İçte ve dışta birkaç cephede birden mücadele vermekte olan Türkiye, şimdi de Irak’ta yeni bir cepheyle karşı karşıya...
Bu cephenin özelliği -Suriye cephesi gibi- çok yönlü olması, Türkiye’nin karşısına müttefikler dahil, çeşitli aktörleri çıkarmasıdır.
Gerilere gitmeden son duruma bakarsak, bu yeni cephenin açılmasına ilk bakışta Başika krizinin sebep olduğunu görürüz. Dün de belirttiğimiz gibi, bunun karmaşık bir arka planı vardır. Fakat cepheyi birdenbire kızıştıran olay, Irak hükümetinin Türkiye’den Başika kampındaki faaliyetine son vermesini istemesidir. Bu da karşılıklı restleşmelere ve gerginliğe yol açmış bulunuyor.
Irak’la gerginlik
Şii Başbakan Abadi öteden beri Türkiye’nin Irak’taki askeri varlığından ve Başika kampında Sünni ağırlıklı askeri personelin eğitimini üstlenmesinden rahatsızdır. Kendisinin Musul’a karşı askeri harekât planlarına bu kampta eğitilmiş güçleri dahil etmediği de biliniyor.
Sonuçta Ankara ile Bağdat arasındaki uyuşmazlık iki komşu ülkeyi siyasi ve askeri cephede karşı karşıya getiriyor. Abadi’nin bir demecinde Irak ordusunun Türkiye ile savaş durumuna gelmek istemediğini söylemesi, tansiyonun frenlenmediği takdirde nerelere doğru tırmanabileceğini gösteriyor.
ABD-Abadi yakınlığı
Irak cephesinin diğer önemli bir boyutu, ABD ile ilgili.
Obama yönetimi, seçim öncesi Musul’u IŞİD’den kurtarma operasyonunu gerçekleştirmeye niyetli görünüyor. Washington bununla ilgili hazırlıkları da Abadi hükümetiyle yapıyor.
IŞİD’i Musul’dan temizlemek için büyük bir güce ihtiyaç var. ABD Abadi’nin emrindeki ordu birliklerinin ve Şii milislerin (toplam 30 bin kişi) bunu başarabileceğine inanıyor. Ve sonuçta Başika’da eğitim gören “yerel” -Sünni, Arap, Kürt, Yezidi- 3 bin unsurun Abadi tarafından operasyona dahil edilmemesine ses çıkarmıyor.
Bu ise Irak cephesinde de Türkiye ile ABD’yi karşı karşıya getirmek riskini taşıyor. Suriye’de nasıl ki ABD IŞİD’e karşı savaşı PYD/YPG ile yürütmeye kalkıştıysa, Irak cephesinde Musul harekâtının Abadi’nin Şii güçlerine havale edilmesini destekliyor.
İran taraf
Irak cephesinin bir başka boyutu da İran’ın buradaki konumu ve bu kez Türkiye’nin Tahran ile karşı karşıya gelmesi olasılığıdır.
İran son zamanlarda Irak’taki nüfuzunu pekiştirmiş, Abadi ile sıkı bir işbirliği kurmuştur. Abadi ile Ankara arasındaki ihtilafta Irak’ın tercihini İran’ın lehinde kullanması şaşırtıcı olmayacaktır.
Rusya faktörüne gelince, Moskova şimdiye kadar Irak’taki gelişmelere bulaşmamış, rengini pek belli etmemiştir. Musul harekâtı karşısında nasıl bir tavır alacağı ve bunun bu cepheyi nasıl etkileyeceği şimdilik sadece merak konusudur...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024