Usta işi oldu!

8 Aralık 2015

Özgüvenini yitirmiş bir takımın yönetim değişikliğinden sonra oynadığı ilk maçı kazanması elbette önemliydi. Para olmayınca pek çok olumsuzluk yaşandığı gerçeği, Trabzonspor’u uzunca zamandır huzursuz ve mutsuz oyuncu topluluğuna çevirmişti çünkü.

Henüz mazbatasını almayan başkan Muharrem Usta’nın, maç öncesi futbolcularla yaptığı toplantıda ne söylediği ve ne vaad ettiğini bilmiyoruz ama, bu konuşmanın takım üzerinde duygusal (!) bir etki yarattığı kesin.

Sadece duygusal etki mi? Trabzonspor’u uzun zamandır böyle hırslı, agresif ve istekli görmemiştik doğrusu. Çok mu iyi oynadı? Hayır, ama iyi mücadele etti. Özellikle maçın ikinci yarısında önde basan, orta alanda top yapmasına engel olmaya çalışan ve rakibi hataya zorlayan bir takım vardı sahada.

Zaten ilk iki golde bu anlayışın ürünüydü. İlk golde Sezgin’i bunaltan, ikincisinde Emre Güngör’ü penaltı yapmaya sevk eden baskı vardı. Skoru belirleyen son vuruşun teknik direktör Sadi Tekelioğlu’nun Cardozo’nun yerine son on dakikada şans verdiği genç Mumammed’ten gelmesi ise anlamlıydı.

Rakibin on kişi kalmasından sonra iyice rahatlayan bordo-mavili ekip 85. dakikada basit bir golü kalesinde görünce, kalan süre sıkıntılı

Yazının Devamı

TrabSON olmasın sakın!

5 Aralık 2015

Şaka değil. Aynıyla vaki.

Trabzonspor’un bugün başlayacak kongresinde kim başkan seçilirse seçilsin, Denetleme Kurulu’nun raporuna göre 60 milyon lirayı masaya koyamazsa, yandı gülüm keten helva!

O da günü kurtarmak için haaa.

Yabancı oyuncuların üçü ayrıldı, diğerleri kapı eşiğinde bekliyor.

Aylardır hak ettikleri ücretleri alamayan tüm takımın da gözü kongrede.

Hani gittikleriyle kalsalar iyi. Dersiniz ki, kulüp ciddi bir mali yükten kurtulur.

Kazın ayağı öyle değil işte.

Giden alacaklarından vazgeçip gitmiyor...

Yazının Devamı

Sorun saha dışında!

1 Aralık 2015

Fenerbahçe’nin en büyük motivasyonu, 7 hafta önce kaybettiği liderliği geri alma şansıydı kuşkusuz. Rakibin saha içi ve dışında yaşadığı sıkıntılar da, sarı-lacivertli takımı kağıt üzerinde favori hale getiriyordu.

Yitirdiği özgüvenini kazanmak adına Trabzonspor açısından zor maç olacağı açıktı. Zira, maddi-manevi yıpranmış bir oyuncu topluluğundan ekstra performans beklemek, ezeli rekabetin onlara itici güç olacağını düşünmek, çok da gerçekçi değildi.

Nitekim öyle de oldu! Bir an önce golü bulup psikolojik üstünlüğü de ele geçirmek isteyen Fenerbahçe baskılı başladı. Gerçi maçın ilk tehlikeli atağında kaleci Volkan, N’Doye’den önce davranıp topa müdahale etmese, oyunun başında bir şok yaşayabilirdi ev sahibi ekip.

Sonrası beklendiği gibi gelişti. Fenerbahçe’nin her iki kanadı etkili kullanacağı aşikârdı. Solda Hasan Ali Kaldırım ve Alper’e direnmeye çalışan Cavanda, sağda ise Gökhan ve Nani’nin karşısında çırpınan Alper Uludağ görev yaptı. İki çabuk oyuncu karşısında tek başına kalan ve yardım bulamayan Alper, peşi sıra iki sarı kart görünce, sayısal anlamda da avantaj Fenerbahçe’ye geçti. Oysa, Erkan veya M’Bia adam paylaşımında Alper’e destek verebilse, Trabzonspor

Yazının Devamı

Çakır mı, milli takım mı?

28 Kasım 2015

Dönemin FİFA kokartlı hakemi Ahmet Çakar ve A Milli Futbol Takımı’nın yollarının kesiştiği ilk uluslararası organizasyon, 1996 yılında İngiltere’de düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası oldu.
Çakar turnuvanın ilk turunda bir maç yönetip geri döndü.
Aynı şampiyonaya tarihinde ilk kez katılan milliler ise, gruptaki üç maçını gol atamadan ve puan almadan tamamladı.
Gelecek yıl Fransa’da yapılacak Avrupa Futbol Şampiyonası’nda, 20 yıl sonra benzer bir heyecan yaşayacağız.
UEFA’nın gözdesi hakemimiz Cüneyt Çakır ve A millilerin aynı şampiyonada “mücadele” etmesi, hem keyifli olacak, hem de sıkıntı yaratacak!
Şampiyonada final maçını yönetebilecek adaylar arasında gösterilen Çakır’ın bu hedefine ulaşması, Türkiye’nin yer almadığı bir organizasyonda yüksek olasılıktı.
2014 Dünya Kupası’nda kafası rahattı Çakır ve ekibinin. Turnuvaya çağırılan diğer hakemlerin, kendi ülkelerinin takımları yukarı doğru tırmandıkça maç alma şansları azaldı. Bu faktör Çakır’ın önünü açtı, o da hakkını verdi performansıyla.

Yazının Devamı

O sevince dikkatli bakın!

23 Kasım 2015

Son 15 gündür yaşananlar malum. Trabzonspor ya krizin dibine vuracak, ya da rahat bir nefes alacaktı. Saha dışındaki sıkıntıların maddi manevi derinden etkilediği, özgüvenini yitirmiş bir takım için gerçekten zor maçtı.

Şota Arveladze’nin trajik vedasından sonra “emaneten” teknik direktörlük görevini üstlenen Sadi Tekelioğlu’nun travma yaşayan bu oyuncu topluluğuna nasıl bir katkı sağlayacağından çok, nasıl bir takım tercih edileceği merak ediliyordu maç öncesi. Öyle ya, kadronun kimler tarafından, nerelerde yapıldığı tartışması ayyuka çıkmışken, koca bir soru işareti duruyordu ortada!

Deneyimli hocanın Şota ile yıldızı barışmayan Mustafa Yumlu, Alper ve Sefa’ya şans vermesi, forvette N’Doye ile başlaması, buna karşın Cardozo, Mehmet Ekici ve Erkan Zengin’i kulübede bekletmesi zorunluluk gibi görünse de, küçük çaplı mesajlar da içeriyordu aslında.

Gençlerbirliği’ni kötü günlerden kurtarma uğraşındaki Mehmet Özdilek ise 4 haftalık yenilmezlik periyoduna en azından puan olarak katkı sağlayacak bir skor hedeflemişti. İlk yarıda işler başkent ekibinin istediği gibi gitti. Haddini bilerek, tedbirli oynadı. Tomic, İrfan ve Landel ile ciddi pozisyonlar da buldu.

Bordo-mavili

Yazının Devamı

Diego'nun golü ofsayt (mış) !

21 Kasım 2015

Kabul edelim, Türk hakemliği UEFA Konvansiyonu sayesinde ciddi yol aldı.
2009 yılından bu yana çağdaş eğitim, antrenman teknikleri, Türk hakemlerinin uluslararası organizasyonlarda final maçları yönetmesi gibi, çok önemli katkıları oldu konvansiyonun.
UEFA eğitimcileri Jaap Uilenberg ve Giovanni Stevanato, düzenli aralıklarla yapılan seminerlerde hakem ve yardımcılarına yeni talimatları, yorumları anlattı.
Hafta içinde de İstanbul’da Giovanni’nin katıldığı ara seminer vardı.
Gelin görün ki, sık değiştirilen talimat ve yenilenen yorumlar, futbolseverler kadar hakemlerin de kafasını bulanıklaştırıyor.
Son olarak yardımcı hakemlerden sorumlu Giovanni, Fenerbahçe - Galatasaray maçında tartışmaya yol açan ve Robin van Persie’nin de içinde bulunduğu gol pozisyonu için talimata yeni bir yorum daha kattı, zihinler karıştı.

Hakemin işi zor

Anımsayın Persie, kaleci Muslera’nın görüş alanı dışında topa müdahale etmek istiyor, Muslera topu yumrukluyor, Diego önüne gelen meşin yuvarlağı ağlara yolluyordu. Persie ofsayt mı, değil mi çok konuşulmuş, yardımcı hakemin devam kararı o dönem desteklenmişti.

Yazının Devamı

Hani verdiğin sözler?..

14 Kasım 2015

Lafı gevelemeye gerek yok. Bir kulüp başkanı göreve geldiği günden bu yana, yani 2.5 yıl içinde 6 teknik adam ile yollarını ayırıyorsa, o kulübü iyi yönetememiştir.
Aynı başkan bu süreçte borç yükünü ikiye katlamış ve karşılığında herhangi bir sportif başarı sağlayamamışsa, kongrede yeniden aday olması gıpta edilecek bir cesarettir!
Vaadlerinin arkasında duramamış, bırakın kriz çözmeyi, yeni krizlerin doğmasını engelleyememiş, camiayı gereksiz polemiklerin içine sürüklemiş ve maddi-manevi zarar görmesine yol açmışsa, o başkanın inandırıcılığı kalmamıştır.
Biz söylemiyoruz. Arşivler ortada. Alınan sonuçlar da hâkeza... Dileyen karıştırıp bakabilir.
İsterseniz şimdi, Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun 26 Mayıs 2013 tarihinden önce ve seçildikten sonra yaptığı açıklamaları anımsayalım;
- Kupayı üç ay içinde getireceğiz. (Kupa 2 yıldır ortada yok)
- Ben başkan olunca Aziz Yıldırım kaybolacak. (Aziz Yıldırım hâlâ başkan)

Yazının Devamı

Tükenmişlik sendromu!

8 Kasım 2015

Son altı maçında tek galibiyet almış ve özgüvenini yitirmiş bir takımın kısa sürede toparlanıp ayağa kalkması, ekstra işler gerektirir. Bu psikolojiden çıkmak için daha hırslı mücadele etmek, asgari hatayla oynamak, birbirinin açığını kapatmak, bireysel yeteneklerini ön plana çıkarmak ve biraz da şanslı olmak gibi...

Lakin kafalar ayaklara hükmetmediği vakit ne yapsan nafile. Hele daha maçın başında hatalı bir golle geriye düştü isen, çık işin içinden çıkabilirsen.

Trabzonspor gerçekten sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Sadece saha dışında değil, içeride de büyük sıkıntı var. Sevgisiz ve moralsiz bir takım görüntüsü hakim. Bunu hissetmemek mümkün değil.

Trabzonspor’un mutlaka bir oyun planı vardı maç öncesi. Ancak henüz 3. dakikada kaptan Onur’un akıl almaz hatasıyla geriye düşünce, paniklemiş, ne yapacağını ve yaptığını bilmeyen oyuncu topluluğuna dönüştü takım. Başakşehir çok daha organize idi ilk yarıda. Edin Visca, Marcio ve Francisco ile o kadar etkili geldi ki rakibin üzerine, daha bu bölümde farkı yakalayıp maçı noktalayabilirdi. Trabzonspor’un ne yaptığını anlatmak için ilk 45 dakikada rakip kaleyi bulan tek şutunun olmadığını söylersek, yeter sanırım.

Şota

Yazının Devamı