Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

1990’lı yıllar… Türkiye medyasının sicilinin kötü olduğu zamanlar… Ülkeyi kâbusa çeviren acı deneyimleri toplumu birleştirici tecrübelere dönüştüremediği gibi manşetlerini ya nefretle, öfkeyle, hedef göstererek attı ya da azınlıklara yönelik baskıyı, şiddeti, talanı, cinayetleri görmeyerek sorunları yok saydı. Toplumu geren baskıcı uygulamalardan fayda sağlanamayacağını, halkın barış ve huzur içinde yaşaması için sorumlu davranması gerektiğini öğrendiğinde ise elinde o yıllardan sadece ağır travmatik hikâyelerle dolu bir arşiv kaldı.

Haberin Devamı

Süryanilerin dramı:  Baskı yap Korkut Ele geçir

Bugün benzer hikâyeler devam ediyor olabilir mi?

Midyat’a bağlı Derkube bir Süryani köyü… Burada yaşayan Süryaniler devam ettiğini söylüyor. Köylerinde korucuların “Devlet biziz” diyerek nasıl terör estirdiklerini anlatıyorlar. Nasıl ki 1990’lı yıllarda “terörle mücadele ediyoruz” diyerek bölgedeki Süryanilerin yaşam alanını daraltıp; mallarına, mülklerine baskıyla, şiddetle el koyarak göç etmelerine neden oldularsa yine “terörle mücadele ediyoruz” diyerek Süryanilere aynı baskının yapıldığını ve haber sitelerinin dışında basının bu duruma sessiz kaldığını hatırlatıyorlar.

Jandarmaya şikayet ettiler

Toplumda kutuplaştırıcı, ötekileştirici, ayrımcılığı yaratan zihniyet ve söylemler artarken, linç kültürüyle beslenen ve bundan nemalanmak isteyenlerin bu söylemleri suça dönüştürmesi buna karşın medyanın bu söylemler ve suç karşısında sessiz kalması düşündürücüdür. Ama Süryaniler sessiz kalmadı.
6 Kasım’da Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı’na bir dilekçeyle başvurarak korucuları şikâyet etti. Şikâyet dilekçelerinde kendilerine yapılan hakaret ve tehditleri de ayrıntılı bir şekilde yazarak… Şimdi soralım. Medya için bunun bir haber değeri yok mu? Peki, birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’ye dönmek isteyen Süryanilerin bugün neden dönmekten vazgeçtiğini biliyor muyuz?

Elbette soruları çoğaltmak mümkün… Ancak bugün bu sorulara neyin neden olduğunu araştırmak da medyanın görevi olmalı. Benzer bir durum ve nedenleri belki de, birkaç ay önce Midyat’ın Zaz köyünde tek başına yaşayan, hakaret, tehdit ve tacize maruz kaldığını öne süren Süryani Dayrayto’nun hikayesinde gizli. Onun yaşadıklarını da İnsan Hakları Derneği Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon’dan Ayşe Günaysu Agos Gazetesi’nde yazınca öğreniyoruz.

Haberin Devamı

Yetkililer adalet, medya ses versin!

“Mor Dimet Kilisesi’nde önünde kimi zaman iki, kimi zaman üç araç… Karanlık adamlar, kimi zaman Dayrayto’nun deyişiyle ‘kara gözlüklü’, takım elbiseli, kimi zaman alışılagelmiş köylü giysileriyle, kimi zaman dört-beş kişi, kimi zaman daha fazla. Ya öylece bekliyorlar, ya içinden çıkıp kilisenin çevresinde dolaşıyorlar, kapıyı yumrukluyor, tekbir getirerek Dayrayto’ya küfrediyorlar, oradan defolup gitmesini söylüyorlar.”

Defalarca karakola şikâyet etmiş, savcılığa gidip ifade vermiş, iki savcı ifadesini almış. “Sana koruma verilmesi ve kamera takılması lazım” demişler. Koruma filan verilmemiş, saldırganlarla ilgili de bir sonuç alınmamış; çünkü Dayrayto eşkâl verememiş. Şimdi “Yetkililerden adalet, medyadan ses” bekliyor… Birkaç yıl öncesine kadar “Bizi bir arada tutacak tek şey bir tebessümdür” diyen Süryanilerle ilgili bugün atılan adımlar, geldiğimiz nokta bu olmamalıydı. Medya niye “bizi” yaratamadığımızı yeniden sorgulamalı.

Haberin Devamı

BİR ÖVGÜ BİR YERGİ

Son yıllarda sosyal medya üzerine çok sayıda araştırma yapılmakta ve bu araştırmaların önemli bir bölümü, internet kullanırken dikkatli olmamızı gerektiren durumları kapsıyor. 2 milyara yakın kullanıcısı olan Facebook’un son araştırması sahte profiller üzerine. Kullanıcılarının yüzde 13’ünün yani 250 milyondan fazla hesabın sahte veya kopya hesap olduğu açıklandı. Şüphelendiğiniz bir hesabı “sahte hesap” butonuna basarak Facebook’a gönderdiğinizde hesabı araştırıyor sahteyse anında kapatıyor.

Hemen hemen bütün gazetelerde Tennessee Williams tarafından yazılan ve dünya klasikleri arasında gösterilen “Arzu Tramvayı”nın Hira Tekindor’un yönetmenliğinde 35 yıl sonra yeniden sahnelendiği belirtilmekte. Oysa yeni değil. Oyun daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda Asude Zeybekoğlu’nun dilimize çevirdiği ve Engin Uludağ’ın yönettiği “İhtiras Tramvayı” adıyla 2005’te sahnelenmişti.

HAFTANIN FOTOĞRAFI

Süryanilerin dramı:  Baskı yap Korkut Ele geçir

Savaşlar, yıkımlar, felaketler en çok çocukları vuruyor... Bangladeş’te Moynerghona Mülteci Kampı...Rohingyalı çocukların hayata tutunmadan önce birbirlerine tutunmaları ancak böyle anlatılabilirdi...