Merhaba dostlar; demokrasinin egemen olduğu bir toplumda egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir, lakin sahip olduğumuz demokrasinin tanımını tam anlamıyla bilmeli ve tüm içeriğini en üst seviyede hayatın her alanına uygulamalıyız. Keza bir milletin bireysel özgürlüğünü yaşayabilmesi, toplumsal egemenliğini sürdürebilmesi için öncelikle o milletin eğitimli nüfus oranının oldukça yüksek olması gerekir. Eğitimli bir toplumun bireyleri için düne ait keşkelerin ve yarınlara dair endişelerin yeri yoktur.
Endişeye yer yok
Zaten bütünsel anlamda özgür olan/olabilen birisi için dolaysızca bakabilmek ve anlayabilmek pek zor değildir. Dolaysızca bakıp anlayabilmek için de kültür bilincinin gelişmiş olması gerekir. Her düzeydeki eğitim kurumlarından artık sadece mezun vermeyelim, eğitimli insanlar yetiştirelim ki bu insanlar hem dinin gerçek mesajlarını anlayarak tüm insanoğluna sevgi ve saygı ile yaklaşsın hem de laik, cumhuriyetçi ve çağdaş düşünce birikimleri ile demokrasiyi tüm yönleriyle bilsin; tüm yönleriyle yaşasın, yaşatsın.
Bunun için mezunla eğitimli arasındaki farkı belirlemek demokrasi ile yönetilen devletlerin temel çalışma alanı olmalıdır. Demokrasi mücadelesi veren her millet özgür bilinç oluşturmak durumundadır. Heraklitos ve akabinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tekrarladığı gibi “Özgürlük benim karakterimdir” diyebilen ve bu slogan gibi yaşayabilen herkes bilgedir. Bilge insan eğitimlidir, eğitimli insan özgürdür, özgür insan adaletlidir, adaletli insan medenidir, medeni insan cesurdur ve cesur insan saygı, sevgi doludur.
Özgürlük kitlelerin hayatlarının her alanına yansıtılırsa orada demokrasi görülür ve demokrasiyi halkın her bireyine çağdaş kurallar çerçevesinde eşit olarak yansıtan her siyasi aktör de demokrattır. Demokrasinin doğası gereği halkın içerisinden gelerek halkı zamanın çağdaş değerlerine göre özgürleştirmeyi şiar edinen her demokrat lidere kendi meşrebimizce merhaba. Demokrasinin tüm bireyleri Nazım Hikmet’e kulak vermelidir: “Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak.”
İnsan şayet kültür ve tabiat takvimiyle geçmişe yönelik bağ kurabilirse o insanın düşünce dünyasında “keşke”ye yer yoktur. Geçmişi bilen; bildiği ölçüde de yarını öngören insan için doğal olarak yarınlara dair endişenin de yeri yoktur. Özgür insan demokrasinin bireyidir. Özgür insan kendi kendisinin demokratıdır. Ve kendisini yalnızca kendisine bağlayan insan hürdür. O insan hiçbir bağla bağlı olmadığı için yalnızca Yaradan’a bağlıdır ve Yaradan’a bağlı olan özgür insan da demokrasinin bel kemiğidir.
O demokrat insan din, dil, ırk, mezhep üzerinden diğer insanları ayrıştırmaz. Kainattaki tüm canlıları sever. Bir insan Yaradan’ın yaratmış olduğu her şeyi sevebildiği, sayabildiği ve anlayabildiği ölçüde özgürdür. Ancak kendisi, ailesi, toplumu, milleti ve akabinde tüm insanoğlu için yarınlara dair endişeleri ortadan kaldıracak katkılarda bulunan insan özgürlük kavramının sahibidir.
İnsan Yaradan’dan uzaklaştığı ölçüde insanlığından da uzaklaşır. Yaradan’dan bağını koparmış bu tip insanlar Yaradan üzerinden bir başka insanı cennetle ödüllendirir veya cehennem korkusuyla onları aldatır. Eğitimli insan Yaradan ile bağını bilir ve araya hiç kimseyi sokmaz. Derler ya: “Senlik benlik çıksın aradan, kalsın aramızda yalnızca bizi Yaradan.” İnsanoğlu demokrasiden ve onun muhteşem imkanlarından yararlanmak istiyorsa herkesi ve her şeyi var eden yüce Yaradan’ı bilmek durumundadır.
Demokrasinin kilit taşı
Yaradan’ın nezninde tüm insanoğlu eşittir ve hürdür. Devletler kendi vatandaşları arasında eşitliği, özgürlüğü, adaleti Yaradan’ın emri sayarak bu ideali sağlamalıdır. Akabinde de bunu tüm insanoğluna yaymalıdır. Demokrasi inançsal olarak Yaradan’ın insaoğluna dair arzusudur. Demokrasi çağdaşlaşabilmenin anahtarıdır. Demokrasinin kilit taşı da bütünüyle özgür olabilen, olması gereken insandır.
Değerli dostlar; şayet özgürsen hiç kimseden bir şey istemezsin. Zaten bugün birinden bir şey isteyen yarın o kişiden emir alır. Şayet o kişi de özgür bir bilge değilse, o toplumda demokrasi değil, monarşi olur. Özelllikle de yüce Yaradan adına vaatlerde bulunan bir güruh toplumda oluşmuşsa o toplumda demokrasiden söz edilemez.
Halkın eşitliği, özgürlüğü, herkesin asla birbirini yargılamadan ve yadırgamadan dini, kültürel, sanatsal inanç ve yaratımlarına saygı göstermek Yaradan’ın yaratıcılık bahşettiği insanın bu yaratıcılığını önce kendisine, akabinde de bir başkası üzerinde aktivite etmesi demokrasinin tanımının içeriğidir. Demokrasinin sahibi ve bekçisi Anadolu insanına saygılarımla...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024