Bir kez daha aynı son. Çalış, didin, zor olanı yap ama basit hataların kurbanı ol...
Sırbistan karşısında bizi galibiyete getirecek etkenler belliydi. Rakibi top kaybına zorlamak, geçiş hücumlarından kolay basketler bulmak, ribauntlarda en azından ezilmemek, ayakta kalmak...
Ama öyle bir ilk çeyrek oynadık ki, düşündüğümüz her şeyi onlara yaptırdık. Tam 8 top kaybettik daha ilk 10 dakikada, ne yazık ki en tecrübeli isimlerimizin imzası vardı bu hatalarda. Coach Ufuk Sarıca, Semih’i mümkün olduğunda korumak adına Sertaç ile girmişti maça, ama topu ona geçirelim derken tam 4 kez rakibe hediye ettik kolayca. Sırplar kaçırır mı bu fırsatı, biz kolay basket bulalım derken, her top kaybımızda potamıza geldiler, birkaç saniye içinde ve farkı çift hanelere yükselttiler. Sonra ayıkla pirincin taşını!
2. çeyrekte top kaybı yapmayan, hücumda Melih ve Furkan ile coşan, özellikle Melih’in art arda üçlükleriyle, rakip savunmayı da bozan milliler, herkesi umutlandırdı. Orada öne geçebilirdik ama maalesef onların risk ettiği guardlarımız potayı bulamayınca (!) büyük bir fırsat daha kaçtı. Benzer bir dönüşü son periyotta da yaşadı milliler, sahnede yine Melih vardı. Semih ve Cedi’nin de katkısıyla müthiş bir geri dönüş yaşandı, öne geçmeyi de başardı. Bazen şans da olacak, art arda alınan hücum ribauntları sonucu Kuzmic ile sayı bulan Sırplar krizden çıktıktan sonra, bir de Bogdanovic’in üçlüğü soktuğu pozisyonda, hakemler faulün daha erken yapıldığını görmediği gibi, atıştan sonra faul kararı vererek, topu yine Sırplar’a teslim etti! Bogdan da art arda 10 sayı atıp, takımına kazandırmayı bildi.
Yine bir dönüş şansı vardı ekibimizin, bu takımın karakteri pes etmemekti, yine etmedi. Ama böyle bir maçta rakibe verilen 15 hücum ribauntu ve toplamda 40-27 geride olmak, 9 faul kaçırmak nasıl telafi edilir ki!
Savunmadaki ana strateji olan Jovic’i riske etmek, Bogdanovic’i durdurmak için tek çareydi. 3 çeyrek onu devreye sokmadık bu şekilde belki ama risk ettiğimiz adamın 15 sayı, 9 asist ile maçı bitirmesi, ipimizi çekti kader maçında.
Bu seviyede iyi mücadele tek başına yeterli değil, dün bomboş şutlarda çemberi bulamayınca akıllara elbette Dixon, verilen ribauntlarda Ersan geldi.
Neyse şimdi bunları bir kenara bırakıp, önümüze bakmalı. Bu akşamki Belçika maçını kazanmak şart oldu. Kazansa da kaybetse de mücadelesini takdir ettiğimiz bu takımdan daha fazlasını bekliyorsak, salon en az dünkü kadar dolmalı.