Anadolu’nun cemadat (cansız), nebadat (bitki) ve hayvanat (hayvanlar) sembolleri içerisinde kaz ve at oldukça önemli ve ilgi çekici yere sahiptir. Güneşin Anadolu coğrafyasındaki ilk tanığı olan Doğu Anadolu’nun Kars bölgesinde kaz, tanrı Ülgen’e dair haber getiren kuş olarak kültürün izlerini taşır.
Toplumlar göçebe, yarı göçebe ve yerleşik olarak yapılandırılırlar. Çingene dostlar yaşam tercihlerini kimi tarihsel olaylar neticesinde göçebe olarak sürdürürken, kadim Türk milleti geçim ekonomilerini yaylak ve kışlak şeklinde düzenlemiştir. Türkler ulus kavramını oluşturma aşamasında başka milletlerle mücadale etmişler; akabinde ise kendi boyları arasında da birbirleriyle yurt mücadelesi vermişlerdir.
Şamanizm ve Türkler
Türklerin ikinci anavatanı olan Orta Asya’da Uygur, Göktürk, Karluklu, Kıpçak, Peçenek adlı Türk boylarının birbirleriyle mücadeleleri bilinmektedir. Hatta bu mücadele üçüncü anavatan Anadolu’da Osmanlı ile Karamanoğulları, Germiyanoğulları, Akkoyunlu ve Çobanoğulları başta olmak üzere devam edecektir.
Bunun temel nedeni çekirdek aile odaklı milliyetçiliktir. Türkler mitsel bağlamda ağacın kökünden olduklarını dile getirseler dahi bu aynı ağacın dallarını oluşturan boylar arasındaki mücadele en zayıf taraflarıdır. Keza Türkler aynı ağacın dalları olarak kardeş boylara “dadaş” derler. Bir anlamda “aynı dalda eş” anlamını içeren dadaş kelimesi sözde bir ifade olarak kalmış, bu kardeşliği içselleştirememişlerdir. Neticede ekonomik ve bir boya özgü milli sebeplerle sürekli başka milletlerle ve kendi aralarında mücadele eden Türkler sık aralıklarla yer değiştirdiklerinden yarı göçebe milletlerin en iyi örneğini temsil ederler.
Yarı göçebe Türkler binlerce yıldan beri Asya, Avrupa, Afrika ve Anadolu üzerinde devletler kurarak gezindiklerinden dolayı birden fazla dine giren milletlerden biridir. Türklerin Orta Asya serüvenleri boyunca dinsel dairelerinden bir tanesi tarıma ve hayvancılığa dayalı bilgi odaklı Şamanizm olmuştur. Şaman din insanı olan kam, dokuz kat gökyüzünde yaşamakta olan tanrı Ülgen’e inananların genellikle çoğalma (hayvansal) ve bereket odaklı isteklerini turkuvaz renkli kanatlı at Tulpar ile gönderir.
Tanrıdan haber getiriyor
Tek ve çok tanrılı dinlerde insanlar, yaratıcıya dua ve ritüeller aracılığıyla istekler gönderirler. Türk mitolojisinde bu aracı, “haber götüren hayvan” attır. Elinde kamçısıyla köse yani davuluna vurarak bir kayın ağacının yanında kendinden geçerek ayini yürüten din insanının diğer işi gelen haberin ne olduğunu onu merakla bekleyen insanlara aktarmaktır.
Haberi tanrı Ülgen’den getiren hayvan ise kazdır. Çünkü yaban kazı gökyüzünün derinliklerine en fazla yaklaşan, dolayısıyla tanrıdan en doğru haberi alan hayvandır. Gökyüzünden yeryüzüne bir su kaynağının yanı başına konan kazların üç perdeli (üç sayısı tüm dinlerde önemli bir kavramla göstergeleştirilir) ayaklarının yerde bıraktıkları izleri yorumlayarak din adamları tanrıdan gelen haberin ne olduğuna karar verip insanlara aktarırlardı. Ancak bu yorumlama sürecinde bazen din insanları ortak karar almakta zorlandıklarında aralarında “Kazın ayağı böyle değil” diye tartışma açabiliyorlardı.
Değerli dostlar, Şaman din insanının inanç dairesindeki ritüeller dilimize at ve kaz üzerinden birçok deyim taşımıştır.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024