Fark yaratan kalite
Maçın hemen başında Osimhen ile gelen penaltı golü, zor olarak adlandırabileceğimiz bir deplasmanda Galatasaray için büyük bir fırsattı. Ancak İstanbul’un sarı- kırmızılıları, bu fırsatı iyi değerlendiremediler. Ciddi bir senkronizasyon sorunu yaşayan Galatasaraylı futbolcular, Kayserispor’un ikinci bölgedeki baskısını da kıramadılar ve çok top kaybettiler. Neticede de 14. dakikada bir duran toptan beraberlik golünü buldu ev sahibi takım.
Bu golden sonra da devam etti Galatasaray’ın kötü görüntüsü. Sarı- kırmızılıların ilk organize atağı 29. dakikada geldi. Bu atak, Yunus Akgün’ün kişisel becerisiyle de birleşince gole dönüştü ve tekrar öne geçti İstanbul’un sarı- kırmızılıları.
Barış Alper Yılmaz’ın bu golünden sonra biraz kendine geldi Galatasaray ve daha organize, daha ayağı yere sağlam basan bir hüviyete bütündü. Ama yine de o bildiğimiz Galatasaray’ın uzağındaydı. 40’dan sonra da yine düşüşe geçti.
Skor üstünlüğüne rağmen istim üzerindeydi Galatasaray ve bu anlamda 50. dakika, iki takım adına da maçın kırılma anı oldu. Bu dakikada Muslera, Morte'nin karşı karşıya pozisyonunda topu kornere gönderdi ve kornerden dönen topla hızlı çıkan Cim Bom, Yunus Akgün ile skoru 3-1'e taşıdı.
İşte bu golden sonra maçın havası tamamen değişti. Oyunun kontrolünü bütünüyle eline alan İstanbul’un sarı- kırmızılıları, kaliteli ayaklarıyla skoru daha da arttırıp tatile mutlu girmeyi başardılar.
Gerçekten de Galatasaray çok kaliteli oyunculara sahip. Kayserispor maçında da farkı yaratan bu kaliteli oyuncular oldu. Esasen iki kez öne geçmesine rağmen ilk yarıda çok kötü bir görüntü sergiledi İstanbul’un sarı- kırmızılı ekibi. Pas yüzdesi düşük, top kayıpları yüksek, dağınık, kopuk, temposuz bir Galatasaray vardı ilk yarıda sahada. Ancak Muslera gibi bir kalitenin takımını oyunda tutması, Yunus Akgün gibi bir kalitenin de üçüncü golü atmasının ardından maç farklı bir senaryoya evrildi.
Yunus Akgün gerçekten çok yetenekli bir oyuncu. Karşılaşmayı bir gol ve iki asistle tamamlayan başarılı futbolcu, Galatasaray’ın ilk golünde de topu gol bölgesine taşıyan isimdi. Attığı gol ise tam anlamıyla jeneriklikti. Bu golü, yaklaşık altmış metre top sürdükten sonra atması da ayrı bir takdir sebebi. Aslında bizi bu tip gollere alıştırdı Yunus Akgün. Çünkü bu sezon buna benzer gollerini birçok defa izledik. Geçen haftaki Trabzonspor maçında da buna benzer bir gol atmıştı Yunus. Tabii sadece golleriyle değil, oyun içerisindeki aksiyonu ve asistleriyle de dikkat çekiyor Yunus Akgün. Kayserispor maçındaki iki güzel asisti de buna çok güzel bir örnek oldu.
Dünyanın en iyi futbolcularından biri olan ve en ufak bir kompleks taşımayan Osimhen de fark yaratan bu kalitenin çok önemli bir parçası. Nijeryalı futbolcu müthiş bir aidiyet örneği gösteriyor. Kayserispor karşısında da canla başla çalıştı, mücadele etti ve biri penaltıdan olmak üzere iki gole imza attı. Osimhen’e, onun profesyonelliğine ve aidiyet duygusuna hayran olmamak, takdir etmemek mümkün değil.
İki gol atan bir diğer oyuncu olan Barış Alper Yılmaz da iyi bir mücadele örneği sergiledi. Yunus Akgün’ün golünde olduğu gibi yaptığı ters koşular önemliydi. Yalnız bu oyuncunun ilginç bir özelliği var. Zor pozisyonları gole dönüştürüyor ama kolay pozisyonları kaçırıyor. Kayserispor maçında da attığı ilk golde rakip defansın arasından boşluğu güzel gördü. İkinci golde ise topu adeta iğne deliğinden geçirdi. Buna karşın biri çok net, iki karşı karşıya pozisyonu kötü top kontrolü yüzünden kaçırdı. Her maçta bu kadar çok pozisyon gelmeyebilir. O nedenle Barış Alper Yılmaz’ın bu tür pozisyonlarda da kendisini geliştirmesi ve golle sonuçlandırması gerekir.
Büyük tecrübe Mertens de maça damga vuran kalitelerden biriydi.
Elbette Okan Buruk’un da maça olan etkisini es geçmemeliyiz. Yaklaşık olarak 15. dakikada Barış Alper Yılmaz ile Yunus Akgün’ün yerlerini değiştirerek Barış’ı sola, Yunus’u ise sağa çekmesi maçın gidişatını değiştirdi. Galatasaray’ın sol tarafı savunmada çok açık veriyordu ve Yunus bu anlamda etkili olamıyordu. Bu nedenle Barış’ın sola çekilmesi doğru bir karardı. Yunus Akgün de sağa geçtikten sonra hücuma müthiş bir destek sağladı ve o andan sonra atılan dört golün de bir şekilde içinde oldu. Okan Buruk, bu saha içerisindeki dokunuşunun dışında taktiksel olarak da maçın sonucuna etki etti. Kayserispor’un hızlı geçişlerde çok gol yediğini iyi analiz eden Buruk, topa sahip olmaya çok fazla istekli olmadı ve etkili geçişlerle takımı farka gitti.
Esasen Kayserispor için de düzeltilmesi gereken nokta bu. Oyunun ofans yönünü iyi oynuyorlar ama geçişlerde çok gol yiyorlar. Fenerbahçe ve Galatasaray maçları buna iyi bir örnek oldu. Sinan Kaloğlu’nun buna bir önlem alması gerekiyor.
Galatasaray’ın ise önlem alması gereken hassas noktası savunma. Kayserispor maçında da özellikle Abdülkerim Bardakcı’nın olduğu sol kanattan çok pozisyon yediler. Tabii Jakobs’un da bu maçta kötü bir performans sergilemesi bunda etkili oldu. Okan Buruk ya Nelsson’u takıma kazandırmalı ya da stopere iyi bir transfer yapılmalı.
Sonuç olarak Galatasaray, ilk yarısı ile ikinci yarısı siyahla beyaz kadar birbirinden farklı olan bir mücadelen 5-1 gibi farklı bir skorla ayrılarak tatile huzurlu bir şekilde girdi. Fenerbahçe’nin puan kaybı yaşadığı haftada alınan bu galibiyet, iki takım arasındaki puan farkının sekize çıkması açısından da ayrı bir önem taşıyor. Elbette üç puanlık sistemde sekiz puan kapatılamayacak bir fark değil. Ancak gözle görülen bazı gerçekler var. Galatasaray çok kaliteli bir kadroya sahip. Teknik direktörü de kimi zaman hatalar yapsa da çoğunlukla pozitif yönde oyuna etki eden biri. Bu anlamda Kayserispor maçı iyi bir örnek oldu. Oyun olarak kötü giden karşılaşma, kadro kalitesi ve teknik direktör müdahalesi ile farka ulaştı. Ayrıca takım içerisindeki arkadaşlık ve kaynaşma da en üst seviyede. Golleri atan oyuncuların, babaannesini kaybeden Berat Luş’a sarılmaları bunun bir örneği. Bu arada Okan Buruk’un da süre verdiği genç futbolcunun kumaşını beğendim. Aldığı süre çok kısa da olsa bence umut verdi. Babaannesinin kaybından dolayı da kendisine baş sağlığı ve sabır diliyorum.