İşverenler, çalışanlarının işyerine rahat ulaşabilmelerini sağlamak için servis hizmeti sağlıyor. İşveren açısından servis sağlamak bir zorunluluk olmasa da servis uygulaması başladıktan sonra devamı zorunluluk haline gelebiliyor.
Fazla çalışanın bulunduğu işyerlerinde işçilerin işe ulaşımları genellikle servis aracılığıyla sağlanıyor.Çalışanlar iki şekilde servis hakkına sahip olabilirler. İlk olarak, işçilere bireysel veya toplu iş sözleşmelerinde bulunan hüküm ile işyerine servisle götürülüp, geri getirileceklerine ilişkin hak tanınması durumu. İşçiler, işe girerken ücretle birlikte ücret dışı menfaatleri birlikte değerlendiriyor ve ona göre kararlarını veriyorlar. İkincisi ise işverenin başta böyle bir zorunluluğu olmamasına rağmen bu hizmeti vermeye başlaması ve bunun düzenlilik kazanması hali. Böylece servis imkanı iş şartlarının bir unsuru haline gelmiş oluyor.
Çalışma şartı değişir
Servis hakkı sözleşmelerinde düzenlenmiş olan çalışanların bu hakları işveren tarafından tek taraflı olarak kaldırılamaz.Düzenlilik kazanmış uygulama yönünden ise işverenin servis hizmetini sağlamaya başlarken işçilere, ‘ben bunu ilerde istediğim zaman kaldırabilirim’ deyip demediğine
Yeni yürürlüğe giren “Ar-Ge ve Tasarım Faaliyetlerini Destek Yönetmeliği” ile oyunun kuralları değişti. Son dönemde Bakanlar Kurulu kararı ile Ar-Ge teşviklerinden yararlanmada bazı kolaylıklar da sağlandı.
2008’de yürürlüğe giren kanun ile firmalara Ar-Ge indirimi, gelir vergisi stopajı teşviki, damga vergisi istisnası ve sigorta primi işveren payı desteği olmak üzere birtakım haklar sağlanmıştı.
Tasarıma da teşvik
Kanunun amaçlarından biri, Ar-Ge’ye ve yeniliğe yönelik doğrudan yabancı sermaye ve yatırımlarının ülkeye girişinin sağlanması için Ar-Ge personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek ve teşvik etmek. Bu kapsamda, 2016’da yapılan düzenlemeler arasında bazı işlerin “tasarım faaliyetleri” kapsamına alınması da bulunuyor.
11 Ağustos 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tasarım Faaliyeti Alanları Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı gereğince, katma değer ve rekabet avantajı yaratma potansiyeli yüksek olan bazı alanlarda yürütülen yenilikçi faaliyetler, tasarım faaliyeti kapsamına dahil edilmiş durumda.
Söz konusu faaliyetler; sinema filmi, video ve televizyon programları yapım ve çekim faaliyetleri, uzmanlaşmış tasarım faaliyetleri ve gösteri
Avrupa’daki genç işsizler sık sık hükümeti sokaklarda protesto ediyor.
İLO’nun son verilerine göre, Türkiye, İsveç, İngiltere gibi ülkelerle genç işsizlikte ‘düşük riskli’ grubunda yer alıyor. İtalya, İspanya, Yunanistan’ın başı çektiği ülkeler ise yüksek riskte
2008 krizinin üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen, küresel işgücü piyasası hala tam olarak kriz öncesine dönebilmiş değil. Bu süreçte, ekonomik krizin etkisiyle işgücü piyasasında işini kaybeden ya da yeni girdiği piyasada istediği gibi bir iş bulamayan milyonlarca kişi oldu. Ancak örneğin gençler gibi bazı gruplar krizden çok daha fazla etkilendi ve gelecek hayallerini ertelemek veya bu hayallere tamamen veda etmek zorunda kaldı. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayımlanan son rapora göre genç işsizlik bu yıl yeniden artmaya başladı. 2015’te yüzde 12.9 olan küresel genç işsizliği oranı, 2016’da yüzde 13.1’e ulaştı. ILO 2017’de değişim öngörmüyor.
3 yıldır ilk kez
Önceki gün Maliye Bakanı Naci Ağbal, Kalkınma Bakanı Lütfü Elvan ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi’nin katılımıyla ‘15 Temmuz’ sonrası ekonominin mevcut durumu ve ekonomik açıdan alınması gereken önlemler konusunda İstanbul’da bir çalıştay düzenlendi. Toplantıda üç bakan, Türkiye’nin önde gelen sanayicileri ve bankacılarıyla ekonomiyi ve potansiyel özüm önerilerini tartıştı.
Fikir sofrasında çalışma yaşamı bakımından çok önemli konularda hem bakanlar, hem de özel sektör temsilcileri benzer sorunlara işaret etti. Bu sorunlardan ilki, kadınların işgücüne katılım ve istihdam oranlarının düşüklüğü. Önümüzdeki dönemde kadın istihdamına ayrı bir önem verileceği ve kadınlara istihdam alanında öncelik verileceği, bakanların yaptıkları sunumlardan da anlaşılıyor. Özellikle Maliye Bakanı “kreş teşviki” benzeri teşviklerin artırılmasıyla kadının iş yaşamına aktif katılımının sağlanması gerektiğini ifade etti. Gerçekten de Türkiye’nin kısa dönemde atıl işgücü sorununu çözerek, kadınları ekonomik hayata dahil etmesi ve kadın işgücü potansiyelinden yararlanması gerekiyor.
Devlet desteği gerek
Kadınların işgücüne katılımını sağlamak için atılacak adımlar konusunda kapsamlı bir plana
Geçen hafta Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen ve bugünlerde Resmi Gazete’de yayımlanması beklenen Torba Kanun ile çok önemli iki düzenleme hayata geçecek. Bu düzenlemelerden ilki, Bağ- Kur’lulara 82 TL prim indirimi. Diğeri ise part-time çalışanların gelir testine girme zorunluluğunun kaldırılması. İki düzenleme de kayıt dışı istihdamı azaltıcı etki yaratacak ve pek çok kişinin yüzünü güldürecek nitelikte.
Part-time çalışma, ülkemizde daha çok kadın ve gençlerin tercih ettiği bir istihdam biçimi. Diğer yandan, sadece part-time işi olanlar dışında, ikinci bir işte part-time olarak çalışanlar da var. Bu kişilerin çok önemli bir bölümü ne yazık ki sigortasız çalışıyor. Bunun yanında, öğrencilerin önemli bir bölümü ve sosyal yardım alan pek çok kişi de gelir testine girmemek için kayıt dışı olarak part-time çalışıyor. TÜİK’in son istatistiklerine göre (Mayıs 2016), part-time istihdam edilen kişilerin yüzde 79’u sigortasız. Bu istatistik, part-time çalışanların neredeyse tamamına yakınının kayıt dışı çalıştığını ortaya koyuyor.
15-24 yaşa test yok
Part-time çalışanların yüzde 23’ü 15-24 yaş arası gençler. Yani, part-time çalışan yaklaşık her dört kişiden biri üniversite eğitimine devam
Türkiye’de yabancı çalışanların izinleriyle ilgili kanun değişti. Böylece Türkiye işgücü piyasasında yabancıların kayıtdışı çalışmalarının önlenmesi, yerli-yabancı işgücü dengesinin kurulması ve nitelikli yabancı işgücünden yararlanılması hedefleniyor.
Kanun gereğince, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu kararlarını dikkate alarak uluslararası işgücüne ilişkin politika belirleyecek ve söz konusu politikayı uygulamaya yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde faaliyette bulunacak. Bununla birlikte, Bakanlık yabancı istihdamı taleplerini almak, değerlendirmek ve uluslararası işgücünün piyasadaki etkilerini izlemek üzere “yabancı başvuru, değerlendirme ve izleme sistemi” de kuracak. Kanun kapsamındaki yeniliklerden bir diğeri Bakanlığın, yabancı istihdamı ihtiyacına ve düzenleme kapsamındaki diğer konulara ilişkin kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden bilgi, belge talep edebilecek olması.
Ön izine dikkat
Sağlık ve eğitim hizmetlerinde çalışacak yabancıların çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde ön izin alınması gerekiyor. Diğer taraftan, Türkiye’de uzun dönem ikamet izni veya en az 8 yıl çalışma izni olan
15 yıl 3.600 günle kıdem tazminatı, emeklilik için yaş dışındaki diğer şartları doldurmak anlamına gelmektedir. Prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini dolduran işçi yaş şartını çalışmadan bekleyebilir ve bu nedenle işinden ayrıldığında kıdem tazminatı alabilir. Ancak bu durum bütün işçiler için 15 yıl, 3.600 günle söz konusu olmayabilir. 15 yıl 3.600 gün şartı 8.9.1999 öncesinde ilk kez sigortalı olanlar için geçerlidir. Örneğin, 1 Ocak 2000 tarihinde ilk kez sigortalı olan bir işçinin yaş dışındaki şartları tamamlaması nedeniyle kıdem tazminatı alabilmesi için 4.500 prim günü ve 25 yıl sigortalılık şartlarını tamamlaması gerekmektedir.
SGK’dan yazı alınacak
İlk kez sigortalı olunan tarihe göre değişen emeklilik koşullarından prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini dolduran işçiler, bu durumlarını tespit eden yazıyı bağlı oldukları SGK il veya ilçe müdürlüklerinden alıp işverene verdikleri takdirde kıdem tazminatlarını alabilirler. SGK gerekli kontrolleri yaparak kişinin emeklilik için gerekli yaş dışındaki diğer şartları tamamlamış olması halinde çalışana “Kıdem tazminatı alabilir” yazısı vermektedir. İşverenin bu yazıyı kabul etmemesi veya kıdem tazminatı ödememesi
İlaç, kozmetik ve gıda sektörlerinde sıkça karşılaştığımız pazarlamacılar, bir işyerinde sabit şekilde çalışmadıkları için çoğu zaman diğer işçilerle aynı kapsamda değerlen-dirilmezler. İşletmede üretilen ürün veya hizmetin tanıtımına, pazarlanmasına veya satılmasına aracılık ederler. İşlerinin niteliği gereği merkez dışında faaliyet gösterirler ve çoğu zaman işverenin denetiminden uzak bir şekilde çalışırlar. Bu nedenle, pazarlamacıların bazı hak ve yükümlülükleri diğer işçilerden ayrı olarak Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Pazarlamacılık sözleşmesi belirli veya belirsiz süreli olarak yapılabilir. Fakat her iki tür sözleşmenin yapılmasında da belirli bir süreklilik aranıyor. Bir kişinin tek seferlik olarak bir işe aracılık etmesi kendisi ile pazarlamacılık sözleşmesi yapıldığı anlamına gelmiyor. Bu şekilde, zaman zaman ürün tanıtımı yapan kişilere pazarlamacılık sözleşmesinin hükümleri uygulanmıyor.
Yetki belgesi şart
Pazarlamacıların asıl görevleri bir ürünün satılmasına aracılık etme olduğundan, pazarlamacılık sözleşmesinde kendisine açıkça yetki verilmediği sürece müşterilerle doğrudan sözleşme yapmaması gerekiyor. Pazarlamacının yetkisi olmamasına rağmen müşteri ile sözleşme