Maçtan çok, hiç kuşkusuz maçın tek golü konuşulacak. Muslera’nın sakatlanıp yerde yattığı pozisyonda Yattabare, “kolay”ı seçip asist yapacağına, “olay”ı seçip topu dışarı atsa, Dünya Fair- Play ödülü kazanırdı. Yattabare devam etti, asist yaptı, Faysal Fajr’ın golüyle Sivas maçı kazandı.
Türkiye’de futbol ikliminin bu kadar hoyrat olduğu, herkesin birbirinin gözünü oyduğu, “Kazan da nasıl kazanırsan kazan” anlayışının iliğimize-kemiğimize kadar işlediği bir ortamda elbette Yatabare‘ye “Topu niye dışarı atmadın?” deme hakkımız ve şansımız yok. Sonuçta Yatabare de bu hoyrat iklimin, bu acımasız ortamın figürlerinden biri...
Bir de işin diğer tarafı var... Golden önce, Luyindama’nın bütün ağırlığına rağmen top yüzde yüz kontrolu altındaydı. Muslera niye çıkarsın bu topa, boş yere kaleni niye terk edersin? Sonuçta Muslera hatasından hem gol geldi hem Muslera gitti. Geçmiş olsun, umarım en hafif şekilde atlatır.
Kazanan Sivasspor’un, kaybeden Galatasaray‘dan daha iyi olduğu bir maç değildi. Hele ilk yarıyı düşünürsek, kendi sahasında acemiler gibi çırpınan bir Sivas takımı vardı. “Üzüm üzüme baka baka kararır” misali, Galatasaray’ın da, Sivas takımından pek farkı yoktu.
İlk yarı sonunda aklımızda kalan, önce Feghouli’nin sonra Kerem’in kaleci Ali Şaşal‘a takılan şutlarıydı. Galatasaray’ın Feghouli ile gelen bu ilk şutunun da, ancak ilk otuz dakikanın bitiminde geldiğini söyleyelim. Öylesine durgun, bitik bir ilk yarı izledik.
Bu berbat futbol anlayışına, hakem Ümit Öztürk’de uydu. Her pozisyonda çaldı, ama her pozisyonda...
İlk yarının sonucu: Sivasspor sıfır... Galatasaray sıfır...
Hakem Ümit Öztürk sıfır... Sonuç : 0-0...
İkinci yarı ehh işte... Sivas biraz hareketlendi, Galatasaray kalesini ziyaret etmeye başladı. Gradel‘le yokladı, önce Kerem’in, sonra Erdoğan’ın gollük şutlarını Muslera karşıladı.
Galatasaray, hızlı Kerem‘in yanına Halil‘i kattı, Mustafa‘yı aldı. Emre Kılınç‘la uzaktan yokladı, hepsi nafile... Karambol oldu, karışıklık oldu, tek pozisyon olmadı. Maç boyunca çoğu defa seyirci penaltı diye ayağa kalktı.
Bizim ülkede herkesin penaltısı kendine göre... Çoğunun penaltı ile uzaktan-yatkından ilgisi yoktu. Penaltı çalınacaksa, tek pozisyona çalınmalıydı. İkinci yarıda Sivas stoperi Guatis‘in Diagne’yi üstten-alttan bozması, penaltı çağırışımı yapan tek pozisyondu.
Sivasspor’un kazanmasına rağmen iyi olmadığı, Galatasaray‘ın Sivas‘tan daha kötü olmadığı maçın sonucunu adeta bir “kaza kurşunu” belirledi.
Ancak şu gerçeği unutmayalım: Fatih Terim’siz üçüncü maç... 2 beraberlik, 1 mağlubiyet, 7 kayıp puan... Fatih Terim susmalı ve sahada olmalı...
Galatasaray çıkarları bunu gerektiriyor.