Boşanan eşlerden, boşandığı için yoksulluğa düşen eşe, diğer eş nafaka ödemekle yükümlü. Bunun için koşul, en az yoksulluğa düşen eşi kadar kusurlu olması. Eşit kusurlu olsa bile, mahkeme nafakaya hükmediyor.
Üstelik yoksulluğa düşen eş isterse, yoksulluk nafakasını ömür boyu alıyor. Allah uzun ömür versin, boşandıktan sonra 60 sene yaşa, 60 sene nafaka alabiliyor. Süresiz nafakanın ne kadar adaletsiz, sosyal ve ekonomik denge bozucu bir sonuç olduğu, boşanan eşlerin yolları ayrılmasına, belki birbirlerini bir daha hiç görmeyecek olmalarına rağmen, 60 yıl mali bir yükün ve külfetin altına yasayla sokulduğu apaçık ortada. Üstelik evliliğin ne kadar sürdüğü de önemli değil, bir gün, bir ay, bir yıl bile sürse, süresiz nafaka mümkün.
İlaç olunması lazım
Hatta, zaman zaman tayin isteme, sosyal güvenlik gibi çeşitli sebeplerle önce resmi nikâhın kıyıldığı ama henüz düğün yapmamış, henüz karı koca hayatı yaşamamış olanlar da boşansa, yine de süresiz nafaka mümkün. Üstelik bu kişinin henüz fiilen yaşamadığı evliliği bitti diye nasıl bir yoksulluğun içine düşeceği de muamma.
Süresiz nafakanın mağduru sadece nafaka yükümlüsü olan eş değil. Yeniden evlenmesi ve çocuk sahibi olması halinde, ikinci eşler ve ondan olan çocukları da mağdur.
Süresiz nafaka sorunu uzun yıllardır biliniyor ve tartışılıyor. Görev süresi yarın dolan Meclis’e raporlar sunuldu, Adalet Bakanlığı çalışmalar başlattı.
Yarın yeni Meclis üyeleri belli olacak. Yeni Meclis’in öncelikli çözmesi gereken sorunlardan, “ilaç” olması gereken “dert”lerden birisi süresiz nafaka sorunudur.
Önemli bir çalışma
Ancak bu sorunun en adil ve herkesçe kabul edilebilir bir çözüme kavuşturulabilmesi için, süresiz nafaka mağdurları ve lehtarlarının, hukukçuların, Adalet ve Aile ve Çalışma Bakanlığı bürokratlarının, sosyologların ve ekonomistlerin de katılımıyla bir sempozyum düzenlenmeli, mağdurlar doğrudan dinlenmeli, alternatif çözümlerde uzlaşma sağlanmalı ve sempozyum sonucu bir rapor halinde yeni Meclis’e sunulmalıdır.
Öğrendiğim kadarıyla İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi, süresiz nafakaya adil bir çözüm bulmak için çok doğru bir adım atmış ve “Süresiz Nafakaya Çözüm Sempozyumu” hazırlıklarını seçimlerden hemen sonra başlatıyormuş. Süresiz nafaka sorunu bu sefer gerçekten adil ve herkesçe kabul edilebilir bir çözüme kavuşturulacak gibi. Hadi hayırlısı!
İnternet bankacılığında kim sorumlu?
İnternet bankacılığı büyük kolaylık. Banka şubesine gitmeden birçok işlemimizi oturduğumuz yerden yapabiliyoruz. Mobil bankacılığı kullanıyorsak, gece gündüz, otobüste ya da bir restoranda, istediğimiz yerde ve zamanda internete girip, havalemizi, EFT’mizi yapıp, vergimizi, kiramızı, faturalarımızı ödüyoruz.
İnternet bankacılığının en büyük riski de bazen müşterinin bizzat aldatılarak şifrelerinin dolandırıcılarca ele geçirilip hesaplarının boşaltılması bazen de hacker’ların şifrelerimizi ele geçirmeleri sonucu hesabımızdaki paraları “çalmaları”.
İşte Yargıtay kararı
Peki, internet üzerinden hesapların boşaltılmasından, bunun yapan dolandırıcıların dışında başka sorumlu var mıdır? Biz ne kadar sorumluyuz?
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bu konuda bir karar verdi: İlk mahkeme, internetten yapılan havale işleminin, banka müşterisinin internette bankacılık işlemlerini gerçekleştirmekte kullandığı kendi gerçek şifresiyle yapıldığı, müşterinin kendi şifresiyle gerçekleştirilen havalelerde bankanın ayrıca müşterisinden teyit almasının gerekmediği, davalı bankanın bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle, müşterinin hesabından çekilen paraların tazmini için açılan davayı reddetti.
Ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, müşteriye ait hesaptaki paranın, davalı bankaya karşı gerçekleştirilen sahtecilik işlemi ile hesaplardan çekilerek başka hesaplara havale edildiğini, bu durumun davalı bankayı aldığı mevduatı iade etme yükümlülüğünden kurtarmayacağını, ispat yükünün de bankada olduğunu, bankanın müşterisine verdiği şifre ve parolaların müşterinin kusuruyla üçüncü kişilerce ele geçirildiğini de kanıtlaması gerektiğini belirterek, tüm kusurun bankada olduğunu, bu sebeple müşterinin hesabından çekilen paranın tamamının müşteriye tazmini gerektiğine karar vermiştir.
Siz siz olun, internet bankacılığından vazgeçmeyin ama şifrenizi iyi koruyun, banka dahil kimseyle paylaşmayın.
Dünya Kupası maçları tat vermiyor
Bilmiyorum, sizler de benim gibi mi düşünüyorsunuz? Dünya Kupası’nda şimdiye kadar şöyle keyif alarak izlediğim bir maç olmadı. Avrupa, Asya, Afrika Güney Amerika ülkelerinin birbirleriyle oynadığı maçlarda da keyifli bir oyun izleyemedik.
Hani gol bakımından ne çok zengin ne de kısır geçiyor. Ama maç içerisinde de güzel, bizleri hayran bırakan hareketler, şutlar, çalımlar, taktiksel oyunlar da fazla göremiyoruz. Biraz klasik olacak ama, gerçekten “Nerde o eski şampiyonalar!” Zico’lu, Sokrates’li Brezilya; Breitner’li, Klinsman’lı Almanya yok. İzleyenlerimizden çoğumuz bu takımların 1980’li, 1990’lı yıllardaki şampiyona maçlarını hâlâ hatırlar.
Eski ve geçmiş hiçbir zaman geri gelmiyor. Eskiyi ve geçmişi anmanın zevkinden de kimse bizi alamaz. İçin için gülümseyerek, “Nerde o eski günler!” deyin. Çok zevkli.
Dünya futbolunun genelinde bir kalite düşüşü var. Bence bunun sebebi, futbolun sanatsal ve estetik yönü olması gerektiği dikkate alınmayıp, sadece ekonomik bir endüstri olarak görülmesinden kaynaklanıyor. Bu öyle bir ekonomik endüstri ki medyasından tekstil sektörüne, tıp ve ilaç sanayiine, inşaat sektörüne, ulusal ve uluslararası politik ilişkilere, birçok etkisi ve bağlantısı var.
Umarım değişir...
Öyle olunca, futbol siyasetin ve ekonominin etki alanında kalıyor, oynayandan başkasına fazla zevk vermeyen bir “bedensel faaliyet” gibi kalıyor. Önemli olan oynanan oyun değil, alınan sonuç. Umarım, bu değişir. Belki estetik yönünden de ayrı değerlendirmeler ve puanlar verilebilir.
Şampiyonada desteklediğim Almanya beni ilk maç hayal kırıklığına uğrattı. Şimdilik favorim, Arjantin’i de yenen Hırvatistan. En olgun dönemi yaşıyorlar. Hırvatların olgunlaşmasında Milli Takım’ın da katkısı var.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024