BÜLENT AKARCALI - 50 yaşın altındakiler pek hatırlamaz. 1990’a kadar bugünkü Almanya Batı ve Doğu (Sovyetlere bağlı komünist rejim) olarak ikiye bölünmüştü.
Batı Almanya’nın refah ve özgürlük düzeyi Doğu Almanya’da yaşayanların Batı’ya kaçmalarına yol açıyordu. Bu kaçışları hem teşvik etmek hem de gelenleri ağırlamak için Batı Almanya çok cazip bir siyasi sığınmacı politikası oluşturdu. Gelenlere güzel bir barınak, maaş daha sonra da iş imkanları sağlıyorlardı.
1975’lerden itibaren vatandaşlarımız bu durumun sağladığı imkanları fark edip, gidip Almanya’da iş aramak yerine uygun bir gerekçe gösterip siyasi sığınmacı hakkı talep etmeye ve bunlardan yararlanmaya başladı.
Vize uygulama duyurusu
Özellikle Güney Doğu kökenli vatandaşlarımızın “Kürt olduğumuz için bize zulmediyorlar” demesi yetiyordu. İlk yıllarda bir kaç bini bulan sığınmacı sayısı 1970’lerin sonunda 70.000’ne yaklaşınca Almanlar uyandı ve biraz da teşvik ettikleri bu durumun kendi aleyhlerine geliştiğini anlayınca,
Veli Bilgihan Yaşacan (Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Derneği) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Dünya yeni enerji kaynakları bulmanın peşinde. Denizüstü rüzgâr santralları teknolojisi ve yatırımları hızla gelişirken, Ege Denizi’ndeki rüzgâr potansiyeli komşu Yunanistan’la aramızda yeni bir sorun olacağa benziyor...
Dünyada denizüstü rüzgâr santralları teknolojisi ve yatırımı hızla gelişiyor. Özellikle yüzer temelli santralların yaratacağı potansiyel önümüzdeki on yıllarda enerji sektörünü derinden etkilemesi bekleniyor. Ülkemizde bu santralların yapılması ise daha da kritik bir öneme sahip. Özellikle Ege Denizi’nde oldukça yüksek bir potansiyel bulunuyor. Bu potansiyel herkesin dikkatini çekiyor. Özellikle de komşumuz Yunanistan’ın. Ancak kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik alan gibi uluslararası ilişkiler konusunda itilaf halinde olduğumuz birçok konu da var.
Yunanistan başladı
Yunanistan yaklaşık 2000 MW kapasiteli denizüstü rüzgâr santralı kurulumunda hedef
İoanna Kuçuradi / T.C. Maltepe Üniversitesi - Kendi gözlerimizle tanıklık etmediğimiz olayları öğrenmek için her akşam izlediğimiz TV kanallarının bize gösterdikleri, çoğunlukla hunharca işlenen cinayetlerden, sorumsuzca araba ve motosiklet kullanmaktan kaynaklanan kazalardan, son yıllarda ayrıca gitgide artan sel felâketlerinden ve orman yangınlarından, yeniden başlamış olan silahlanma yarışından, geçen şubat ayından beri de Ukrayna-Rusya savaşından oluşuyor.
Medya mensuplarının olan bitenlerden neleri, nasıl seçerek haberleştirdikleri sorusunu burada bir yana bırakıyorum. Ama bu olan bitenlerle savaşmak istiyorsak, dünya düzeyinde içinde bulunduğumuz 2020’li yıllardaki durumun önce adını doğru takmak, sonra da nasıl ortaya çıktığını ana etkenleriyle ortaya koymak, yani söz konusu durumu tarihsel bir durum olarak açıklamak gerekiyor.
Bir cinayeti işleyen kişi hakkında bilgi sahibi olmadan, tekliğinde bir eylemini anlamak mümkün değilse de günümüzün bir olgusu olarak böyle eylemlerin arka planına parmak basılabilir, yani bunlara yol
Bülent Akarcalı - Neler yapabiliriz?
Kamuoyunu Aydınlatma ve Bilgilendirme
Broşür
Ülke insanının duyarlılığını, algılama nitelik ve özelliklerini bilen iyi bir iletişim firmasıyla anlaşıp bu terör örgütünün neler yaptığını, terör elebaşının nasıl bir cani olduğunu, öz ve sade, en fazla 10 yaprak fotoğraflı bir broşür çıkarmak. Kimse uzun bir yazı okumaz. Fince ve İsveççe hazırlanacak broşürler daha sonra diğer NATO ülke dillerine çevrilerek onların kamuoyuna da dağıtılır. (****)
Soru ve cevaplı web sitesi ve diğer sosyal medya mecraları
Broşürlerdeki bilgileri özetlenip, yazı ve video halinde tüm sosyal medya mecralarında yayılabilir.
Ayrıca İnsanların kafasında çok soru oluşacaktır. Bunları Twitter’da, internet sitelerinde cevaplayacak bir ekip oluşturmak gerekir. Aynı ekip Broşürdeki bilgi ve fotoğraflara ek olarak sosyal medyada kullanılacak her türlü görsel malzeme vs.’yi hazırlayabilir
Terör, Siyaset ve Demokrasi
BÜLENT AKARCALI - Üç ülke arasında imzalanan mutabakat sonucu oluşan beklentilerin, İsveç ile Finlandiya tarafından kabul edilen yükümlüklerin, bizim açımızdan hedeflenen sonuçların elde edilebilmesi için ülkemizin de ciddi çalışmalar yapması gerekmektedir.
İki ülke kamuoyunu, PKK ve yandaşları hakkında aydınlatıp bilgilendirecek, sert Türkiye algısını yumuşatacak bir çalışma programı hazırlayıp kısa sürede uygulamaya geçmek bizim yararımıza olacaktır.
Mevcut durum
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği hakkında bu ülkelerin TV, radyo, gazete, dergi ve sosyal medyalarında Türkiye’nin endişelerini açıklayan ve görüşünü belirten haber sayısı yok denecek kadar az olmuştur. Tam tersine milyonlarca kişi tek yönlü haberlerle adeta şartlandırılmıştır. Buna PKK yandaşlarının etkinlikleri de eklenince ortalama bir İsveçli ve Finli’de gerçeğin ne olduğu hakkında pek bir şey bulamazsınız.
Beyanatlarına baktığımızda, iki hükümetin de mutabakatı ciddiye aldıkları görülmektedir. Ancak
Zafer İşeri - 03.02.2022 tarihinde kabul edilen 31750 Sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu ile eğitim ve öğretim hizmetlerini yürütmekle görevli öğretmenlerin, atamaları ve mesleki gelişimleri ile kariyer basamaklarında ilerlemelerinin düzenlenmesi amaçlanmıştır. Öğretmenli Meslek Kanunu ile getirilen düzenlemeler eğitim ve öğretim hizmetlerini yürüten öğretmenleri kapsamaktadır.
Öğretmenlik mesleği yürürlüğe giren kanun ile üç kariyer basamağına ayrılmıştır. Buna göre; aday öğretmenlik döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağı oluşturulmuştur. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda ilk olarak Aday Öğretmenlik düzenlenmiştir. Aday Öğretmen olabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartları sağlamak, yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından mezun olma, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmış olma ve Milli Eğitim Bakanlığı veya ÖSYM Başkanlığı tarafından yapılacak sınavlarda
Bilgay Duman - Irak’ta 10 Ekim 2021’de düzenlenen parlamento seçimlerinden bu yana ülkede yeni hükümet kurulabilmiş değil. Aslında bu geçen 10 aylık süre, Irak için çok da sayılmaz. Zira bundan önceki dönemlerde de 9-10 ayı bulan hükümet kurma süreçleriyle karşılaşılmıştı. Bu noktada Iraklıların süre konusunu dert etmediklerini söyleyebiliriz. Mevcut hükümet, zaten bir biçimde günlük işleri götürebiliyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde yeni hükümet olmaması nedeniyle hazırlanamayan bütçe yerine günlük işleri devam ettirebilmek için “Gıda Güvenliği Yasası” çıkartılmış, vilayetlere bu yasa üzerinden bütçe dağıtımı yapılmıştı.
Yine de yeni hükümetin kurulamaması siyasi gerginliği artırdığından, ülkedeki istikrarsızlık da perçinleniyor. Bu anlamıyla Irak’taki mevcut süreç, ülkenin geleceği açısından son derece kritik. Zira bu süreçte Irak siyasetinin yürütücü gücü
Prof. Dr. Uğur ÇEVİK - Yapay zekâ, nesnelerin interneti, dijital sağlık, artırılmış gerçeklik, robotik, siber güvenlik, nanoteknoloji, otonom araçlar, büyük veri, kuantum bilgisayarlar ve onlarcası… Bu kavramları hepimiz ya internet sayfalarında okumuş ya da televizyon tartışmalarında ve haberlerinde duymuşuzdur. Fakat, tahminim odur ki, çoğumuzun hayatımızın neresinde oldukları veya yakın gelecekte neresinde olacaklarıyla ilgili yeterince bilgisi yoktur. Acaba bu teknolojiler hayatımızı kolaylaştıracak mı, yoksa yeni sorunlar mı yaratacak?
Kuantum bilgisayarla başlayalım öncelikle… 1981 senesinde kuantum bilgisayar fikrini ortaya atan Paul Beniof’tan kısa süre sonra ilk kuantum bilgisayarlar, 1999’da, piyasaya çıktı. Günümüzde Google, Honeywell, IBM, Toshiba, Alibaba ve Baidu gibi büyük kuruluşlar bu alana büyük yatırım yapıyorlar.
Kuantum çözümleri
Son olarak da İngiltere Savunma Bakanlığı, teknoloji şirketi Orca Bilişim ile yaptığı iş birliği sonucu, bakanlıkta kuantum bilgisayarı kullanmaya başladı. Aslında kuantum fiziğinde ilerleme