Rusya geçen eylülde Suriye’ye büyük çapta askeri güç sevk ettiği zaman, amacının Esad rejimine baş kaldıran “teröristleri” -ve bu arada IŞİD’i- saf dışı etmek olduğunu öne sürmüştü.
Ancak daha o zaman Moskova’nın giriştiği bu büyük güç gösterisinin asıl hedefinin Doğu Akdeniz-Ortadoğu ekseninde bir askeri varlık yaratmak ve Batılı rakipleri karşısında üstünlük sağlamakolduğu ortaya çıktı.
Putin yönetimi böylece Suriye’deki karmaşadan yararlanarak, “Burada artık ben de varım”diyebilecek ve daha önce Gürcistan ve Ukrayna örneklerinde olduğu gibi, Suriye’de bir oldubitti yaratabilecekti.
Gerçekten Kremlin bu stratejisini adım adım geliştirdi; bir yandan Esad rejimine nefes aldırırken, diğer yandan da bölgedeki askeri ve siyasi pozisyonunu pekiştirdi.
Rusya’nın atağı
Bütün işaretler Rusya’nın Suriye’de kurduğu köprübaşı ile kendisi bölgede “kalıcı” bir statü vermek yolundaolduğunu gösteriyor.
“Esad rejimine destek” açıkçası Putin’in bir bahanesi.Rusya Suriye’deki S-300 ve S-400 füzelerini “teröristler”le mücadele için göndermedi herhalde...
Rusya’nın bu füzeleri Türkiye ile uçak krizi sırasında göndermesi ve Suriye’de ikinci bir hava üssü kurması da bölgede güç dengesini kendi lehine çevirme stratejisinin bir göstergesi daha...
Tabii, Rusya’nın Suriye’deki askeri müdahalesinin ardından uyguladığı politikanın esas hedefinikeşfetmek zor değil. Nitekim ABD başta olmak üzere NATO durumu değerlendirip harekete geçmekte de gecikmedi.
Batı’nın cevabı
Son günlerde NATO’da yapılan görüşmelerden sonra, bazı üyeler bölgede askeri bir güç sergilemeye başladı. Fransa’nın “Charles de Gaulle” uçak gemisi Doğu Akdeniz’de bayrak gösterirken, Danimarka bölgeye bir fırkateyn sevk etti, Almanya İncirlik üssüne “Tornado” uçakları göndermeye karar verdi, Britanya da Avam Kamarası’nın onayıyla Suriye’deki IŞİD hedeflerini bombaladı...
Bu operasyonlar, IŞİD’e karşı daha geniş bir ortak kampanyanın parçası. Ancak Batılı ülkelerin bölgede şimdi güçlü bir askeri varlık göstermesinin esas bir amacı da Rusya’nın üstünlük sağlama çabasına karşılık vermek, güç dengesinde kendi ağırlığını hissettirmektir.
Türkiye-Rusya gerginliğinin tırmandığı bir sırada,Batı’nın ittifakının bölgede aldığı askeri tedbirler, Batı ile Moskova arasında Soğuk Savaş dönemini hatırlatan bir “güç yarışı”na yol açıyor.
Oysa Viyana’da Batılılarla Ruslar Suriye sorununu çözmek için 1 Ocak’tan itibaren beraber çalışmaya karar vermişlerdi. Böyle gergin bir ortamda bu nasıl mümkün olacak?