İnsaoğlunun avcı-toplayıcı yaşam evresinden yerleşik hayat düzenine geçmeye başlamasıyla birlikte tabiatı ve tabiat olaylarını çok dikkatli izlediğini zaman içinde oluşturdukları tabiat takviminden anlıyoruz. M.Ö. 6000’li yıllardan itibaren başlayan Neolitik dönem (yerleşik hayata geçiş) dünyasında Anadolu bu geçişi tüm dünyaya göre en hızlı ve başarılı gerçekleştiren coğrafyadır. Çayönü’nde koyun ve koç evcilleştirildi, Çatalhöyük’te ana tanrıça kültü doğurganlığı işaret ederek oluşturuldu.
Nevruz’un kökeni
Nevruz Bayramı olarak günümüzde İran, Azerbaycan ve Anadolu’da birçok ritüelle kutlanan ekinoks günü, 21 Mart bahara atılan ilk adımın kutlu günü olarak ortak kabul görmüştür. Yerleşik kültürün önemli bir temsilcisi olan İran’a yarı göçebe kültürün en önemli temsilcisi olan Türklerden geçen 21 Mart Nevruz Bayramı; İran platosu, Kafkasya ve Anadolu’da önem arz eden bir tabiat takvimi bayramıdır.
Dağlık bölge kardeşlerimiz olan Kürt dostlar doğrudan tarıma endeksli bir ekonomiden ziyade hayvancılığa bağlı bir ekonomi gütmüş olduklarından ve buna bağlı olarak doğrudan yarı göçebe bir hayat sürmediklerinden dolayı 21 Mart, ekinoks günü köken itibarıyla Kürt dostların tabiat tarihlerinde erken tarihlere götürülemez. İran gibi yerleşik kültürle uzun zaman önce ekonomi ve yaşamlarını düzenleyen toplumlar için de Nevruz millileştirilemez.
21 Aralık’ı, en uzun gecenin bitimini takip eden ve güneşin egemenliğinin başlangıcını ifade eden 22 Aralık gibi Nevruz gününün de kökeni yarı göçebe toplumlarda aranmalıdır. Çünkü yaylak-kışlak kavramları ile yıl içinde iki defa yer değiştiren yarı göçebe toplumlar için bu tabiat takvimlerine inançsal birçok anlam yüklenmesi yaşamsal doğaları gereğidir. Bu bağlamda Nevruz gününe tarihsel, toplumsal ve akabinde işlevsel olarak yaklaştığımızda Türk toplumunun kültür tarihi içerisinde Nevruz zaman içinde şekillenmiş, akabinde de birlikte veya yan yana yaşamış olduğu topluluklar tarafından da benimsenmiştir.
Binyıllar boyunca ekonomik yaşamları tarıma ve hayvancılığa dayalı toplumlar doğayla içli dışlı olmuşlardır. Doğayla iç içe yaşayan toplumlar doğaları gereği saf (temiz), duygusal, paylaşımcı kişiliklere bürünürler. Bu toplumlar türlü sebeplerle milli unsurlar ile donandıktan sonra birbirlerini sosyokültürel olarak tanımlayıp tanıtsalar da ortak kabul esaslarını geçmişlerinde birçok ritüel ve inançta gösterirler, günümüzde de göstermelidirler.
Barış ve kardeşlik için
Bu anlamda geçmişte yerleşimleri dağlık bölge olan, ekonomileri hayvancılığa dayalı Kürt dostlarla yine tarihsel millileşme süreçlerinde yarı göçebe bir yapıda olan ve buna bağlı olarak tarım ve hayvancılığa dayalı ekonomi süreci sonrası yerleşik hayata geçen Türk dostlar için Nevruz önemli bir tabiat takvimidir.
Yeni gün anlamını taşıyan Nevruz’un en önemli kültü ateştir. Ateş sembol dilinde cahili yakar, ehil kişiyi ise arındırır. Umarım binyıllar boyunca bir orman gibi kardeşçesine birlikte Anadolu’da yaşayan Türk ve Kürt canlar için bu yılki Nevruz; doğası gibi barış ve kardeşliğin bütünüyle sağlandığı bayram olarak birlikte kutlanır.
Cemre suya, havaya ve toprağa düştü yine bu yıl. Nevruz günü su gibi ak ve pak, hava gibi yüksek, toprak gibi tevazu ile ateşe yani birbirimizi yakana değil, birbirimizi arındırana birlikte yol alalım.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024