Galatasaray fikstür gereği son iki haftada önce küme düşmesi kesinleşen Malatya ile oynadı, dün akşam da matematiksel olarak düşmese bile mantıksal olarak düşen Altay ile karşılaştı...
Galatasaray adına bu maçları kazanmak güzel... Moral verir, diri tutar, günü kurtarır... Ama gerçeği görelim; bu maçlar Galatasaray için gazozuna maçlar...
Lig yok, kupa yok, Avrupa yok, en ufak bir hedef yok... Düşmezsin, kalkmazsın, bu saatten sonra “ağzınla kuş tutsan bir şey olmazsın...
İşte itirazım burada başlıyor; fırsat bu fırsat... Bütçeler daraldı, başkanlara hapis cezalarına giden yeni yükümlülükler geldi, yayın gelirleri çakıldı, artık bol keseden transfer çok zor...
Bu koşullarda bile gençleri birer-ikişer kullanmazsan, kazanmaya bakmazsan, seneye hazırlamazsan, bir daha böyle bir elverişli ortamı nerede bulacaksın... Kullansana bu fırsatı...
Hamza var, Baran var, Emir var, Kırgız asıllı Beknaz var... Belki bizim bilmediğimiz başka gençler de var... Bir oynat, bir dene... Herkes yapıyor, iddiası olan bile yapıyor, sen niye yapmıyorsun...
Galatasaray, alışılmış kadrosu ile çıktığı maçta gene Kerem‘in çabukluğunu kullanarak öne geçti... Günümüzde avantaj yakalamak, üstünlük sağlamak için sanki “hız”dan daha önemlisi yok… Bu da Kerem’de var...
Galatasaray, iştahlı Altay‘ın gelmesine izin verdi ama, bunun dönüşlerinde çok hızlı hücumlar geliştirdi, önemli fırsatlar yakaladı... Altay kalecisi Lis‘in hakkını verelim, bu ligin en iyilerinden biri…
Gomis, derin izler bırakan, çuvalla gol atan, gönlümüze imza atıp giden Gomis değil... Arabistan çöllerinde geçen üç yıl, Gomis’ten çok şey alıp götürmüş... Hakkını yiyemem; çok hırslı, çok çalışkan, çok iştahlı ama eskisi kadar hızlı ve bitirici değil… Eski Gomis olsa, ilk yarıyı abartısız golle kapatırdı...
Altay, ikinci yarıda, kısıtlı kadrosuna rağmen Galatasaray yarı alanına yerleşti... Kenarlardan gelen Altay’ın her yüksek topunu Nelsson karşıladı... Altay bu baskı dakikalarında iyi bir golcüye sahip olmayışının sıkıntılarını yaşadı...
Galatasaray’a şaşırdım… Kendi sahasında bile maç kazanamayan, düşmesi neredeyse kesinleşen Altay takımından bu kadar yoğun baskı yenir mi, savunmada böyle sıkıntılar yaşanır mı?
Öyle ki; ikinci yarıda Galatasaray kalecisi Muslera fazla mesai yaparken, Altay kalecisi Lis, haftalık izine çıkmış gibiydi... Muslera uzatmalarda bir de Poko‘nun iki metreden kafa vuruşunu mucize gibi karşıladı... Formada arma olmasa, bu takımın Galatasaray olduğuna inanmazdım... Kötülüğün de bir sınırı olur... Bu kadarı Galatasaray‘a yakışmıyor...
Buna rağmen maçın kazananı Galatasaray... Ancak Galatasaray‘ın daha sezon ortasında hedefsiz kaldığını, Altay‘ın Süper Lig’e mendil salladığını düşünürsek, ”Kaybedenler Kulübü“nün iki takımının maçını izledik...