Ekonomik sistem deyim yerindeyse “vücudumuz” gibidir, çeşitli organlardan, bankalardan, piyasalardan, üreticilerden, tüketicilerden oluşan bir sistemi vardır.
Bankalar ekonomik sistemin kalbi gibidirler. Kalbimizin vücudumuzda dolaşan kanı toplayıp, tekrar pompalaması gibi, bankalar da ekonomik sistemde dolaşan parayı “mevduat” adı altında toplayıp, bunu tekrar “kredi” olarak “vücut”a pompalarlar. Verdikleri kredilerin geri toplanmasında sıkıntı olursa, “müdahale” gerekir.
İster tüketici ister ticari kredi olsun, işler her zaman yolunda gitmeyebilir, aldığımız krediyi geri ödemekte zorluk çekebiliriz. Bunun sebebi bizden de kaynaklanabilir, bizim dışımızda oluşan olumsuz şartlardan da.
Kredi borcunun geri ödenmesinde sıkıntı yaşanıyorsa, en sağlam ve doğru yol, bankaya başvurup anlaşarak, kredi borcunun geri ödenmesinde yeni bir yapılanmaya gidilmesidir. Bankalar verdikleri kredilerin geri ödenmesi için teminat almak zorunda değiller. Eğer teminatsız bir kredi kullanılmışsa, geri ödenmesinde zorluk çekilen kredinin yeniden yapılandırılması şansı da azdır. Bankalar teminatsız kredilerin yeniden yapılandırılmasında yeni bir teminat alırlarsa, yapılandırmaya daha sıcak bakabilirler.
Bugünkü yazımızda, konut kredisi ve kredi kartı borcunun yeniden yapılandırılmasına değineceğim.
Kredi kartı borcunun yeniden yapılandırılması
Kredi kartı kullanmayanımız yok gibi. İş yerleri arasında da kredi kartıyla ödeme kabul etmeyen neredeyse yok gibi. Banka bize, limit örneğin 5.000 TL olan bir kredi kartı vererek, üzerimizde ve banka hesabımızda o anda olmayan nakit bir parayı kullanma, harcama olanağı veriyor. Kredi kartıyla yaptığımız harcamayı, en azında asgari ödeme tutarını zamanında ödeyemezsek, sorunlar başlıyor.
Yine böyle bir olayda, kredi kartı müşterisi, devlet memuru olduğunu, maaşının davalı banka şubesine yatırıldığını, ama bankanın kredi kartı borcu olduğu 1.975,11 TL olan maaşının 1.621,21 TL'lik kısmına bloke konulduğunu iddia ederek, bloke ve kesintilerin iadesi talebiyle dava açmıştır. İddiaya göre, banka blokenin dışında da bilgi ve makbuz vermeden çeşitli kesintiler yapmıştır. Bir başka iddiası da, bankayla yaptığı sözleşmelerin kendisiyle müzakere edilmeksizin imzalatıldığıdır.
Banka ise mahkemede, davacının kredi kartı borcunun minimum ödeme tutarlarını dahi ödemediğini, borcunun kendisine bildirildiğini, davacının ise bankaya borcunu taksitler halinde ödeyebileceğini beyan ettiği söylemiştir.
Bunun üzerine müşteriye yapılandırma koşullarının açıklandığını, müşterinin de kabul edip borç tasfiyesi sözleşmesini, taksitli ödeme planını ve ayrıca borcun ödenmemesi halinde maaşından tahsil edilmesine dair muvafakatname de imzaladığını ileri sürmüştür.
Ancak kredi kartı müşterisi yeniden yapılandırmaya rağmen borcunu yine ödememiş, bu sefer ödemediği ve ödeyeceği diğer taksitlerin hepsi muaccel hale gelmiş, müşterinin yeniden yapılandırma esnasında verdiği muvafakatnameye istinaden borcun tamamı maaş hesabından tahsil edilmiştir.
Mahkeme, kredi kartı borçlusu ile banka arasında kredi kartı borcunun yeniden yapılandırılması anlamında bir borç tasfiye sözleşmesinin imzalanarak geçmiş borç tutarının aylık 270.00 TL taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırılmış olduğu, müşterinin ayrıca taksitlendirilen borç tutarını ödememesi halinde bankanın maaşından tahsil etmesine muvafakat ettiği gerekçesiyle bankayı haklı bulmuştur.
O halde hem ödeyemediğimiz kredi kartı borçlarını bankayla anlaşıp taksitlendirmek hem de bu taksitleri ödememek durumunda, savunulacak bir hakkımız kalmamaktadır.
Konut kredi borcunun yeniden yapılandırılması
Konut kredisi kullanıldığında bankalar, konut üzerinde teminat olarak ipotek hakkı aldıklarından, yeniden yapılandırılmasında daha esnektirler. Keza yeniden yapılandırmadan sonra dahi borç ödenmezse, alacaklarının tahsili için başvuracakları ipotek teminatları vardır.
Krediler genellikle iki durumda yeniden yapılandırılır. Birincisi, krediyi geri ödeme koşullarında, hesaplanan faiz oranında, diğer bankalar daha avantajlı tekliflerde bulunurlar. Örneğin, daha uzun vadeli ve daha düşük faizli konut kredisi veren bir banka olabilir. Aslında böyle bir durumda konut kredisinin ödenmesinde zorluk yoktur, tüketici daha avantajlı kredi kullanma olanağı bulmuştur. Yapılacak şey, kullanılan krediyi işlemiş faiziyle birlikte erken ödeme cezasını da kapatacak miktarda bir krediyi başka bir bankadan kullanmaktadır. Gerçekte burada konut kredisinin başka bir bankaya transferi vardır, yeniden yapılandırma yoktur. Kredi borçlusu aynı kalmakta, kredi alacaklısı banka değişmektedir.
Peki, faizlerdeki düşüş, geri ödeme planlarındaki uzatma gibi sebeplerle aynı banka ile konut kredi borcu yeniden yapılandırılırsa, banka yine de erken ödeme cezası, masraf gibi çeşitli adlar altında kesintiler yapabilir mi?
Hemen söyleyeyim, aynı bankayla olan kredi borcunun yeniden yapılandırılması asla erken ödeme yoluyla eski kredi borcunun kapatılması anlamında gelmediğinden, erken ödeme cezası tahsil edilemez. Yeniden yapılandırma masrafı tahsil edilebilir mi? Bu soruya da koşullu cevap vermek doğru olur: Eğer banka yeniden yapılandırma nedeniyle masraf oluştuğunu ispatlarsa, masraf tahsil edebilir.
Yine böyle bir olayda, bir bankanın Kocasinan Şubesi'nden konut kredisi kullanmış olan tüketici, 2013 yılında faiz oranlarının düşmesi üzerine bankayla anlaşarak kredi borcunu yeniden yapılandırır. Banka bu yapılandırma nedeniyle 744.37 TL masraf tahsil eder. Tüketici tahsil edilen masrafın faiziyle birlikte iadesi için dava açar. Banka, mahkemeye verdiği cevapta, erken ödeme cezası tahsil ettiği savunmasını yapar.
Yargıtay, bankanın ancak zorunlu, makul ve belgeli masraflarını tahsil edebileceği gerekçesiyle, tüketiciyi haklı bulur ve 744.37 TL’nin tüketiciye iadesine karar verir.
O halde burada da dikkat edilmesi gereken şudur: Eğer kredi borcu yeniden yapılandırılırken, eski kredi borcu ödenmiş gibi yapılıp kapatıldıktan sonra yeni bir kredi veriliyormuş gibi işlem yapılırsa, banka erken ödeme cezasını kanunen tahsil etme hakkına sahip olur. Aksi takdirde, ortada ödenerek kapatılan bir kredi borcu olmadığından, erken ödeme cezası ödemenize de gerek yoktur.
---
Dünya Kupası kimin olacak?
23 Haziran 2018 tarihli yazımda, Dünya Kupası maçlarının tat vermediğini, ancak favorimin Hırvatistan olduğunu yazmıştım.
Grup maçlarından gerçekten de zevk almadım. Ama eleme maçlarında durum değişti, futbol düzeyini ve kalitesini yükseltti, gerçekten heyecanlı ve zevkli maçlar izledik.
Luca Modric’in Danimarka’ya karşı maç içinde penaltı kaçırması nedeniyle uzatmaya gidip penaltı atışlarına kalan maç sonucu, yine Luca Modric’in penaltıyı gole çevirmesi ile Hırvatistan Danimarka’yı eledi. İlginç olan, Modric’in kaçırdığı penaltıda topu kalenin ortasına nişanlaması ve Junior Schmeichel’in ayaklarıyla penaltıyı kurtarmış olmasına rağmen, uzatmalardaki penaltıda Modric’in topu yine aynı yere nişanlamasıydı.
Ama şans Hırvatistan’dan yanaydı ve benim Fransa karşısındaki favorim yine Hırvatistan. Şunu kesinlikle söyleyebilirim, ilk golü atacak takım hangisi olursa olsun golün üstüne yatıp maçı yavaşlatmayacak, goller peşinde koşacak. Evet, yarı finalde ve finalde Latin Amerika takımları yok ama estetik ve zarafetin egemen olduğu, teknik futbol oynayan iki Avrupa takımı bize futbol şöleni çekecek.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024