İnanç var, rehavet yok
Galatasaray'ın Süper Lig'de kalan 6 maçta temposu düşer mi? Şimdiden herkes fal bakmaya başladı. Ben düşeceğine inanmıyorum. Hoca ve futbolcular öyle bir sorumluluk almışlar ki, hepsi kendilerini karantinaya sokmuşlar. Fenerbahçe maçıyla yakalanan çıkış, üzerine koyarak devam edecek gibi görünüyor.
Son oynanan Konyaspor karşılaşmasına bakıyorum; Okan Buruk kulübeden 'topa basın, yavaşlayın' diyor. Takım 5-1 önde ama futbolcular 6'yı, 7'yi atmaya uğraşıyor.
Osimhen boş toplara bile depar atıyor. Sallai'nin içinden bir Sallai daha çıktı. Demek ki bu futbolcunun mevkisi sol çizgi. Gol vuruşlarında rakibini ekarte edip önünü boşaltması, topa vururken kafasını kaldırıp hangi köşeye vuracağını tespit etmesi, takım için çok büyük bir artı.
Hele Lemina'nın transferi takımın bütün oyun gücünü yukarıya çekti. En çok rahatlayan da Torreira oldu. Lemina öncesinde sadece rakip atakları kesmeye uğraşıyordu. Şimdi 10 numara gibi; hücuma çıkıyor, rakip defansın içine giriyor, seken toplarla da, çok isabetli gol vuruşları yapıyor. Sanchez ve Abdülkerim de her hafta üstüne koyarak oynuyorlar. Artık rakip kim olursa olsun, eskisi gibi gol pozisyonuna sokmuyorlar. Kalan maçlarda da bu herhalde böyle devam edecek.
Başkan Dursun Özbek futbolcuların paralarını takır takır ödüyor. Okan Buruk'un bir dediğini iki etmiyor ve sahip çıkıyor. Aldığım haberlere göre şimdiden önümüzdeki sezonun planlarını yapıyorlar. Transfer edilecek 4 oyuncunun isimlerini belirlemişler. Yeni sponsorlarla anlaşıp locaların üzerine led reklam panoları sipariş vermişler. Önümüzdeki sezon kombineleri şimdiden satışa çıktı ve kapış kapış satılıyor.
Şu anki görüntüye göre Galatasaray iyi yolda, Bayern Münih gibi olmak istiyor. Önümüzdeki sene Şampiyonlar Ligi'nde nasıl başarılı olunur diye devamlı planlar yapıyorlar. Bütün hedefleri bu sezonu iki kupayla kapatmak. Futbolcular buna inanmış. Görüntü o ki bunu da başaracaklar. Oynanan futbol bunu gösteriyor.
***
Ali Koç gitmez Mourinho kalır
Fenerbahçeli taraftarların bir kısmı sahada her kaybedilen puandan sonra Başkan Ali Koç'u suçlu ilan ediyorlar. Bu bana yanlış geliyor.
İsmail Kartal geçen sezon daha mücadeleci bir futbol oynatıyordu. Taraftar ve camia, Mourinho'yu istedi diye başkan, Portekizli çalıştırıcıyı getirdi, İsmail Kartal'ı bir kalemde sildi. Mourinho'yu Türkiye'ye geldiği zaman statta on binlerce taraftar bağrına bastı. Yönetim de sezon içinde yaptığı her hatayı kapatıp, hep arkasında durdu. Hoca istedi diye çok iyi bir kadro kuruldu.
Peki bu kadroya Mourinho iyi futbol oynatamıyorsa, hepsi milli futbolcu olduğu halde yerli isimleri kullanmıyorsa, derbilerde başarısızsa, Avrupa kulvarında deplasmanda mükemmel oynamasına rağmen Rangers'a İstanbul'daki maçta aldığı skorla turu kaybediyorsa, Türkiye Kupası'nda kendi sahasında en büyük rakibine yenilip intikam almak için, rakip takım hocasının burnunu sıkıyorsa bunun sorumlusu kesinlikle başkan olamaz, teknik direktör olur.
Ama maalesef taraftar en ufak başarısızlığın faturasını başkana kesiyor, teknik adama hiç laf etmiyor. O da kendisini kral zannediyor ve Fenerbahçe'yi küçümsüyor. Mourinho'ya birisi 'dur' demezse gelecek sezon da başarılı olamaz. Ama dizginleri tutulur, kendisini futbola vermesi sağlanırsa, o zaman gönderilmesine gerek kalmaz.