Serdar Sarıdağ

Serdar Sarıdağ

serdar.saridag@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beşiktaş ile gittiğim yurt dışı kamplarının en güzel tarafı sanki Dünya’dan bir süre tecrit edilmiş, ve cennetin kapısına bir adım yakınmış gibi durmanızdır. Yerküredeki kötülüklerden ve stresten uzaklaşmanıza neden olan bu kamp yerlerinden, kuş sesleri hiç eksik olmaz. İşiniz gereği futbolun içindesiniz ama, öyle bir ortamda kamp yapılıyor ki, kendimi İskandinav liglerinden birini takip ediyormuş gibi hissediyorum.

Huzur... Ne ülkemizde ne de futbolumuzda fazlaca yer almayan bir kavram/duygu. Halbuki hangi meslek, hangi ev hangi işyeri ve hangi ortam olursa olsun, huzurun olmadığı bir yerde, insan çok para kazansa bile, her geçen gün damarlarının tıkandığını fark etmez. Küçüklüğümde bir büyüğüm söylemişti: Büyüdüğünde; sana stres yaşatan kişileri, hayatından mutlaka çıkar. Gerçekten de öyle yapıyorum. Stres dışarı huzur içeri diyelim.

Haberin Devamı

Kamp yerlerinin böylesine huzurlu olması elbette takımlara da çok iyi geliyor. Beşiktaş’ın kamp yaptığı Samorin kasabasındaki X-Bionic tesisleri, benim bugüne kadar gördüğüm en iyi kamp tesislerinden biri. Küçük bir olimpiyat köyü gibi sanki. Çevredeki ağaçların kokusu, rüzgarla burnumuza öyle bir geliyor ki, o an insanın beyninde yaşanan reaksiyonları anlatmak mümkün değil. Deyim yerindeyse gözlerimiz kapalı ve sanki yoga yapıyormuş gibi seyrediyoruz idmanları.

Tam nirvanaya ulaşmak üzereyken Malzemeci Süreyya Abi ile Gökhan Töre arasındaki geçen telaşlı konuşma, bir anda sessizlik denizini dalgalı hale getirdi. “Bak yine atlet giymemişsin” diyerek Töre’ye kızan Süreyya Abi, baktı olmuyor kaptığı eşofman üstünü, siyah - beyazlı oyuncuya zorla giydirdi. Madem konu Gökhan Töre’ye geldi, bir kaç satır da ondan bahsedelim. Slaven Biliç dönemindeki Gökhan Töre gibi olma yolunda hızla ilerliyor. Kampa fit bir durumda geldi. Yazı ağustos böceği değil, karınca gibi geçirmiş. Eee bu sezon kanatlarda rakibi de çok. Forma rekabeti onu daha iyi seviyeye çıkaracaktır.

Kampın belkide en çok keyif aldığımız antrenmanı dün akşamki çalışmaydı. Çünkü idmanı Holosko da seyretti. O kadar güzel Türkçe konuşuyor ki kendisi bir ara “Şurada bir Türk dönerci var. Türkçe’si zayıf. Bazen anlasın diye kağıda Türkçe yazıyorum” dediğinde, kahkahaları nasıl içimizde tutabilirdik ki? Buraya yazamıyorum ama Holosko’nun Türkçe yaptığı küfürlü espriler bile, kusursuza yakındı. Gülüşmelerimiz, Holosko’nun birdenbire ciddileşen yüz ifadesiyle bıçak darbesi gibi kesilmişti. Acaba bir pot mu kırdık derken Holosko: Sahi Guti nerede? diye sordu. Gözleri eski takım arkadaşını arıyordu. Holosko Beşiktaş’ı o kadar çok yakından takip ediyor ki, değil Guti’yi transferleri bile sordu.

Haberin Devamı

Guti gelmedi mi hala

Madem söz Guti’den açıldı, Holosko’nun sorusunu ise ben yanıtlayayım. Guti’de anlaşma tamam. Tek eksik ıslak imza. Ufak tefek prosedürler kalmış. Bir kaç güne imza atılırsa Slovakya kampına yetişir. Eğer imza gecikirse, Guti ikinci kampa katılacak.