Bireysel becerilerle dinen hasret
Bir kamp döneminin ardından çıktı Galatasaray, Alanya deplasmanına. Okan Buruk da öve öve bitiremedi maç öncesinde bu kampı. Fakat karşılaşma başladıktan sonra “Ballandıra ballandıra anlatılan kamptan çıkan sonuç bu mu?” sorusu geldi ister istemez akıllara. Santrafor arkasında on numara pozisyonunda Morata, sağ açıkta Sara! Orijinal on numara Mertens ile gerçek kanat oyuncuları kulübede! Oyun ise yine temposuz yine kalitesiz!
Gerçekten de oynadığı son dört resmî maçından beraberlikle ayrılmış, galibiyet hasreti çeken bir takımdan beklenen reaksiyon yoktu sahada. Morata, santrafor arkasında olmadı. Osimhen ile aralarında bir uyum da sağlanamadı. Gabriel Sara da sağ açıkta olmadı. Sara, Alanya’nın golünden sonra sola çekildi, oradan da sürekli ortaya kaydı.
Devreye 1-0 mağlup girmiş ve oynanan taşlardan dolayı dengesi bozulmuş Galatasaray’da oyunun çağırdığı isim Mertens’ti. Ancak onu bir kez daha tercih etmedi Okan Buruk. Hatta bu sefer son dakikalarda bile oyuna almadı. Sadece Lemina’nın yerine Yunus Akgün’ü sahaya sürmekle yetindi Buruk.
Bu değişiklik sonrasında Sara’nın orijinal yerine geçmesi kendisi için iyi oldu elbette ama sarı- kırmızılıların oyununu çok da etkilemedi bu değişiklik. Maçı ve sonucu değiştiren, bireysel beceriler oldu. Barış Alper Yılmaz, kaleye şut çekmeyi akıl etti ve kaleciden dönen top Alanyasporlu Aliti’ye çarparak kendi kalesine girmesine neden oldu. Sonrasında yine Barış Alper Yılmaz, ilk yarıda sağ kanattan yapılan ve rakip tarafından kolayca karşılanan etkisiz ortalara inat, sol taraftan adeta Osimhen’in kafasına kondurdu topu. Osimhen de kalitesini konuşturup o topu ağlarla buluşturdu.
Uzun lafın kısası Galatasaray, Fenerbahçe’nin bay geçtiği haftada galibiyet hasretini dindiren bu çok kritik üç puanı iyi bir oyunla değil, bazı oyuncuların kişisel becerileri sayesinde aldı. Tabii Barış Alper Yılmaz ve Osimhen dışında bu isimlere mutlak suretle Davinson Sanchez’i de eklemeliyiz. Yine müthiş oynadı Kolombiyalı futbolcu ve yaptığı kritik müdahalelerle üç puanın kazanılmasında büyük rol oynadı. Orta sahada Torreira’nın performansını beğendiğimi de eklemeden geçmeyeyim.
Son iki sezonun şampiyonu Galatasaray açısından insan düşünmeden edemiyor; Amerika’yı yeniden keşfetmeye, taşlarla bu kadar oynamaya gerek var mı? Futbol bu kadar zor bir oyun değil. Tam tersine, bu oyunda başarının sırrı basitlik. Yanlışta ısrar Galatasaray’a çok pahalıya mal oldu. Fakat Okan Buruk bunlardan hiç ders almıyor. Oysa kazandığı şampiyonluklarda etkili olan kanat oyuncularının çoğu ve Mertens elinde. Takımın belli bir oyun alışkanlığı da var. Icardi varken onu Osimhen ile birlikte oynatmak için 3-4-1-2 sisteminin denenmesini makul karşılayabiliriz. Ancak Icardi’nin yokluğunda hâlâ çift santraforda ısrar etmek anlamsız. Üstelik Osimhen’in Icardi ile yakaladığı uyum Morata ile sağlanamadı. Bu nedenle bu ısrar zarardan başka bir şey getirmez. Olması gereken orijinal kanat oyuncuları ve santrafor arkasında da Mertens’in olduğu 4-2-3-1 ile yola devam etmek. Bu anlamda Mertens’e yapılan uygulamayı kabul etmek mümkün değil. Daha önce de yazdığım gibi, Nelsson’a yapılanın bir benzeri yapılıyor Mertens’e. Bir kalemde üstü çiziliyor Belçikalı futbolcunun. Açık konuşuyorum, bu mobbingtir. Mertens bunu hak etmiyor. Üstelik bu yapılanlar Galatasaray’a zarar veriyor.
Okan Buruk; haftaya Antalyaspor karşısında yanlıştan vazgeçip doğru kadroyu sahaya sürebilecek mi, hep birlikte göreceğiz...