Fenerbahçe maça başladı, sanki sahada sarı-lacivertli forma giyen bir başka takım vardı. Bakmayın, oyunun başında Crespo’nun kısa mesafeden kafa şutunu kaleci Ali Şaşal’ın üstüne vurmasını ve gene kaleci Ali Şaşal’ın, İrfan Can’ın füzesini köşeden çıkartmasına... İlk bir-iki dakikanın iki pozisyonu bunlar... Sonrasında, ilk yarının bitime kadar Fenerbahçe yoktu.Fenerbahçe takımı ilk yarıyı bırakın gol atamadan bitirmesini, pozisyona giremeden bitirdi. Üstelik kalesinde üç net gol tehlikesi yaşayarak bu yarıyı tamamladı. Rakipleri Fenerbahçe’yi zaten ezberledi. Kafayı kaldıran Fenerbahçe savunmasının arkasına topu atıyor. Sivas böyle üç top attı. Yatabare’nin ağırlığı, kaleci Altay’ın tehlikeyi sezip çabuk çıkışı, Fenerbahçe kalesini birden fazla golden kurtardı.
Sivas takımı, futbolun izin verdiği ölçüde ve sertlikte çok iyi mücadele etti. Atağa çabuk çıktı. Savunma arkasına iyi toplar attı. Yatabare’nin ağırlığı golle buluşmalarını engelledi.
Fenerbahçe’nin yorgunluğunu artık rotasyon da engelleyemiyor. Fenerbahçe önde basamadı, hızlı hücuma çıkamadı. Emre Mor, belki de topa vurmadan ilk yarıyı tamamladı. Batsuhayi her pozisyonda düştü, Valencia her topu ezdi, Arao, eski maçlarının çok gerisinde kaldı.
Garibime giden Jesus oldu. Sadece sahada Fenerbahçe durmadı, saha kenarında Jesus da durdu. Takım iki farkla-üç farkla bile öndeyken, bununla yetinmeyen ve saha kenarında kendini parçalayan Jesus, bu defa 0-0 giden oyunda yerinden bile kıpırdamadı. Fenerbahçe’nin bırakın gol atmadan bir ilk yarıyı bitirdiğine, gol pozisyonuna bile giremeden ilk 45 dakikayı çöpe attı.
Fenerbahçe ikinci yarıya iki büyük talihsizlikle başladı. Daha oyun başlamamıştı, Sivas kalecisi Ali Şaşal, tribünlerden atılan bir madde ile yere yığıldı. Niye atarsınız, oyunun başlamasını niye engellersiniz, rakibi ekstra olarak niye hırslandırırsınız? Sahaya onu bunu atanı tutacak, “dur yapma” diyecek bir adam yok mu? Şuurlar bu kadar mı kapandı?
Sonrasında Batshuayi‘nin ikinci sarıdan kırmızı kartı, Fenerbahçe için tam bir şok oldu. Ama burada Fenerbahçe’nin ya da Batshuayi’nin bir günahı yok. Bakmayın Jorge Jesus’un Batshuayi’ye fırça atmasına... İkinci sarı kartta Basthuayi rakibine dokunmadı bile... Faul bile yok. Bu pozisyonda ikinci sarı çıktı. Bana göre skandaldı. Serdar Aziz’in eliyle buluşan top, penaltı tartışması yaratacaktır.. Sabaha kadar tartışılsa” penaltı” diyenlerle, “ penaltı değil” diyenler, karpuz gibi ikiye bölünecektir...
Fenerbahçe için kabus gibi geçen dakikaların ardından imdadına kazandığı penaltı yetişti. 1-0 öne geçtikten sonra ve bir eksik oynarken, Jorge Jesus savunmayı sağlama almak yerine, ağırlıkla hücuma yönelik değişiklikler yaptı. Crespo eski maçlarının gerisindeydi ama bu haliyle bile oyundan çıkmazdı.
Crespo çıkarken, maçı birlikte izlediğim ve varlığından onur duyduğum Prof. Dr. Tarık Esen, “Jorge Jesus’tan savunmaya yönelik bir hamle beklemeyin, adamın geri vitesi yok” dedi. Jorge Jesus’un futbol anlayışını anlatmak için bundan daha iyi yorum mu olur?
Hayret... Sivas takımı ilk yarıda maç 11’e 11 oynanırken maçın mutlak hakimiydi, ikinci yarıda bir fazla oynamaya başladı, tek pozisyon bile yaratamadığı gibi, penaltı golüyle yenik duruma düştü.
Fenerbahçe için en büyük kazanç, Jorge Jesus’un ikinci yarıda maça katılması oldu. İlk yarıda “heykel” gibi kenarda maçı izleyen Jesus, ikinci yarıda gerçek kimliğine döndü ve saha kenarında, sanki saha içinde gibi maçı oynamaya başladı.Fenerbahçe, Ferdi’nin kıymetini bilsin. Serdar Aziz’in de son maçlarda “büyük” oynadığının altını çizelim. Pedro umutsuz vaka gibi...
Aslında Crespo ile Arao iyi değilse, gerisi teferruat; Fenerbahçe’nin iyi olma şansı yok. Bütün bunlara rağmen; Fenerbahçe son iki yılda Sivasspor’dan çektiğini kimseden çekmedi. Emre Belözoğlu döneminde, Sivas maçıyla şampilyonluğu kaybetmişliği bile var. Böyle bir rakip karşısında, iyi oynamadan, bir eksik kalmana rağmen maçı kazanıyorsan, oyuna falan bakmadan söyleyeyim; bu büyük başarıdır...