Doç. Dr. Ekrem Kalkan - Elektronik ticaretin düzenlenmesine ilişkin kanunda yapılan değişiklikler, 1 Ocak 2023’te yürürlüğe girecek.
Meclisin tatile girmesinden önce aceleyle kabul edilen değişiklikler gerçekten tüketicinin haklarını savunuyor mu, yoksa rekabeti düzenleme adına platformlara darbe mi vuruyor?
Kanunla e-ticarette yoğunlaşmanın önüne geçilmesinin, bu yolla yeni aktörlerin pazara girişinin kolaylaştırılmasının, böylelikle pazarda daha dengeli ve sağlıklı büyüme sağlanmasının amaçlandığı söyleniyor.
Ana fikir bu olsa da gerçekte getirilen yeni düzenlemeler bunu sağlayacak mı?
Öncelikle belirtmeliyiz ki, yeni yasada kamu yararı açısından sorun teşkil edebilecek bazı düzenlemeler bulunuyor. Bu kısıtlamalar net işlem hacmi açısından belli finansal eşikleri aşmış platformları hedef alıyor.
Yasa aslında tüketici haklarını korumaktan ziyade rekabeti düzenleme temelinde hazırlanmış. Bunu yaparken büyük platformlara birçok yasak ve kısıtlama getiriyor. Dünyadaki benzerlerine göre Türkiye’de kabul edilen yasa, getirdiği düzenlemeler açısından yabancı örneklerinden büyük farklılıklar içeriyor.
***
Bu durumun doğrudan bir rekabet politikası aracı olduğunu söylemek güç. Yasada ‘e-ticaret lisansı’ başlığı altında büyük platformlara getirilen yeni bir lisans ücreti yer alıyor. Yasaya göre artık platformların net işlem hacimleri büyüdükçe lisans oranları da artacak.
Üstelik bu artış oranları oldukça büyük rakamlar olacak. Ücretlendirme platformun elde ettiği cirodan değil, platform üzerinden yapılan işlem hacmi üzerinden alınacak. Yasadaki ilgili maddeye bakıldığı zaman, 50-60 milyar TL’nin üzerinde ciro yapan bir platformun net işlem hacmi üzerinden yüzde 20-25 oranında bir lisans ücreti ödemesi söz konusu.
Bu elbette, platformların büyümesini engelleyen, ekonomik açıdan daha fazla satış yapılmasını cazip olmaktan çıkaran bir düzenleme. Bunun fiyat artışına neden olması da muhtemel, zira bu lisans ücretleri bir şekilde satıcılara yansıtılacak. Burada amaçlanan büyüme gösteren platformları lisans ücretleri aracılığı ile kontrol altına almak.
Ancak bunun yaratacağı belirsizlik, uzun vadede pazarda fiyatların artmasına, dolayısıyla tüketicinin kaliteli ürüne uygun fiyatta ulaşma hakkında mahrum kalmasına, sektöre yönelik yatırım iştahının kapanmasına, istihdamın azalmasına ve sektörün zarar görmesine yol açabilir.
***
Ayrıca reklam bütçelerinin kısıtlanması, indirim ve kampanyalara sınırlama getirilmesi de rekabeti düzenleme amacını taşıyor gibi görünse de uzun vadede tüketiciye olumsuz yansıyacak uygulamalar.
Bahsettiğimiz bu yükümlülükler, büyük platformların ticaret özgürlüklerini sınırlamaları kamu yararını koruma amacıyla getirilmiş.
Ancak bu düzenlemelerin etkileri çok karmaşık olacak, yasa koyucuların bu noktada tüm ihtimalleri göz önünde bulundurup bulundurmadığı net değil.
Daha önce Rekabet Hukuku’nun müdahale ettiği bazı eylemlere, örneğin platformların kendi markalı ürünlerini satmalarına yönelik kısıtlamaların yeni yasaya dahil edilmesi ve kapsamının genişletilmesi, sonrası düşünülmeden atılmış bir adıma benziyor. Sözün kısası e-ticaret gibi hızla büyüyen ve büyük umut vaat eden bir sektörün geleceğini belirleyecek olan bu yeni yasa üzerine önümüzdeki günlerde daha çok tartışmalar yaşanacağını söyleyebiliriz.
Doç. Dr. Ekrem Kalkan ODTÜ Ekonomi Bölümü mezunu. Rekabet Kurumu’nda 18 yıl görev aldı. En son Ekonomik Analiz ve Araştırma Dairesi’nin Başkanlığını yürüttü. Kanada ve Hollanda’da yüksek lisans ve yine ODTÜ’de doktorasını tamamladı.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024