58. madde tartışmaları almış başını giderken federasyon çok akıllıca (!) bir hareket yaparak genel kurul kararı aldı. Amacının 58. maddenin değiştirilmesi olduğu ise apaçık ortada. Yöneticilerimiz maalesef akıllı hareketlerini hep kendi koltuklarını kurtarmaktan yana kullanıyorlar. Bu süreçte bir türlü kurumlarının menfaatini ya da futbolun menfaatini düşünemediler... Ya da işlerine gelmiyor... Zaten eğer öyle yapmış olsalardı Türk futbolundaki kaos büyüyerek devam etmez her geçen gün azalırdı.
Federasyon Başkanı Aydınlar’ın inanılmaz manevra kabiliyetine saygı duymak gerekir (!) Bu manevraları Türk futboluna ömrünü vermiş olan çoğu yönetici bile yapamadı. Kendisini takdir ediyorum (!) Aydınlar bir gün çıktı ‘benim olduğum yerde 58. madde değişmez’ dedi, ertesi gün çıktı ‘ben böyle bir şey söylemedim’ dedi. Gerçi Aydınlar’ın birbirini yalanlayan birçok açıklamasına biz alıştık alışmasına da, olan Türk futboluna oluyor kimsenin umurunda değil...
Avantaj kurulu!
Adımın Selçuk olduğu kadar eminim ki, genel kurulda 58. maddenin değişmesi için her türlü hokkabazlık yapılacak. Federasyon ise genel kurulu avantaj kuruluna çevirecek ki, zaten bu da çok belli oldu. Soruyorum şimdi size böyle futbol yönetilir mi? Gündemi bile kendileri belirleyemiyorlar. Halbuki, olay çok basit, halkın federasyondan beklentisi gördüğünü çalmasıdır.
Bir diğer önemli konu ise iddianemede adı geçen kulüplerin genel kurulda oy kullanıp kullanmayacaklarıdır. Bana göre adı geçen kulüpler genel kurulda oy kullanmamalıdır. Düşünebiliyor musunuz? Hem sanıksınız hem de hakim. Böyle bir hukuksuzluk ve böyle bir adalet düzeni olabilir mi? Eğer genel kurulda bunlar oy kullanırlarsa bunun adı düpe düz rezalettir, izansızlıktır. Ayrıca yine genel kurulun cesareti varsa açık oylama yapmalıdır. Artık Türk futbol taraftarı kamera önündeki oynamada değil, oylamada gerçekleri görmelidir.
Bence taraftarlar bu yasanın değişmesini istemiyor. Tersi olursa zaten hiç inandırıcılıkları da kalmaz. Kaldı ki, Fenerbahçe taraftarları da bunu böyle düşünüyor. Yani Fenerbahçe’liler sike suçlamasının oylanacağı genel kuruldan çıkacak şike ile aklanmak istemiyorlar. Üstelik tüm bu yapılanları da sadece Fenerbahçe’yi kurtarma harekatı yapmasın kimse, bir sürü kulüp var daha işin içinde.
Taraftarlar ise temiz futbol istiyor artık, danışıklı dövüşlerin devamını seyretmek istemiyor. Genel kurulda eğer bu madde değişsin diye bir karar çıkarsa bunu tarih nasıl yazar ileride hep beraber göreceğiz. Eğer böyle olursa hatırlanmak istenmeyen kara bir genel kurul olarak anılacaktır.
Belediyespor’un yıldızı Webo, Semih Kaya’ya yaptığı müdahale
sonrasında kırmızı kartla oyundan atıldı. FOTORĞAF:?FEHİM KAYACAN
Hakemlerin sıkıntısı disiplin uygulamaları
Faulü verirsin vermezsin, sonuca etki etmedikçe çok fazla eleştirilmezsin! Ancak bir oyuncuya yanlış bir kart gösterirsen oyunun bütün dengelerini alt üst edersin. Hakemlerimizin en büyük sıkıntısı kart uygulamalarındaki standart eksikliği. Birisi sarı verir diğeri vermez! Ya da biri ihraç eder diğeri oyna avantaj der! Böyle olunca da ne oluyor? Futbolcu ve seyircinin hakem kurumuna saygısı kalmıyor. Futbolcuların da kafası karışıyor. Hangi hareket kırmızı hangisi sarı anlamakta güçlük çekiyorlar. En yakın örnek, Halis Özkahya’nın yönettiği Galatasaray-B.Belediye İstanbulspor maçında yaşananlar. Doka tekme attı ihraç edilmedi, Webo sert hareketinden ihraç edildi. Aynı maçta iki farklı değerlendirme. Böyle olmaz...
Yunus Yıldırım ise kartlar konusunda hata yapmadı ve maçı başarıyla tamamladı. Bir iki ters faul kararı verdi ama o da sonuca etki etmedi.
MHK’de değişen bir şey yok
Yusuf Namoğlu’nu Yüksel Okçuoğlu markaja almış, Metin Tokat’ı ise Oğuz Sarvan. Aynı tas aynı hamam devam ediyorlar. Daha önce de söylemiştim “Kelin merhemi olsa önce kendi başına sürer” diye. Oğuz Sarvan ve Okçuoğlu bu işleri çok iyi bilselerdi önce kendileri uygularlardı bunları. Hâlâ da görevde olurlardı... Beceremediler ki yoklar artık. Bırakın becermeyi ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Hakem camiasını böldükleri yetmezmiş gibi hakem atamaları ve klasman belirlemelerinde bile adamına göre davrandılar.
Bu Oğuz Sarvan değil miydi? Bir MHK üyesi kendisine fırça atıp toplantıyı terk ederken sizi “ağabeyime” söyleyeceğim dediğinde tutuşan. Aman yapma! Hamza Işın! Ben ettim sen etme diyen. Hamza Işın’ın ağabeyinin kim olduğunu bilmeyen mi var bu camiada? Tabi ki yok...
Korku imparatorluğundan çekinen bir Oğuz Sarvan MHK’si vardı. Cesur davranamadılar hiçbir zaman. Bunu uygulamalarında da gördü herkes. En basit örnek, bir kulüp başkanının istediği hakemi o maça vermiş olmalarıydı. Bunu ben söylemiyorum tape’ler söylüyor.
Ayrıca Hamza Işın’ın da “Meşhur Ağabeyi” ile ilgili olarak bazı ortamlarda ve hakemlerin yanında neler konuştuğunu da ilerleyen haftalarda paylaşacağım. Bakalım ak ve kara neymiş herkes öğrenecek. Üstelik bunlardan Oğuz Sarvan ve MHK’sinin de haberinin olmaması mümkün değil. Peki neden bir şey yapamadılar? Bunları da anlatacağım...
O yüzden Sayın Namoğlu’na uyarım kendisine göre bir yol haritası çizmesidir. Bu gidiş doğru bir gidiş değildir. Bırakın Sarvan ve Okcuoğlu’nun vereceği aklı siz işinize bakın. Onların sistemiyle devam etmeyin artık. Hakemlerin ve gözlemcilerin eğitime ihtiyacı var, en çok da adil atamalara... Bazı gözlemci ve hakemler hata yapmasına rağmen görev almaya devam etmekte. Bu konuda ki kıstasınız nedir açıklayın da kamuoyu da biz de öğrenelim.