Galatasaray’ın, Gençlerbirliği karşısında ortaya koyduğu futbol önce Fatih Terim daha sonra da taraftarı mutlu etmediği gibi bir de kalan haftalar için tedirginlik yarattı.
Kendi sahasında iyi mücadele eden, her şeyini ortaya koyan bir takım deplasmanlarda neden böyle ‘uyur gezer’ gibi futbol oynuyor. Sivasspor, Kasımpaşa, Gençlerbirliği... Hep aynı senaryo. Evet Türk Telekom Stadyumu’nda müthiş bir taraftar desteği var. Büyük bir itici güç oluyorlar. Ama dış sahada takımı sırtlayacak, savaşacak, uykudan uyandıracak bir tek futbolcu yok.
Bakın daha önce Hagi, Melo, Sneijder, Drogba gibi isimler bunları yapıyordu. Rakiple didişiyordu, hakeme tepki gösteriyordu, gereken agresifliği sahaya yansıtıyordu ve giden maçı çeviriyorlardı. Şu anda bunları yapacak bir oyuncu sarı-kırmızılı takımın kadrosunda yok. Hepsi kont!
Hele Belhanda’yı kabul edemiyorum. Galatasaray’da 10 numaralı formayı giyiyor. Bu forma çok özeldir. Kimin sırtında o forma varsa arkadaşlarından daha fazla mücadele edip elini daha çok taşın altına koyması lazım. Belhanda büyük bir marka. Çok da iyi para kazanıyor. Olağanüstü futbol yetenekleri var. Ama kazandırdığı ya da çevirdiği bir tek maç yok.
Takımda bu ateşlemeyi yapabilecek bir tek kişi var. O da Fatih Terim. O kulübede agresifleştiği zaman bu durum sahaya yansıyor. Futbolcular bir anda silkeleniyor. Evet arada bir dozajını kaçırdığı maçlar oldu. Ama bunu yaparak çevirdiği çok da maç var. Kalan 6 maçta beraberlik bile şampiyonluk yarışına veda anlamına geliyor. Bilhassa Terim’in ne ceza alırsa alsın hırçınlaşması gerekiyor. Kendisine hiç kimse tepki göstermez. 30 milyon taraftar kayıtsız şartsız Terim’i destekliyor. Ben hakeme saldırması için söylemiyorum, ama onun kulübedeki hareketleri adım gibi eminim futbolcuları kendine getirecek.
İkinci olarak büyük takım formasını giyen bir futbolcunun rakibini küçümsememesi lazım. Trabzonspor maçında iyi bir Galatasaray vardı. ‘Biz Trabzon’u yendik, Gençlerbirliği’ni nasıl olsa yeneriz’ düşüncesi ile sahaya çıkarsan, kazanamazsın. Hepimiz Şampiyonlar Ligi maçlarını seyrettik. Barcelona, Roma’yı kendi sahasında 4-1 yendi. Rövanşında ‘ben bu maçı nasıl olsa kazanırım’ dedi. Ve Roma mucizeyi gerçekleştirdi, Barcelona Devler Ligi’ne veda etti. Bu maçlar Galatasaray’a ders olmalı.
Sarayın Sultanları ve Cengiz Ünder
Önceki gece Galatasaray Kadın Basketbol Takımı’nın Reyer karşısındaki maçını izledim. Gözlerim doldu, duygulandım. Benim için Avrupa kupalarında kim başarılı oluyorsa baştacıdır. Rövanşta da kızlarımızın 22 sayılık avantajla Reyer’i geçip ikinci defa kupayı kaldıracağından eminim.
Aynı şekilde milli futbolucu Cengiz Ünder’in, Roma’nın üçüncü golünde yaptığı asist beni gerçekten çok mutlu etti. Cengiz de Abdullah Avcı’nın büyük emeği var. Sağolsun, varolsun. Cengiz, Türk oyuncuların Avrupa’ya gidiş kapısını tekrar açtı. İtalya’da futbolcu gibi yaşıyor. Türk arkadaşlarıyla gezmiyor, tozmuyor. Sadece düşündüğü takımının başarısı. Cengiz ile gurur duyuyorum, helal olsun, hiç değişmesin.
Personel kıyımı mı?
İnanın çok üzüldüm. Galatasaray Kulübü’nde çalışan, ballı maaş almayan, tanıdığım çok dürüst insanlardan birisi olan Murat Bereket’in işine son verilmiş. Dün okudum... Sebebini sormadım bile. Ama ne olursa olsun mayıs ayında seçim var. Başkan Mustafa Cengiz’in önceliği bu emekçileri işten atmamak olmalı.
Düşünebiliyor musunuz, Fenerbahçe’de de Galatasaray’da da seçim olacak. Fenerbahçe de tozduman. Başkan adayları kulübünün menfaati için projelerini açıklıyor. Sarı-kırmızılı takımda ise kimler aday olacak, ne projeleri var, yönetime kimler talip hiçbir şey bilmiyoruz. Ne söyleyeyim Allah yardımcısı olsun Galatasaraylıların.