Atina Kıbrıs Rumlarını satıyor mu?
Türkiye-İsrail yakınlaşması ve Avrupa Birliği’nin Rusya’ya olan doğal gaz bağımlılığından acilen kurtulma çabası Yunanistan’ı fazlasıyla rahatsız etmeye başladı.
EastMed’i diriltmek için ABD’deki zemin yoklayan ama sonuç alamayan Atina şimdi Kıbrıs Rum Kesimi’ni devre dışı bırakacak bir planı konuşmaya başladı.
Konuşulan yeni plana göre, İsrail ve Kıbrıs doğal gazı Mısır’a bağlanacak ve Mısır’dan 380 kilometrelik bir deniz altı boru hattıyla, gaz önce Girit, ardından Mora ve oradan da İtalya’ya ulaşacak.
EastMed projesinde enerji yollarında kritik bir taşıyıcı olarak konumlanan Kıbrıs Rum Kesimi, bu senaryoda sadece gaz satanlardan biri pozisyonuna düşüyor.
Yunanistan hükümeti de böyle bir senaryonun siyasi sorunlar yaratacağını biliyor ama Türkiye’yi devre dışı bırakmak için bulabildikleri en akla yatkın çözüm şimdilik bu. Bir yanda Türkiye’siz, şu an ne kadar gaz sağlayacağı belli olmayan, Rum Kesimi’yle kriz çıkarmaya aday bir senaryo, diğer yanda Türkiye ile ilişkileri düzeltip, herkesin kazanabileceği bir atmosfer yaratma imkânı var.
Türkiye karşıtlığını yıllardır oy deposu haline getiren Yunan siyaseti, barışı konuşabilecek kadar cesur olabilecek mi, göreceğiz...
İftar fiyatları-israf maliyeti
Boğaz kıyısındaki ünlü otellerden biri, açık havaya, etrafı camla çevrili, çatısı tente bölümler koymuş, ”İglooda İftar” diye pazarlıyor, fiyatı kişi başı
2 bin 150 lira.
İglooda değil de restoranda yerseniz, kişi başı ücret bin 150 lira.
Bu ünlü otelin hemen yanındaki diğer ünlü otelde de iftar fiyatı kişi başı bin 250 lira.
Zincirlikuyu’daki lüks otelin iftar fiyatı kişi başı 950 lira, 6-12 yaş çocuklara da yüzde 50 indirim yapacaklarmış.
Taksim’in manzarası güzel otellerinden biri kişi başı 750 lira.
Etiler’deki meşhur kebapçıda iftar 400, Florya’daki meşhur kebapçıda iftar fiyatı 375 lira.
Biraz marka olup fiyatı kişi başı 600 lira olan mekânlar da var, 4 yıldızlı zincir otellerde kişi başı 180 liralık fiyatlar da...
Menü farkı diyecekseniz, doğru da, tıpkı serpme kahvaltı işinde olduğu gibi, fiyatları şişirmek için masaları tepeleme doldurup sonra israfa neden olmak ramazanın ruhuna aykırı. Beni lüks mekânlara iftara davet edeceklerden ricam, beni gelmiş sayın, benim için harcayacağınız parayı ihtiyaç sahiplerine ulaşacak yerlere bağışlayın.
Denizde mayın, karada Şeyma
Şeyma Subaşı’yla kişisel bir problemim yok ama genç kızlar için emeksiz lüks hayat yaşanabilir rol modeli olmasından mutlu değilim.
Üstelik denizdeki mayını görür imha edebilirsiniz ama yanlış rol modellerin yaratacağı tahribatı anlamanın imkânı yok.
Şeyma Subaşı sevgilisinden ayrılıp Türkiye’ye döndü ya, yine her yer haberleriyle dolu.
İstanbul’un sosyetik semtlerindeki spor salonlarına varlıklı eş-sevgili bulmak için üye olan genç kızlar olduğunu duyduğumdan beri canımı acıtıyor bu konu. Bir kadının asıl özgürlüğünün kendi ayakları üzerinde durabildiği zaman olduğunu mutlaka öğretmemiz gerekiyor genç kızlarımıza.
Et fiyatına çözüm yine tarımda
Türkiye toprakları aslında küçükbaş hayvancılığa uygun ama büyükbaş hayvancılığı tercih ediyoruz.
Hal böyle olunca, verim için yem mecburiyeti doğuyor.
Yem üretimindeki hammadde için ciddi ithalat yapıyoruz.
Kepek ithal ediyoruz mesela, Ukrayna’nın işgalinden önce tonu 200 dolar bile değildi, şimdi 300 dolar oldu.
Buğday üretimimiz arttıkça, kepek üretimimiz de artacak, bu da yem sanayii için hammadde olacak.
Yem fiyatı bana ne diyebileceğimiz bir konu değil. Çiftçi 1 litre çiğ süt sattığı zaman 1.5 kg yem alması gerektiğini söylüyor. Yem fiyatı artmaya devam ederse çiğ süt fiyatları yine yükselecek, bu da, beyaz peynir başta, tüm süt ürünlerinde fiyat artışına neden olacak.
Buğday, mısır, ayçiçeği… Neyi daha fazla üretirsek yem maliyetleri o kadar geri gidecek. Türkiye için tarım en önemli sektör, mutlaka bilimle buluşturmalı ve üretimi artırmalıyız.
