Teşekkürler Cenk Tosun... Teşekkürler çünkü uzun bir süre sonra tüm Türkiye'yi yeniden ekran başına topladın. 62. dakikada hocan seni oyundan çıkardığında, eminim ülkenin yarısı kanal değiştirmiştir. Sadece Beşiktaşlısı değil, tüm renkler, Everton'un mavi-beyazında buluşmuş gibiydi. Sana nasihat vermeye hiç gerek yok. Arkanda böyle bir ailen olduktan sonra, çok daha iyi yerlere geleceksin. Daha ilk Premier maçında, oynadığın futbolla Everton taraftarlarına umut oldun. Haa unutuyordum az kalsın; hanginiz atarsanız atın, Babel ile yaptığın sevinci mutlaka Rooney ile yap. Bir iletişimci olarak adım gibi eminim, Ada basınının sayfalarına çok yakışacaksınız.
Tottenham-Everton maçına geçecek olursak, hiç kuşkusuz maçın açık ara favorisi Londra ekibiydi. Slaven Bilic zamanında İngiltere'ye gittiğimizde; seyrettiğimden daha iyi bir Tottenham vardı. O zamanlarda da Dier ve Kane gibi isimler oynuyordu lakin dünkü Tottenham, Everton'ın çıkmasına izin vermedi. Everton Teknik Direktörü Sam Allardyce, Rooney - Tosun ikilisine çok güveniyordu. Nitekim de haklı çünkü Rooney ile Cenk ikilisinin, Everton hücum hattını şimdiden renklendirdiği ortada.
Peki Everton neden 4-0 yenildi. Maç esnasında sosyal medya üzerinden konuştuğum bazı İngiliz gazeteciler "Cenk yapması gerekenleri yapıyor ama defans çok kötü" diyorlardı. Everton savunması ne Heung-Min-Son'a ne de Auirer'e çözüm bulabildi. Özellikle, Tottenham'ın attığı ilk golde, tüm Everton savunması Auirer'in gelişine "bir cisim yaklaşıyor" gibi bakakaldılar.
Maçın ardından sosyal medyaya baktığımda ise ortak kanı "Cenk, evladım... Kaç kurtar kendini" gibiydi. Ben bu kadar karamsar değilim. Everton, krizlere kendi bünyesinde çözüm üretebilecek bir futbol aklına sahip kulüptür. Ligin sonunda Everton'un durumu ne olur bilemem fakat Cenk Tosun, dün hepimize geleceğiyle ilgili umut aşıladı. O zaman geriye söylenecek tek cümle kalıyor: Yolun açık olsun Tosun Paşa...