Geçtiğiniz hafta Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘Türkiye Tütün Kontrolü’nü konu alan bir toplantıya davet edildim. Toplantıda Dünya Sağlık Örgütü bünyesinde tütünle mücadele dahil bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar konusunda çok takdir etiğim çalışmalara imza atmış Prof. Dr. Toker Ergüder ve milletvekilimiz Müşerref Pervin Tuba Durgut, tütünle mücadelede tarihe geçmiş adımların sahibi kardiyolog Prof. Dr. Cevdet Erdöl ile de görüşme imkânım oldu. Beni en çok heyecanlandıran ve sevindiren Türk Kardiyoloji Derneği’mizin başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin ile yaptığım görüşme ve başkanımızdan gelen teklifle Prof. Dr. Barış Güngör arkadaşımın başında olduğu koruyucu kardiyoloji ve ateroskleroz çalışma grubuna dahil edilmemdi. Gurur duyduğum bu faaliyetin her fırsatta ısrarla savunduğum koruyucu kardiyolojinin önemini belirtmemde benim için değeri ölçülemez bir katkısı olacak. Hemen yapacağımız projelerle ilgili fikir alış-verişine başladık
Hücrelerimizin genç kalmasında rol oynayan önemli bir molekül NAD yani asıl adıyla Nikotinamid Adenin Dinükleotid vücudumuzda doğal olarak üretiliyor ve tüm hücrelerimizde bulunuyor.
NAD aynı zamanda suda eriyen vitaminlerden B3 vitamini diğer adıyla da niasinin türevlerinden. Biz niasini kardiyolojide HDL yani iyi kolesterolü yükselttiği için pek severiz. Hücrelerin enerjik olması gençlikle doğru orantılı olduğu için antiaging konusunda NAD’ın önemi ortaya çıkar. Dolayısıyla vücudumuzda doğal olarak üretilen NAD yaşlandıkça azalır, daha az üretilmeye başlar. NAD’ın azlığı mı yaşlandırır yoksa yaşlandıkça mı NAD azalır bu biraz tavuk-yumurta hikayesi. Biliyoruz ki birçok kronik hastalık yaşlandıkça ortaya çıkıyor. Hücreler yaşlandıkça daha kırılgan hale geliyor ve hastalık oluşumuna daha dayanıksız oluyor. Bu durumda kendimizi korumak için gençliğimizi de korumak zorundayız. NAD’larımıza iyi bakmalı onları çoğaltmalıyız.
Azaltan sebepler
Yaşlanma dışında NAD’ı azaltan en
Koruyucu kardiyolojide hep kalp damar hastalıklarının önlenebilir olduğundan ve değiştirilebilir risk faktörlerini düzeltmemiz gerektiğinden bahsediyoruz. Hareketsiz yaşam da kalp damar hastalıklarının oluşumundaki değiştirilebilir risk faktörlerinin başında geliyor. Gerçekten de fiziksel aktivite, en çok da yürüyüş birçok yönden etki ederek kalp damar sağlığını koruyor. Düzenli yürüyüşlerle kolateral diye adlandırdığımız kalp damarlarının yan dalcıkları daha da gelişiyor. Damarların iç yüzeyini kaplayan dokunun yapısı ve işleyişi daha sağlıklı hal alıyor. Biliyoruz ki damarları tıkayan plaklar da burada oluşuyor. Ayrıca bu yürüyüşler kan basıncını da dengeliyor, kondisyonu artırarak kalp ritmini düzenliyor. Kan şekerini dengeliyor. İyi kolesterolün yükselmesini ve kötü kolesterolün düşmesini sağlıyor. Kilo vermeyi özellikle de bel çevresindeki yağları indirmeyi sağlıyor. Stresle baş edebilmeyi kolaylaştırıyor ve uykuyu rahatlatıyor. Dolayısıyla yürümek gibi en basit bir fiziksel aktivite hem hareketsizliğe bağlı riski
Soğuk havanın etkisiyle vücuttaki damarlarda tıpta vasokonstrüksiyon dediğimiz büzülme ve daralma ortaya çıkar. Bu tepki, vücudun ısısını sabit tutmaya çalışması ve hayati işlevleri olan iç organları korumaya çalışması sebebiyle gerçekleşir. Soğuk havaya maruz kalan elimizin, ayağımızın yüzümüzün buz kesmesi, renginin solması bu yüzdendir. Özellikle cilde yakın olan damarlar çok yakın etkilenir. Ortaya çıkan bu damar daralması neticesinde kan basıncı ile kalp atım sayısı da yükselir. Kalp bu yüksek basınca karşı daha büyük güç harcayarak çalışır. Bu olay kalbi de daha fazla yorar.
Tansiyon takibi önemli
Etraftaki damarların soğuktan büzülmesiyle oluşan dirence karşı kalbin kanı pompalamaya çalışması onu zorladığı gibi tansiyonun da yükselmesine sebep olur. Bu nedenle yüksek tansiyon hastalarının soğuk havalarda tansiyon takiplerine dikkat etmesi ve ilaçlarını düzenli kullanması gerekir.
Soğukta daha belirgin
Soğuk havada kalbin iş yükü artar. Böylece kalp kasının oksijen
Yediğimiz yağlı yiyecekler kötü kolesterolü yükseltir diye biliyoruz da şimdi sigara ile kolesterolün ne alakası var diyeceksiniz. Sigara vücuda verdiği bir dizi zarara ek olarak ne yazık ki kolesterol tablosunu da kötü yönde etkiliyor. İyi kolesterolü düşürüyor trigliseridi yükseltiyor. Yani eğer sigara kullanıyorsanız istediğiniz kadar sağlıklı beslenmeye çalışın, özellikle de kolesterol diyeti yaptığınızı düşünün kolesterol profiliniz hiç de umduğunuz gibi olmayabilir. Trigliserid düzeyinin yediklerimizle, içtiklerimizle özellikle de glisemik indeksi yüksek yani, tatlı hamur işi gibi gıdalarla, meyve suları, kolalı içeceklerle ve alkol tüketimi ile yükseldiğini sonuçta da karaciğer yağlanmasına sebep olduğunu biliyoruz. Bu yüzden diyet yapıyorsanız bilmelisiniz ki sigara da trigliseridi yükseltir.
İyi kolesterol ne işe yarar?
İyi kolesterol adından da anlaşıldığı gibi iyiliğimiz için çalışan bir kolesterol türüdür. Kötü kolesterol yüksekliğinin kalp damar hastalıklarında damar
Yeni yıl geldiğinde her zaman iyilik ve güzellikler akla gelir. Yeni bir yılın başlamasıyla birlikte yeni kararlar alınır ve yeni başlangıçlar planlanır. İyi olsun iyi sonuçlansın istenir. İşte tüm bu iyi dileklerin başında da her zaman sağlık dilenmelidir. Sağlığınız iyi olursa gelecek için daha iyi plan yapar ve bunları daha kolay gerçekleştirirsiniz.
Kendinize iyi bakın
“Kendine iyi bak” sözü dilimize yerleşmiş ve bir arkadaşımıza “Hoşça kal” derken beraberinde sık kullandığımız bir söz haline gelmiştir. Oysa ardındaki anlamı çok geniştir. Gerçekten de kişinin kendine iyi bakması son derece önemlidir. Çünkü yaşantımız, yediklerimiz, olaylara bakış açımız ve tepkimiz bizim sağlığımızı olduğu kadar kim olduğumuzu da belirler. Kendine iyi bakan kişi kendisi için en iyi, en uygun olanı en iyi bilen olmalıdır. Bunun için çabalamalı, bilgisini artırmalı gerekiyorsa da bunu sağlamak için doğru yerlere müracaat etmelidir. Sağlık yönetimini iyi planlamalıdır. Her yetişkin birey kendinden sorumludur. Bedeninin
Manyetik terapi adından da anlaşıldığı gibi mıknatıs gücüne dayalı bir terapi türü. “Mıknatısla neyin terapisi olacak?” diyeceksiniz.
Bu oldukça karışık bir konu aslında ama bir o kadar da ilginç. Önce lisedeki fizik bilgilerimize biraz gidelim. Atom adı verilen küçük parçacığı hatırlayalım.
Yeryüzünde canlı cansız bütün varlıkların en küçük parçacığı olan atom, pozitif elektrik yüküne sahip protonların ve yüksüz nötronların bulunduğu bir çekirdek ile bu çekirdek etrafında dönen negatif elektrik yüküne sahip elektronlardan oluşuyor.
Atomlar birleşerek molekülleri, moleküller birleşerek daha büyük yapıları oluşturuyor. Atomlardan moleküllere, hücrelerden organlara ve organizmaya kadar tüm bu yapıları bir arada tutan kuvvetlerin içinde en öne çıkanı elektromanyetik kuvvettir. İçinden elektrik akımı geçen bir iletkenin etrafında, cevap olarak manyetik alan oluşur.
Bunun tersi de doğrudur. Yani manyetik alan, çevresindeki iletken dokuda akım
Yaşını göster-mek ya da göstermemek, daha genç ya da daha yaşlı göstermek mümkün. Bu durumda en çok yer kaplayan organımız cildimizin yaşı ön plana çıkar. Tabii beraberinde kaslar ve kemikler de önemli. Kendimize iyi bakmak ve vücudumuzu iyi kullanmak önemli. Çünkü bunun bedeli ya da bize dönüşü de yaşlanmamıza olumlu ya da olumsuz etki ile oluyor. Fakat biz yaş alırken bazı organlarımızın daha hızlı bazılarının daha yavaş yaşlandığını hepsinin yaşının aynı olmadığını biliyor muydunuz?
Stanford Üniversitesi’nde yapılan çalışma
Nature dergisinde 6 Aralık 2023 tarihinde yayınlanan çalışmada 5 bin 676 kişi incelenmiş. Kanda plazma proteinlerine bakılarak organ bazında biyolojik yaşlanma ölçülmüş. Bu yaşlanma hızı ile organa ait hastalık riskini, bu hastalıkların ilerleme hızı ile olan ilişkisi incelenmiş. Nüfusun yaklaşık yüzde 20’sinin tek bir organda çok hızlı yaşlanma gösterdiğini gözlemlemişler. Hızlanmış kalp yaşlanması olan bireyler de kalp yetmezliği riskinin yüzde 250 arttığını ve hızlanan beyin ve