısının yarattığı kaygı, Avrupalı dostları bu yönde daha anlayışlı ve gerçekçi davranmaya sevk eder.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024