Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com / PKK, yaklaşık 40 yıldır özellikle Türkiye’de yaptığı eylemlerle en kanlı terör örgütlerinden biri olduğu pek çok kez kanıtladı. Marksist-Leninist çizgi üzerine kurulduğunu iddia etse de, bu söylemin tam aksine, küresel emperyalizmin bir maşası ve aynı zamanda kölesi. Adeta küresel baronlar ve emperyalistlerin kirli işlerini yapan, bunun için masum insanların canına kasteden, uluslararası organize suç çetesinin bir parçası. Ülkelerin ulusal güvenliği ve egemenlik haklarına saldırdığı gibi, silah ve uyuşturucu kaçakçılığından insan tacirliğine, organ mafyalığından çocuk kaçırmaya kadar tüm “insanlık onuruna aykırı” eylemlerin baş tetikçisi. Bu nedenle PKK ile mücadeleyi, sadece terörle mücadele ile sınırlandırmak yanlış olur...
Bugün Irak’taki PKK varlığı, örgütün Yezidiler üzerinde kurduğu baskı ve uygulamalar, PKK’nın gerçek ve kirli yüzünü açıkça ortaya koysa da, uluslararası siyaset, bu
Doç. Dr. Ekrem Kalkan - Elektronik ticaretin düzenlenmesine ilişkin kanunda yapılan değişiklikler, 1 Ocak 2023’te yürürlüğe girecek.
Meclisin tatile girmesinden önce aceleyle kabul edilen değişiklikler gerçekten tüketicinin haklarını savunuyor mu, yoksa rekabeti düzenleme adına platformlara darbe mi vuruyor?
Kanunla e-ticarette yoğunlaşmanın önüne geçilmesinin, bu yolla yeni aktörlerin pazara girişinin kolaylaştırılmasının, böylelikle pazarda daha dengeli ve sağlıklı büyüme sağlanmasının amaçlandığı söyleniyor.
Ana fikir bu olsa da gerçekte getirilen yeni düzenlemeler bunu sağlayacak mı?
Öncelikle belirtmeliyiz ki, yeni yasada kamu yararı açısından sorun teşkil edebilecek bazı düzenlemeler bulunuyor. Bu kısıtlamalar net işlem hacmi açısından belli finansal eşikleri aşmış platformları hedef alıyor.
Yasa aslında tüketici haklarını korumaktan ziyade rekabeti düzenleme temelinde hazırlanmış. Bunu yaparken büyük platformlara birçok yasak ve kısıtlama getiriyor. Dünyadaki benzerlerine göre
DOÇ. DR. İSMAİL ERMAĞAN- Teknoloji 21. yüzyılda yoluna koşarak devam ediyor; uluslararası politik, ekonomik, sosyo-kültürel vb. alanlarda yeni bir meydan okuma üretiyor; katma değer fırsatlarına kapı aralarken daha önce eşi benzeri görülmemiş tehlikeleri de insanlığın kucağına bırakıyor. Belki de insanlık hiç bu kadar çeşitli, girift ve radikal bir teknolojik transformasyon sürecinin içinden geçmemişti. Endüstri 4.0’dan Toplum 5.0’a, bilişimden siber uzaya, uzaydan kuantuma, biyo teknolojiden nano ve nöro teknolojilere (hepsi BNN) kritik çıktılar karşımızda ve trans-hümanizm sloganıyla “insanlığın son nesli” korkuları etrafı sarmış durumda. Mart 2022’de Nobel’den yayımlanan ve üçüncü baskıya geçen Uluslararası İlişkiler ve Teknoloji İlişkisi adlı kitap çalışmamda ben bu dönemi Çığır Açan Teknolojiler (ÇAT) Çağı olarak tanımlıyorum. Nedir bu dönem; insanı, dünyayı nasıl etkileyecek; Türkiye neler yapmalı?
Hatırlayalım: Buharlı makine icat edildiğinde Britanya o buluşun
ZAFER İŞERİ- Son yıllarda ülke gündeminde sıkça yer alan kadına ve sağlık çalışanlarına karşı şiddet haberleri kamu nezdinde, bir düzenleme ihtiyacı olduğunu ortaya koymuştur. Bu ihtiyacın karşılanması amacıyla Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 16 Mart 2022 tarihinde TBMM Adalet Komisyonuna sunulmuş, ardından da TBMM Genel Kurul’unda kabul edilerek 27 Mayıs 2022 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yürürlüğe girmiş olan bu kanunda kadına karşı şiddetin önlenmesini amaçlayan, takdiri indirim sebeplerine ilişkin olarak sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesini, malpraktis davaları nedeniyle yaşadıkları güvensizliğin önüne geçilmesini amaçlayan ve “Israrlı Takip” suçu ile bu suçun unsurlarına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’na suçun mağdurunun kadın olması halinin eklendiği düzenlemeler şu şekildedir;
Kasten öldürme suçunun nitelikli hallerini düzenleyen TCK 82. maddesine eklenen
BÜLENT AKARCALI - Ülkenize kabul ettiğiniz, barındırdığınız, vatandaşlık verip milletvekilliği gibi siyasetin en kutsal görevlerine yükselmelerine imkân tanıdığınız insanların, İsveç halkının en hayati ihtiyacı olan ulusal güvenliği için NATO’ya üye olma kararını, nasıl baltalamaya, engellemeye çalıştığını gördünüz.
Bu insanların mensup oldukları ve destek verdikleri Marksist Leninist terör örgütü PKK’nın çıkarını, İsveç’in ulusal güvenliğinin üstünde tuttuğunu, sizlere karşı en ufak sevgi, saygı ve vefa duymadığına tanık oldunuz.
Siz bu insanlara bir ülke ve yaşam verdiniz ama bugün geleneksel tarafsızlığınızdan vazgeçerek NATO’ya üye olmak istediğiniz anda bunların nasıl davrandığı, yani maskenin düştüğünü esas yüzlerinin ortaya çıktığını fark ediyor musunuz?
“İsveç artık bizim yurdumuzdur, halkı dostumuzdur, güvenlikleri için aldıkları karara saygı duyup, bu kararın bir an önce gerçekleşmesi için her türlü fedakarlığı yapmamız
António Guterres, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
Enerji güvenliği, enerji fiyatlarında istikrar, refah ve yaşanabilir bir dünya için tek yol fosil yakıtların kullanımından vazgeçmek ve yenilenebilir enerji temelli dönüşümü hızlandırmaktır
Neron’a yönelik en yaygın suçlama Roma yanarken umursamaz bir tavır takındığıdır. Bazı liderler günümüzde bundan daha da kötüsünü yapıyor. Ateşe körükle gidiyor. Bunu gerçek anlamda yapıyorlar. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yansımaları dünya genelinde yankılanırken, bazı ülkelerin büyüyen enerji krizine tepkisi fosil yakıt kullanımını ikiye katlamak oldu. Bu da iklim acil durumunu derinleştiren kömür, petrol ve doğal gaza milyarlarca dolar daha fazla akıtmak anlamına geliyor.
Bu arada, rekor kırmaya devam eden tüm iklim göstergeleri Dünya’nın geniş kesimlerinde şiddetli fırtınalar, sel, kuraklık, orman yangınları ve yaşanmaz sıcaklıkların görüleceği bir geleceği işaret ediyor. Dünyamız bir iklim kaosu ile karşı karşıya. Fosil yakıt arama ve
Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com Son dönemde Ortadoğu siyasetinin belki de en çok konuşulan isimlerinden biri Iraklı Şii lider Mukteda es-Sadr. Irak’ta 10 Ekim 2021 tarihinde yapılan seçimlerin 73 milletvekili çıkararak 329 sandalyeli Irak Parlamentosu’nda en büyük grup haline gelen Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr, hükümet kurma sürecinin başat aktörü haline geldi. Ancak esas olarak Sadr’ı ön plana çıkaran konu seçimde kazandığı başarı değil. Seçim sonrası süreçte hükümet kurma konusunda attığı adımlar.
Zira 2003 sonrası Irak’ta yaşanan sürecin en etkili aktörlerinden biri olan Mukteda es-Sadr, seçimde elde ettiği avantajı kullanarak, Irak’ta “reform” sayılabilecek bir siyasal değişikliği kovalıyor.
Mukteda es-Sadr kim?
Sadr ailesi Irak’ın en güçlü Şii dini ailelerinde biri. Necef’in en önemli din alimlerinden biri olarak bilinen Mukteda es-Sadr’ın babası Muhammed Muhammed Sadık es-Sadr da sadece Irak’ta değil, Şii dünyasında saygı duyulan bir
Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com / Geçtiğimiz yazıda Irak’taki Kürt siyasetinin önemli figürlerinden biri olan Irak Kürdistan İslami Birliği (Yekgirtu) Başkanı Selahaddin Bahaddin’le Türkiye ziyaretinde yaptığımız görüşmeye ilişkin notlara yer vermiş, daha çok Bahaddin’in profili ve Yekgirtu’nun Irak ve Kürt siyasetindeki yerini odak noktası olarak belirlemiştim. Bu yazıda da hem Bahaddin’in hem de Yekgirtu’nun Ortadoğu’daki siyasi dengeleri etkileyen olaylara bakış açısını irdeliyorum.
Selahaddin Bahaddin, duruş itibariyle gerçekçi, ılımlı ve uzlaşmacı bir tavra sahip. Bu duruşunun bölgesel ve küresel olaylara bakışına da yansıdığını görüyoruz. Nitekim dini konularda serbestlikten yana olduğunu belirten Bahaddin, laik kesimlerin izlediği siyasete de eleştiri getirmediklerini ifade ediyor. Irak siyasetine ilişkin tanımlamayı yaparken ülkede Baas rejiminin devrilmesinin demokratik gelişmeleri beraberinde getirdiğini söylemekle birlikte, ABD işgaliyle başlayan sürecin birçok sorunun da kaynağı olduğunu