Bülent Akarcalı
Örümcek, avını direk avlamayıp kurduğu bir düzen sayesinde yakalayan ender canlılardan biridir. Et obur bitkiler de böceklerin sevdiği bir sıvıyı salarak içlerine konan böcekleri kapanan yapraklarıyla hapsederek beslenirler. Ama onlar bir örümcek kadar teknik çalışamazlar. Rüzgara dayanan bir ağı örmek kolay değildir. Örümcek bu beceriyi gösterdiği gibi ağına düşen böcekleri, daha sonra yemek üzere canlı canlı sarıp sarmalayıp depolar.
Örümceği sorgularsak “kendisinin masum olduğunu söyler; ben bir yuva kuruyorum, yuvanın da geniş bir bahçesi var. Hiçbir böceği avlamıyorum, üzerinde rahat rahat gezinmek için uygun yerlerde benim bahçeme giriyorlar. Onları da yaşatmak için sarıp sarmalıyorum’’ diye cevaplar. Sarıp sarmalamada ki esas amacın onları yemek olduğunu itiraf etmez.
Her ne kadar Türkçemizde “başımıza çorap ördüler” deyimi varsa da ABD’nin son 5-6 yıldır ülkemize yönelik politikasına baktığımızda bunun çok kapsamlı bir örümcek ağı politikası olduğuna inanmaktayım. Örümcek Ağı Politikası deyimini ve tanımını belki de diplomasi diline kazandırmış olabilirim.
ABD için tüm dünya örümcek ağı kurulacak bir bahçe
ABD, kurallarının ne olduğu hiçbir zaman tam olarak belirlenmemiş “Çıkarlarım” dediği her durum ve uygulamayı tüm dünyayı kapsayacak bir çıkar ağı olarak örüyor. Adı veya tanımı dost ve müttefik de olsa başka hiçbir ülke bu şu veya bu şekilde bu ağa tutulmaktan kurtulamıyor. Bir kere tutulanın ABD’nin elini öpmedikçe rahat görmesi mümkün olmuyor.
Örnek olarak yalnız son iki üç ay içerisinde ABD’nin bizim için ördüğü örümcek ağlarına bakalım.
ABD Dışişleri Bakanı ile Senato’nun Kıbrıs’ta tek devlet ve Maraş açılımına karşı beyanları;
Afgan Ağı: Hava alanını TSK’nın koruması; ABD’ye alınması muhtemel işbirlikçi Afganlıların 24 ay sürebilecek sığınma taleplerinim Türkiye üzerinden yapılacağı söylemleri ve bunu tetiklediği Afganlı göçü.
ABD Irak Elçisinin, TSK’nın terörist PKK ya yönelik operasyonlarına “çok endişe duyuyoruz’’ beyanatı.
ABD Senatosu sandığımız ama esas işlevi Ermeni-Rum-FETÖ ve YPG-PYG üzerinden PKK çıkarlarını korumak olan Türk düşmanlığının merkezine dönüşmüş bu müessesede bulunan 27 zatı muhteremin Türk Siha’larının üretimi ve ihracatı durdurulsun mektubu karşı çıkış mektubu.
Bu Senato’nun, rüşvet dahil 18 federal suçtan sorgulanmış başkanı Robert Menendez’in Yunanistan ve Kıbrıs ziyaretlerinde ülkemize yönelik mesnetsiz iddia ve iftiraları. (Kıbrıs’taki Türk Silahlı Kuvvetlerine işgalci demesi üzerine Milli Savunma Bakanımızdan hak ettiği cevabı aldı).
En son YPG uzantısı, Demokratik Suriye Meclisi adı altında maskelenmiş terör örgütünü ABD’ye davet etti, rüşvet olarak da YPG’ye yine önemli miktarda silah, mühimmat ve askeri malzeme verdi.
ABD Dış Politikası tam bir hilkat garibesine (*) dönüştü.
Bir yandan, NATO müttefiki Türkiye’ye yaptırımlar uygulansın, Siha’lar üretilmesin-satılmasın, caydırıcı gücü azaltılsın diyen bir Senato, ki başkan Biden o Senato’nun en kıdemli Senatörü ve Dış İlişkiler Komitesi Başkanı’ydı, öte uyandan 15 Temmuz katil ve canileri himaye eden, PKK-YPG-PYG terör gruplarına tam ve koşulsuz maddi, manevi, askeri ve siyasi destek veren bir politika.
Bizim artık birinci maddenin ikinci maddeyi tamamladığını ve kurduğu örümcek ağına bizi itelemek amacında olduğunu anlamamız gerekiyor.
İktidar kadar, muhalefet partilerinin de ana görevi ABD ilişkilerimizin bu şekilde devam edemeyeceğini ve ne şeklide olması gerektiğini anlatacak söylem ve eylemler geliştirmesidir.
Taliban’ın önünden yüz milyar dolarlık silah ve malzeme bırakıp kaçan Türkiye değildir.
(*) acayip, garip, sevilmeyen, uzak durulması gerek.
Not: Slovakya gezisinde Papa Yahudi toplumuna hitap ederken, “sizin ıstırabınız bizim ıstırabımızdır” demiş. Oysa 2’inci Dünya savaşı esnasında Vatikan toplama kamplarında 7 milyonu Yahudi olmak üzere Çingene, komünist damgalı gibi 10 milyon insanın nasıl yok edildiğini çok iyi biliyordu. Ama kılını dahi kıpırdatmadı.
Katolik Kilisesi on beş asır boyunca istisnasız her Katolik ülkede ezdiği Yahudilerin yok olmasından son derece hoşnuttu. Aynı yıllarda Alman Nazilerinin işgali Fransa’da, Rodos, Girit adalarında 20.000’e yakın Yahudi, Osmanlı kökenleri sayesinde Türk diplomatları tarafından kurtarılıyorlardı!