Önce şunu söyleyeyim, altı ayda bir kulüplerde yapılan kongreler faydadan daha çok zarar getirir. Altı aylığına başkanlığa gelen birisi ne yapabilir!
Her neyse... Artık söz ağızdan çıkmış, dönüşü de yok. 26 Mayıs’ta Galatasaray Kulübü üç sene hizmet edecek başkanını seçecek. En büyük adaylar da görevdeki başkan Mustafa Cengiz ve Dursun Özbek olacak. Aralarında kıran kırana bir yarışma olacak. Kongre Özbek’e daha önce ne söyledi: ‘Yönetimini değiştir, seçimlere öyle gir.’
Özbek ne yaptı? Aynı yönetimle seçimlere girdi. Hatta basketbolu yerle bir eden Can Topsakal’ı bile akıl verenlere inat yönetimine aldı. Neticede tepki oylarıyla Mustafa Cengiz başkan seçildi. Şimdi Özbek, ‘Ben akıllandım. Hatalarımdan ders çıkardım. Farklı bir Dursun Özbek göreceksiniz’ diyor ve güçlü bir yönetim kurulu oluşturuyor.
Başkan Cengiz ise seçildiği yönetimin birçoğunu değiştiriyor. Görev aldığım sürece Galatasaray gemisini karaya oturtturmadım. Kulübe zarar verenleri mümkün olduğu kadar ayıkladım. Üç sene daha başkanlık yapmak istediğini söylüyor. Kim yeni başkan olur. Orasını bilemiyorum. Tek dileğim her iki başkan adayı da inşallah yönetim kurullarını seçerken önce kulübün menfaatlerini düşünmüşlerdir.
Daha önce olduğu gibi profesyonel olarak kulüpte çalışanlara, ballı maaş alanlara taviz vermemişlerdir. Şu anda Galatasaray öyle bir noktadaki hiç kimseyi sırtında taşıyacak hali yok. Evet, takım şampiyon olursa, UEFA’dan olsun, TFF’den olsun çok büyük para kazanacak. Ama gelmesiyle gitmesi bir olacak. Sadece kulüp anlık nefes alacak. Her iki başkan adayı da kongre üyelerinden Galatasaray’ı menfaat kapısı olarak gören kimler ise bu insanlara kesinlikle taviz ve söz verilmemeli.
Sonuçta başkanı üyeler seçecek. Hepsi aklı başında insanlar. Kimin ne kadar kulübe fayda sağlayacağını mutlaka biliyorlardır. Taraftar ise artık öyle bir noktaya geldiki kulüpte kavga, huzursuzluk istemiyor. Başkanlarının yaptığı icraatlarla övünmek, gurur duymak istiyorlar. Seçim Galatasaray Kulübü’ne hayırlı olsun.
Cüneyt Çakır gururumuz
Biz Türkler, o kadar birbirimize bağlıyız ki kendi çocuğumuza mükemmel sahip çıkıyoruz. Yurtdışında göğsümüzü kabartan, gururumuzu okşayan ilk insan Cüneyt Çakır, ikincisi de Cengiz Ünder.
Real Madrid-Bayern Münih rövanş maçının zorluk derecesi en tepede. UEFA, ‘benim en güvendiğim hakem Cüneyt Çakır’ diyip bu maça veriyor. Maçın tamamında Çakır, çok iyi bir performans ortaya koyuyor. Marcelo’nun eline çarpan topu da kendisinin görmesi mümkün değil. Yardımcı hakemlerin dikkatsizliği...
Maçtan sonra Almanlar ‘Biz hata yaptık. Kendi hatamızla da elendik. Cüneyt Çakır’ı suçlamıyoruz’ diyor. İspanyollar da buna benzer yorumlar yapıyorlar. Peki biz Türkiye’de ne yapıyoruz. Daha maçın oynandığı gece iki Avrupa takımının yapmadığını bizler gerçekleştirdik. Çamur dolu bir kuyuya Çakır’ı batırdık, çıkardık. Ayıp ya... İnanın içime sindiremiyorum.
Önceki gün Roma-Liverpool maçı oynandı. Sloven hakem Damir Skomina’nın yaptığı hataları görseniz Cüneyt Çakır’ı daha çok seversiniz. Gözünüzü seveyim, başka Çakır yok. Evet, hepimiz hata yapacağız zaman zaman. Ama yurtdışında hiç olmazsa bizi temsil ederken kendi çocuklarımıza sahip çıkalım.
Galatasaray daha şampiyon olmadı!
Süper Lig’in bitmesine üç hafta kaldı. Kimine göre Galatasaray şampiyon olacak. Kimine göre Başakşehir. Kimine göre de Fenerbahçe sürpriz yapacak. Bunların hepsi ihtimal dahilinde mi? Evet öyle... Benim anlayamadığım, o kadar emin konuşup yorum yapılıyorki bu üç maçta Galatasaray mutlaka puan kaybedecekmiş. Ben üzülüyorum tabii ki...
Peki sarı-kırmızılılar takılacakta, rakipleri bütün maçlarını kazanacak mı? Saçma sapan kafa bulandırmak için yapılan yorumlar bunlar. Bunları söyleyenler işin ciddiyetinin farkında değil. Fenerbahçe ile Kadıköy’de berabere kalarak Trabzonspor, Başakşehir ve Beşiktaş’ı kendi sahasında yenerek ‘ben bu şampiyonluğun en büyük adayıyım’ diyen bir Galatasaray var bu gerçek.
Dört büyük maçtan 10 puan almış. İnsaf... Daha hâlâ ‘Galatasaray puan kaybedecek’ diyenler bu gerçeği görmüyorlar. Kendi sahasında değil, deplasmanda takılıyormuş. Ligin bitmesine 270 dakika kalmış. Artık bunun deplasmanı, kendi sahası mı kalmış. Ayrıca Türkiye’nin en tecrübeli, en başarılı teknik direktörü Fatih Terim... Bu tecrübeyle, bu bilgiyle, artık şampiyonluğu bırakır mı? Benim mantığım almıyor. Ama falcılık yapanlar var. Onların mantığı alıyor.