Doğu medeniyetini derinleşerek öğrenmeye başladığımızda Batı kültürünü daha kolay tanımlandırabilir, akabinde de son birkaç yüzyılda olduğu gibi Batı sempatizanlığından, kompleksinden kurtulup kadim karakterimizi yeniden harekete geçirerek kimlik ve kişiliğimizi bulabiliriz.
Değerli dostlar, Doğu medeniyettir ve elbette her zaman güneş doğudan doğar. Batı, Doğu’nun tüm medeniyet geçmişi ve görkemi karşısında sadece bir kültürdür. Medeniyet milletlerarasıdır; kültür ise millidir. Basit pratikler olan adetlerin başlangıçtaki kaynağı dini ve sosyal ihtiyaçlar olmakla birlikte kaynakları doğrudan doğruya Doğu’yu işaret eder. Yarı yerleşik yaşam biçimiyle birlikte inandırıcılık özelliklerini geliştiren ve geliştirdikçe yatay coğrafi alandan yayılan adetlere gelenek adı verilir. Ve insanoğlunun avcılık-toplayıcılık döneminden yerleşik döneme geçerek adetlerini gelenekselleştirdikleri yer de dünyanın doğu yönüdür.
Büyük bir iftira
Mezopotamya, İran ve Anadolu platosu üzerindeki kadim yerleşkeler bu seyri doğruladığı gibi sayısız örnekle de açıklar. İnsanoğlu mülkiyet kavramını öznede “ben” ve akabinde “biz” olarak millileştirmeye başladığı andan itibaren kültür kavramı karşımıza çıkar. Doğanın yarattığı her şeye karşılık insanın yarattığı her şeyin toplamına kültür denilebilir. Bilim, felsefe, mimari gibi alanlardaki tüm yaratımların da (kültürel) ilk örneklerinin verildiği yer Doğu ve onun en uzak uzantısı olan Anadolu’nun batısı olduğuna göre Doğu adeta bir hamur gibi adetlerden geleneklere, geleneklerden kültürel yaşam düzenine kendi içerisinde yoğrula yoğrula gelmiştir.
İlk kitap Bergama’da basılır, ilk para Sardes’te darp edilir, ilk ızgara planlı kent Priene’de inşa edilir. İlk şair Homeros İzmir’de, ilk fabl söylevcisi Ezop Eskişehir’de (Frigya), ilk coğrafyacı Strabon Amasya’da ve daha niceleri Anadolu’da kültür tarihinin tüm ürünlerine yönelik çalışmalarda bulunurken günümüzün Avrupa’sı olarak adlandırılan yer, dünyaya yani Doğu’ya ilkin gıpta ile bakarken akabinde barbarca saldırarak yağmalama çabasına girmiştir (halen devam etmektedir).
Troya Savaşı bunun en güzel delilidir. Savaşın başlangıç sebebi Troya Prensi Paris’in Sparta kralının karısı Helena’yı kaçırması asla değildir. Bu Batı’nın Paris üzerinden Doğu dünyasına attığı bir iftiradır (Batı halen iftira atarak yapmak istediği savaşlara sebep üretmeye devam eder). Bu savaşın gerçek sebebi Doğu’nun Troya üzerinden olan zenginliği, Batı’nın ise Sparta üzerinden sefalet ve fakirliğidir.
Doğu bir medeniyettir
Malum, barbar toplumlar için savaş sebebi yağmalamaktır. Uygar toplum savaşı reddeder ama savaşmak zorunda kalırsa sebebi, sahip olduklarını korumaktır. Uygar, medeni toplumlar sahip olduklarıyla birlikte zengindirler ve Doğu dünyasının karakteri bu şekildedir. Batı ise emperyal emelleri için Spartalıların Troya’ya saldırdıkları gibi genlerinde olan bu yağma ve sömürge anlayışlarını günümüzde de devam ettirirler. Batı bu bağlamda sömürgecilik üzerine olan genetik donanımlarından dolayı kültürleri ve bu kültürlerinin içeriği de ben ve biz üzerine kuruludur. Oysa Doğu bir medeniyettir ve medeniyet içinde ben olmadan kullanılan cümleleri hem sever hem de kullanır. Doğu samimidir ve neyim varsa hepimizindir cömertliğindedir; Batı ise bencildir, benimki benim ama seninki de benim veya benim kontrolümde olmalıdır sinsiliğindedir.
Doğu’ya merhaba... Doğu medeniyet dairesinde olan dostlar; güneş medeniyettir ve güneş varken mumdan “Batı”dan medet umulmaz. En büyük enerji kaynağımız kadim karakterimiz olmalıdır.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024