Ramazan ayı toplumumuzun en özel zaman dilimlerinden biridir. Ramazanda, biz hekimlerin toplumumuza sağlık açısından öneriler getirme sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum.
Ramazan ayı oruç tutanlar için beslenme ve yaşam şeklinin değiştiği bir aydır. Yeterli ve dengeli beslenmenin sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az iki öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerekir. Sahura kalkılmaması ya da sahurda sadece su içilmesinin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 16 saat olan açlığı, ortalama 20 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalıdır.
Sahurda süt, yoğurt, peynir, yumurta, tam tahıllı ekmekler gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılabilir ya da çorba, zeytinyağlı yemekler, yoğurt ve salatadan oluşan bir öğün tercih edilebilir. Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra aralıklı ve her seferinde küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir. Yemeklerinizi hızlı yemekten kaçının, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketin.
İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlayıp 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edebilirsiniz. Hem enerji veren hem de kan şekerini hızlı bir şekilde yükselten besinler beyaz ekmek, pirinç pilavı, kızarmış patates gibi yiyecekler yerine bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli makarna, vb. tercih edin.
Şeker hastaları çok dikkat etmeli!
"Diyabet hastaları’’ için bu dönemde oruç tutmak konusunda karar verebilmek için öncelikle bu kişilerin değerlendirilmesinin hastayı iyi tanıyan doktoru tarafından yapılması gerekmektedir. Kişiye özel kararlar kişinin durumuna, kullandığı ilaçlara, taşıdığı risk faktörlerine göre verilmelidir. Oruç tutan bir şeker hastasının gün içerisinde çok uzun süreli yaşadığı açlığın ardından iftar ve sahurda yediği yemeklerle vücuduna fazla miktarda şeker girer. Bunun da beraberinde kandaki şeker düzeyinin normalin çok üstüne çıkmasına neden olabilir. Şeker hastalığı olanların bu tür sağlık problemleri yaşamaması için ilaçlarının programı iftar ve sahurda alınacak şekilde düzenlemelidir.
Yiyecek seçiminde kan şekerini yükseltme potansiyeli yüksek basit karbonhidratlardan kaçınılmalı, bunun yerine proteinden zengin besinler, sebze ve meyve çeşitlerinin bulunduğu kahvaltı tarzı beslenme tercih edilmeli. Zeytinyağlı yemekler tüketilmeli. Protein içeren besinler midede daha uzun süre kaldığından, uzun süreli tokluk sağlama açısından yararlıdır. Sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tercih edilmelidir.
Kan basıncı kontrol altında olanların oruç tutmasında sakınca olmayabilir
Kan basıncı kontrol altında bulunan ve günlük ilaç kullanımıyla bunu sağlayan kişilerin doktoruna danışarak oruç tutmalarında bir sakınca olup olmadığı değerlendirilmelidir. Tansiyondaki ani yükselme ve düşmeler çok tehlikelidir. Yüksek tansiyon hastalarının besinlerini iftardan sahura kadar 3-4 bölümde tüketmesi gerekir. İftarda çok fazla yiyeceği tüketmek sakıncalıdır. Öncelikle bir miktar diyetlerine uygun gıdayı tüketip 15-20 dakika sonra bir kısmını daha tüketmeleri önemli. Bir anda çok fazla miktarda sıvı tüketilmemeli, sofralarından tuz kaldırılmalı ve salamura gıdalardan, hazır ve dondurulmuş gıdalardan, kızartma ve ağır yağlı yiyeceklerden ve ağır hamur işlerinden kesinlikle uzak durulmalı. Günümüzde birçok kalp ilacı günde tek doz veya iki dozda kullanabiliyor. Bu nedenle oruç tutmayı düşünen hastaların mümkünse ramazan başlamadan kendilerini takip eden doktorla görüşerek en uygun ilaç kullanım şeklini oluşturmaları gerekiyor.
Kronik kalp yetmezliği olan hastaların tedavileri bazen iftar ve sahur arasına sınırlanamıyor. Bu grup hastaların doktorlarının önerileri çerçevesinde hareket etmeleri ve eğer doktoru izin vermiyorsa oruç tutmamaları gerekiyor. Ayrıca kalp yetmezliği olan kişiler genellikle vücutta artan tuz ve suyu azaltmak için idrar söktürücü ilaçlar kullanıyorlar. Bu ilaçların etkisi nedeniyle oruç zamanı aşırı tuz ve su kayıpları görülebilmektedir.
Böbrek hastaları iftarla sahur arasında su tüketimini ihmal etmemeli
Ramazan ayında terleme ve uzun süre susuzluk böbrek hastalarında ve kalp damar hastalığı olanlarda istenmeyen durumların ortaya çıkmasına yol açabilir.
Böbrek hastalarının sık sık su içmesi gerekir. Yeteri kadar sıvı alamazlarsa, ramazan sonrasında ciddi yetmezlik tablolarına girebilmektedirler. Bu nedenle, oruç tutulduğunda mutlaka iftar ile sahur arasında 2-3 litre sıvı aralıklı olarak tüketilmelidir.
Oruç tutan ülser hastaları
Ülser kendini açlık ağrıları şeklinde veya özellikle gece uyandıran, sırta yayılan karın ağrıları, yanma, kaynama, hazımsızlık, halsizlik şeklinde gösteriyor. Ramazan aylarında birçok kimsede ülser ağrılarında artma, şişkinlik gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Bu dönemde hastaların asit salgıyı azaltıcı ilaçları kullanmaları ve yediklerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Ülseri tamamen iyileşmeyen hastaların ise oruç tutmaları tavsiye edilmiyor.
Astımlı ve KOAH’lı hastalar
Ramazan ayında astımlı ve KOAH’lı hastaların ilaçlarını mutlaka doktorlarına danışmaları ve doktorun ilaçlarını düzenlediği şekilde kullanmaları gerekmektedir.
KOAH’lı ve astımlı hastalarda ilaç kullanımında tek doz kullandıkları ilacın saatini iftardan sonra, iki doz kullandıkları ilacın saatlerini ise oruçlarını açar açmaz ve sahur yemeğinde oruçlarını başlatmadan hemen önce kullanmaları şeklinde önerdiğimizde tedavinin uygulanmasında problem olmamaktadır.
Hayırlı ramazanlar diliyorum.