Herkesin aklından geçen düşünce ve duyguları geçen hafta Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım çok güzel ifade etti, “Sezonun, tüm spor dallarında bütün sporseverler için kardeşlik, barış, saygı, sevgi ve fair-play duyguları içinde geçmesini diliyorum” dedi. Bu sözlere inanmayacak, altına imzasını atmayacak tek bir kişi çıkmaz Türkiye’de...
Peki Aziz Yıldırım bunları söyleyip kendisi uygulayabildi mi? Bugüne kadar rakiplerle ne kadar barış içerisinde olabildi? Ya da kimlerle kardeşlik duygularını yaşayabildi? Kimlere saygı gösterdi? Ne kadar saygın oldu? Ve ne kadar fair-play duygularıyla hareket edebildi?
Kaybettiği maçların hemen bir çoğundan sonra hatta bazen sonrasını bile beklemeden maçın devre arasında hakem odalarını basmadı mı?Veya kaç hakemi yeşil sahalardan uzaklaştırmakla tehdit etti? Basın mensuplarına kaç kez hakaret etti? Ve sadece görevleri görüntü almak olan kameraman ve foto muhabirlerini kaç kez engelledi? Kendi yöneticileri başta olmak üzere Futbol Federasyonu Başkanına kadar sorunlar yaşamadı mı? Hatta kendi seyircisine bile maç devam ederken mikrofonu eline alıp müdahale etmedi mi?
Şimdi Aziz Yıldırım’ın bu mesajı yeni bir sayfa açma çabası mı yoksa klasik sezon başı güzel mesajlar mı ? Zaman her şeyi ortaya çıkaracak. Sporseverler için barış, kardeşlik, fair play, sevgi ve saygı bir gün gerçekleştiğinde sadece sporu değil hayatımızı da yukarıya taşıyacak. Ve bu ne zaman olursa olsun asla geç olmayacak. Ancak Aziz Yıldırım bu mesajları vermek için biraz geç kalmadı mı?
Gençler için tam zamanı
Dünya futbolu sorumluluk almayı bilen ve bunu çok iyi taşıyan genç yetenekleri arayıp bulurken, biz 5-10 dakikalık bir şansı bile çok görüyoruz onlara...
Fatih Terim, Emre Çolak ve Semih’le seyircilerini heyecanlandırırken, Beşiktaş’ta zorunlu gençleştirme olumlu sonuçlar vermeye başladı bile. Daha üçüncü haftada Metin-Ali-Feyyaz döneminin beklentisine girdi siyah-beyazlılar.
Peki Fenerbahçe ve Trabzonspor’da durum ne? Yıllardan bu yana alt yapıdan futbolcu çıkarmakta zorlanan Fenerbahçe en azından genç transferlere yöneldi şimdilik. Bucaspor’dan alınan Salih, sarı-lacivertli ekibin büyük sıkıntı yaşadığı orta sahaya bir çözüm olabilir. Ama burada asıl önemli olan Aykut Kocaman’ın Alex tartışmalarını geride bırakıp geleceği öngörebilmesidir. 2010 Dünya Kupası’nda Almanya, Müller gibi Mesut gibi lider gençlerle sonuca gitmişti. Şimdi Fenerbahçe de Salih ve Recep Niyaz gibi isimler bu rolü neden üstlenmesin?
Trabzonspor’da ise durum daha da kötü. Geçen sezon genç futbolcu kontenjanına oyuncu bulamadıkları için burayı haftalarca 18 yaşında olan yedek kaleci Zeki ile doldurmak zorunda kalmadılar mı? Şenol Güneş’in aynı sıkıntısı bu yıl da devam ediyor. Türk futbol tarihinin akışını değiştiren gençler artık bordo-mavili formayı giyemiyor ve geleceğe dair bir ışık yok.
Kulüpler ekonomik kaygıları bir yana bırakmalı ve çözümün doğru alt yapı hamlelerinde olduğunu görmelidir. Aynı durum MHK için de geçerlidir. Henüz umut veren genç bir hakem dahi çıkaramadılar. Genç yetenekli hakemleri daha fazla görmeliyiz. Özellikle sezon başlarında hem genç futbolculara hem de genç hakemlere daha fazla şans tanınmalı.
Şu sorunun cevabı son derece önemli; Şimdi soruyorum Fenerbahçelilere; Selçuk Şahin ve Semih’le kaybeden bir Fenerbahçe’yi mi tercih edersiniz yoksa Salih, Recep Niyaz gibi gençlerle mi?
Hakemlerin başarılı haftası
Oynanan futbolun kalitesine bakıldığında bu hafta için hakemler çok daha önde idi.
Özellikle dört büyüklerin maçlarındaki hakem yönetimleri dikkat çekti. Karabük’te İlker Meral kendine güvenli, standart faul kararlarıyla formdaydı. Türk Telekom Arena’da Özgür Yankaya avantajları iyi oynatırken standart kararları ve oyuncularla iletişimi de üst düzeydeydi. Sivas’ta Yunus Yıldırım skora etki eden bir hata yapmadı. Yardımcılarıyla işbirliği ve tecrübesi ile göz doldurdu.
Özgür Yankaya’ya ayrı bir parantez açmak gerekir. Geçen sezona da çok iyi başlayan Yankaya, ligin ikinci devresinde bu performansından uzaklaşmıştı.
Ancak şu kesin ki kafası rahat ve kendine güveni tam olan Yankaya daha başarılı maçlar yönetiyor. Eğer böyle devam ederse Avrupa kapıları kendisine açılacak gibi görünüyor.