Dolardaki artış baş döndürüyor. Bir yükseliyor, bir düşüyor. Ancak genel tecrübeler gösteriyor ki, dolar zirve yaptıktan sonra düşse de, orada uzun süre kalmıyor, önceden yapmış olduğu zirveyi sonradan geçiyor.
Bir çok işletme dövizle borçlandığından, dövizdeki ortalama yüzde 25 artış, o işletmenin tüm karını bir anda sıfırlıyor. Bugünkü ekonomik koşullarda özellikle sanayi sektöründe kâr marjı yüzde 10 - 15 arasına kadar düşmüş durumda. Dövizle borçlanan işlemeler, zarar edip işletmelerini kapatmamak için, mecburen dövizdeki kur artışını iç piyasadaki satış fiyatlarına yansıtıyorlar.
Dövizle borçlanan işletmeler borçlarını dövizle ödemek zorundalar mı? Dövizle borçlanmalarına rağmen borçlarını TL olarak ödeyebilirler mi?
Dövizle borçlanılan bir sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden TL ile de ödenebilir. Buna göre, döviz üzerinden borçlanan bir kimsenin borcunu TL olarak ödeyebilmesi için, sözleşmede açıkça “aynen döviz olarak ödenecektir” veya bu anlama gelen bir ifade yazılı olmalıdır. Aksi takdirde borçlu döviz borcunu TL üzerinden ödeyebilir. Ödeme günündeki rayiç kura göre hesaplama yapılır.
Döviz alacaklısı ve ödeme yeri yurtdışı ise, ya da ödeme yeri olarak yurtiçinde bir bankadaki döviz hesabı gösterilmişse, ödemenin aynen döviz olarak yapılması kararlaştırılmış sayılır. Döviz borcu ister bir AVM’de dövizle kiralanan işyeri kira sözleşmesinden, isterse bir ihracaat sözleşmesinden kaynaklansın, durum fark etmez, aynen dövizle ödeme yapılması gerekir.
Ya bankalar?
Eğer ödeme günündeki rayiç kur üzerinden TL ile ödeme yapılmasını istemiyorsanız, ödemenin döviz ile yapılmasını istiyorsanız, sözleşmeye mutlaka “dövizle aynen ödenir” anlamına gelen bir ifade yazmanız gerekir.
Döviz mevduat hesaplarındaki paralar, banka tarafından döviz olarak değil de TL olarak ödenebilir mi? Bazı bankalar döviz hesabı açılırken imzalanan sözleşmelere hesaptaki yabancı paradan farklı bir yabancı para ya da Türk Lirası ile ödenebileceği genel işlem koşuluna yer vermektedirler. Yani banka USD hesabınızı size örneğin Bulgar Levası ile ödeme yapma hakkını saklı tutmak istemektedir.
Ancak bu tür bir genel işlem şartı hukuken geçersizdir, banka size, döviz mevduatınızı başka bir yabancı para cinsinden ya da TL olarak ödeyemez. Döviz hesabını belli bir yabancı para cinsinden açtıran kişiye, farklı bir yabancı para ya da TL ile ödeme yapılması, olağan dışı sayılacağı için, bu tür bir genel işlem koşulu yazılmamış sayılacaktır.
Banka sebep göstermeden krediyi geri çağırırsa...
Bir banka, kredi sözleşmesinde, kredinin bankanın dilediği anda hiçbir gerekçe göstermeksizin hesabı kat edeceği ve faizi ile birlikte kredi borcunun tamamının ödenmesini isteyebileceğine ilişkin şartı gerekçe göstererek, 4 yıllık verdiği krediyi kat eder ve faizi ile birlikte hemen geri ödenmesini ister. Ankara Ticaret Mahkemelerinden birisinde açılan böyle bir davada, mahkeme bankayı haksız bulur; çünkü kredi sözleşmesindeki bu genel işlem şartı, olağan dışı niteliktedir ve sözleşmeye yazılmamış sayılır. Yargıtay da bu kararı onar.
Ancak ben burada farklı düşünmekteyim. Banka, yabancı bankalar konsorsiyumundan örneğin LİBOR + 1 faiz ile temin ettiği USD cinsi sendikasyon kredisini Türkiye’de TL üzerinden yüzde 17 faiz ile kredi olarak dağıtmışsa, USD’deki yüzde 30 oranındaki bir artışın bankayı zarara uğratacağı açıktır. Bu durumda bankanın basiretli bir işadamı gibi davranması gerektiği ve USD’deki kur artışı öngörmesi gerektiğini ileri sürmek haksızlık olur. Çünkü, Dolar’da yıllık yüzde 30 oranında artış olacağını öngörmek demek, kredi faizlerinin de kendiliğinden yüzde 30 faiz oranından fazla olmasını kabul etmek demektir. Bu gün yıllık yüzde 30 faiz ile kim ticari kredi kullanabilir ki? Kar marjı yüzde 10-15 arasında gezerken işletmeler bu faiz oranı üzerinden kredi kullanırlar mı?