Süresiz nafaka ile ilgili nasıl bir düzenleme olmalı? Bu konuda geçen sene Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi İstanbul’da bir sempozyum, Adalet Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da Ankara’da bir çalıştay gerçekleştirdi.
Her iki etkinliğin önemi, sadece hukukçuların kendi aralarında yaptıkları bir faaliyet olmaması, sorunun doğrudan muhataplarının, sivil toplum kuruluşlarının, hakimlerin, avukatların katılımı ile yapılmış olmasıydı. Her iki etkinlikte de raporlar hazırlandı, ancak henüz bu raporlardan yararlanılarak TBMM’ye verilmiş bir kanun teklifi yok!
Ancak geçen hafta 19 Mart 2019 günkü Milliyet Gazetesi’nde Önder Yılmaz imzalı habere göre, MHP bir kanun teklifi sunacak. Haber, kanun teklifinin içeriğinin nasıl olacağı hususunda bilgiler de içeriyor.
‘Süresiz’ istisna...
Öncelikle boşanan eşe ödenecek nafakanın adı bence değişmeli ve “dayanışma nafakası” olmalı. Çünkü burada esas olan, boşanma ile diğer eşin yoksulluğunun giderilmesi değil, geçmişte yaşanılan, acıda, tasada, mutlulukta aynı duyguları yaşamış olmanın verdiği bir “dayanışma” söz konusudur. Boşanan eşi, eşimden boşanınca yoksulluğa düştüm” hissi ile rencide etmeye gerek yoktur.
MHP Genel Başkan yardımcısı Feti Yıldız, nafakanın en fazla 5 yıl ile sınırlanmasını teklif edeceğini söylemiş. Katılıyorum. Ancak buna bir de, “1 yıl” gibi asgari süre getirmeli diye düşünüyorum; “en az 1, en fazla 5 yıl”.
1 ile 5 yıl arası hangi süre ile nafaka ödeneceğini, hakim takdir edecektir. Burada ortak çocuk olup olmadığı, evliliğin süresi, eşin bir mesleğinin olup olmadığı, mesleği yoksa uygun bir meslek öğrenmesinin mümkün olup olmadığı, hayatını çalışarak kazanacak sağlıkta olup olmadığı, nafaka süresinin belirlenmesinde etkin olmalıdır. Bunlara da sınırlayıcı olmayacak şekilde kanunda yer verilmelidir.
Gerekirse tazminat
Ancak bazı öyle durumlar olabilir ki, en fazla 5 yıllık nafaka, vicdanları sızlatır, sosyal sorunlara yol açar: Örneğin bir avukat eşi istemediği için 30 yıl çalışmamış olsa, boşandıktan sonra değişen bütün kanunları yeniden öğrenmesi ve mesleğini icra etmesi beklenemez.
Ya da mesleği olmayan bir hanım 40 yıl saçını süpürge ettikten sonra, kocasının genç ve güzel bir hanımla evlenmesi durumunda, sadece 5 yıl nafaka alması, vicdanları sızlatacaktır. 60 yaşında boşanan bir kadına sadece 5 yıl nafaka ödenmesi, adil olmayacaktır.
Eğer, koca, kadının çalışmasını istememiş, kadın kocası istemediği için, koca baskısı yüzünden çalışmamışsa, kanaatimce koca, eşine uygun bir tazminat da ödemelidir.
Evlilik birliği fiilen kurulmalı
Eğer taraflar tayin, askerlik vs gibi resmi nikâhı önceden kıydırmışlarsa, TMK md 185 hükmüne göre evlilik birliği kurulmuş demektir. Eşlerin birbirine sadakat yükümlülüğü gibi diğer yükümlülükleri hemen başlar.
Ancak bu kişiler resmi nikâhlı veli olmalarına rağmen, henüz düğün yapıp karı - koca hayatı yaşamaya başlamamışlar, aynı çatı altında yaşamaya, aynı yastığa baş koymaya, aynı masada yemek yemeğe başlamamışlardır. Buna göre bu kişiler hukuken evlilik birliğini kurmuş olsalar da fiilen henüz evlilik birliğini kurmamışlardır.
Süreye bakılmalı
İşte bu sebeple, sadece nafaka bağlanması bakımından hukuki evlilik birliğinin yanında, evlilik birliğinin fiilen de kurulmuş olması aranmalıdır.
Dayanışma nafakasının süresinin belirlenmesinde, sadece evlilik içindeki değil, evlenmeden önceki mali ve ekonomik koşullar da dikkate alınmalıdır. Bir kimsenin evlenme ile ulaştığı mali ve ekonomik koşullar, sadece eşinden kaynaklanıyorsa, evlilik süresi dikkate alınmalıdır. Evlilik süresi, evlilik içindeki alışkanlıkların, “zorunlu ihtiyaç” haline gelecek kadar uzun ve yeterli olmalıdır.
Ancak boşanmada kusursuz eşe bir istisna yapılmalıdır, ona her durumda azami süreyle dayanışma nafakası bağlanmalıdır.
Boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eşin evlenmeden önce bir mesleğinin olup olmadığı, evlilik sebebiyle mesleğinin icra edip edemediği hususları, yoksulluk nafakasının süresinin belirlenmesinde değil, maddi tazminat ödenmesinde dikkate alınmalıdır.
YARIN: ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (2)
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024