Galatasaray’ın mali kongresinde yaşananlar kulübün tarihine kara leke olarak geçecek. Bu kaçınılmaz. Benim anlayamadığım, vicdanımın rahatsız olduğu tek konu mali konularda ibra olan bir yönetim neden idari konularda ibra olmuyor? Düşünüyorum, düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum...
Başkan Mustafa Cengiz belediyeye ihbar ederek Galatasaray Adası’nı mı yıktırdı? Hayali stat projesi çizdirerek kulübü 13 milyon dolar zarara mı soktu? Çalınan store’ların tırlarında, yağmalanan store mağazalarında payı mı var? Yüzyıllık matbaa işlerini bin liraya mı yaptırdı? Şu an depolarda 450 bin adet sarı bileklik var. Mustafa Cengiz yüzünden mi bu bileklikler bu kadar ziyan edildi? ‘UEFA’ya bu bileklikleri satacağız, Galatasaray’ın borcu bitecek’ diyerek taahhütte bulunan başkan Cengiz mi? Benim vicdanım bu ibrasızlığı kabul etmiyor, etmeyecek de.
Önceki başkan Dursun Özbek kesinlikle kötü bir insan değil. Kendisini yazılarımla 40 sefer uyardım. ‘Başkan sen iyi bir insansın, ama köşe başındaki ve branşların başındaki insanlar seni ve kulübü perişan ediyor. Belki koltukta onların sayesinde oturuyorsun ama seni bitirecekler’ dedim... Sonunda Özbek’in hem parası gitti hem itibarı.
Başkan Mustafa Cengiz’in tek hatası, Galatasaray’dan menfaatlenen o köşe başındaki insanların işlerine son verdi. Kesinlikle bir tanesini bile yönetime ve kurullara almadı. Mali konularda batmış kulübü düzlüğe çıkardı. UEFA ile sorunları halletti, CAS’taki davayı kazandı. Sorun burada başlıyor.
‘Sen bizi dışlarsan üstelik bir de başarılı olursan, biz seni başkanlıktan indiririz’ dediler ve başardılar. 139 tane pırıl pırıl genç üye olamadı. Sebebi ne? Suçlu Mustafa Cengiz mi; yoksa bunlara abilik yapacağını söyleyip kötülük yapan o insanlar mı? Başkan kongreyi güya tehdit etmiş! Vicdanı olan bir insan bunu söylemez. Galatasaray Başkanı’na edilmedik hakaret kalmadı. Tehdit edildi, başkanlıktan seni düşürürüz dediler. Bu insanların internet sitelerinden küfüre varan her türlü söyleşi yazıldı. Ne yapacaktı? Eyvallah diyerek ellerini mi öpecekti?
Son 20 senede Fenerbahçe’de iki başkan, Beşiktaş’ta üç başkan, Galatasaray’da sekiz başkan değişmiş. Bu adalet mi? Liseli-lisesiz ayrımını kim yapıyor? Taraftar avaz avaz bağırıyor ‘Galatasaray da bizim, lise de bizim’ diye. Camianın büyük abileri her kimlerse bu olaylara ciddi ciddi el atması lazım. Sarı-kırmızılılara huzur gelmesi için bu şart. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç şu an camiasından 200 milyon dolar para topluyor. Eminim 2 ay sonra sarı-lacivertlilerin çehresi değişecek. En büyük rakibi nelerle uğraşırken, Cim Bom’da yaşananlara aklım ermiyor.
İnsan haklarına aykırı
14.5 saat mali kongre sürer mi? İyi niyetli değilsen 20 saat de sürer. Cumartesi günü 1500 kişi mali kongreye geliyor. 49 kişi konuşuyor. İsterse yarım saat, isterse 15 dakika. Salonda oturan insanların büyük bir kısmı rahatsız oluyor ve kongreyi terk ediyorlar. Sabah 10’da başlayan kongrede akşam 23.30’da oylama yapılıyor. Ve buna divan başkanı müsaade ediyor. Hakikaten çok ayıp. Ben nasıl bunda art niyet aramayayım! 10 kişi torbadan konuşmacı seçilir, 5’er dakikadan 50 dakika konuşulur, 1 saat de yönetim konuşur, üçüncü saatte de oylama yapılır. Vicdanım bunu söylüyor. Veya kongre iki güne bölünür, ilk gün konuşmak isteyenler sabaha kadar konuşur... İkinci gün de saat 11’de herkes gelsin, oylama yapılsın. Böylesi daha medeni, daha adaletli, daha vicdanlı olmaz mı? Art niyet yoksa bundan sonra mali kongreler böyle yapılmalı. Yapılmazsa sonraki 20 senede 20 tane başkan seçtirilir. Daha ileri gideyim, bu büyük kulübe hiç kimse de başkan olmak istemez.
Milli takım geri döndü
İnanın Şenol Güneş’in Milli Takım’ın başına gelmesine o kadar çok sevindim, mutlu oldum ki. 1.5 senedir 80 milyon kişi Milli Takım’dan kopmuştu. Bu duygu geri geldi. Arnavutluk ve Moldova karşısında alınan 2 galibiyet, taraftarın heyecanı, futbolcuların bütünleşmesi bizi 2020 Avrupa Şampiyonası için başka bir dünyaya götürdü, bütünleştirdi. Üstüne basa basa söylüyorum Fransa maçlarını kaybetsek bile İzlanda’yı yenerek bu grubu ikinci bitireceğiz ve Avrupa Şampiyonası’na gideceğiz.