Mauro Icardi; Galatasaray’a bağlılığı, kalitesi, arkadaşlarıyla diyaloğu ve pozitifliğiyle taraftarların çok büyük saygısını kazandı. Hatta birçok kişiden, ‘Böyle devam ederse Metin Oktay gibi Icardi de bu takımın efsanesi olacak’ söylemlerini duymaya başladık.
‘Icardi bunu hak ediyor mu?’ diye sorarsanız, fazlasıyla hak ettiğini söyleyebilirim. Sarı-kırmızılılardan aldığı ücretin üç katı fazlasını veren kulüpler vardı. Hiçbirine bırakın gitmeyi, görüşmedi bile. Maç oynanırken bakıyoruz, santrforlar hep bencil olur, golleri hep kendileri atmak ister. Icardi ise kendi müsait durumda olmasına rağmen, arkadaşları daha müsaitse topu onlara verip gol attırıyor. Bu apayrı bir şey. Bunu ancak içindeki takım sevgisi çok fazla olan topçular yapar.
Metin Oktay da boş mukaveleye imza atardı. Kendi adına ‘Taçsız Kral’ diye filmler çevrildi. Galatasaray taraftarının artışında en az yüzde 40’lık payı oldu. Şimdi Mauro Icardi de aynı yolda. İlkokul çocukları bile, annesi babası başka takım taraftarı da olsa, hepsi koyu bir Icardici oldu. Tribünlerde bir tek bilet bulmak bile neredeyse imkansız hale geldi. Adına şarkılar söyleniyor, Cim-Bom’un bütün maçları şova dönüyor.
Icardi’nin bu duruma gelmesinde bonservisini alan yönetimin tabii ki büyük payı var ama en büyük pay Okan Buruk’un, bunu unutmayalım. Acaba deneyimli oyuncuya 5 milyon euro versen, herhangi birisini omuzuna alıp stadın içinde dolaşır mı? Bu mümkün değil. Öte yandan hocasıyla kurduğu diyalog, saygı, sevgi kendisine bunu gönülden yaptırıyor.
Ben bunun daha başlangıç olduğunu düşünüyorum. Şöyle düşünün; Zaha, Ziyech, Tete, en önde de Icardi... Bu forvet hattı Şampiyonlar Ligi’nde neler yapmaz... Bırakın Türkiye’yi, Avrupa’yı ayağa kaldıracak kalitede bir hücum hattı. Tete, Molde maçında 81’de oyuna girdi. ‘Tete ne yaptı?’ diye konuşanlar var. Herhalde bu arkadaşlar, maçı seyrederken dikkatini vermiyorlar. Atılan 3. gole dikkat edin. Tete 35-40 metre uzaklıktaki Barış Alper’in kafasına adrese teslim topu gönderiyor. Barış topu Icardi’nin önüne indiriyor. O da müsait durumdaki Midtsjö’nün önüne yuvarlıyor, takımın 3. golü geliyor.
Burada önemli olan şey o topu Barış’a ancak Tete gibi kaliteli bir futbolcu gönderebilir. Ben bundan sonra oynanacak tüm maçlarda Zaha ve Ziyech’in kalitelerini mutlaka taraftarlara göstereceklerine inanıyorum. Galatasaray’da sıkıntı yok mu, tabii ki var. Orta sahada Berkan ve Oliveira rakibe üstünlük sağlayamıyorlar. Buna rağmen Galatasaray, Avrupa kupalarında 5 maç oynamış, 4 maçı kazanmış, 1 maçta berabere kalmış. 10 gol atmış, 4 gol yemiş. Düşünün takımda Torreira, Zaha, Ziyech olmadığı halde...
Son sözüm de Berkan’ı yerden yere vuranlara... Bu çocuğun kalitesi belli. Torreira’nın olmadığı bir dönemde, sezon başından beri varını yoğunu sahaya koyuyor. Okan Buruk’un orta sahada sıkıntı çektiği dönemde ilaç oluyor. Evet, Berkan bundan sonraki maçlarda da, bilhassa ligde takımı için yine her şeyi yapacak ve kulübüne hizmet etmeye devam edecek.
Erdikler canımızı çok yaktı
Sevdiklerini kaybedince insanın canı gerçekten çok yanıyor. Şaban Erdikler, Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu üyesiydi, bir önceki dönemin yönetim kurulunda yer aldı. Çok doğru, düzgün, sevgi dolu bir insandı. Çok büyük Fenerbahçeliydi.
Son günleri çok sıkıntılı geçti. Fenerbahçe maçları olduğu günlerde hastane odasındaki televizyonunu açardık. O kocaman yeşil gözleriyle sarı-lacivertlilerin maçını seyrederken, doktorların bile vermekte zorlandığı gücü, takımı gol attığı zaman Sarı Kanarya’dan alırdı.
Ali Koç gerçekten çok hassas ve duygulu bir başkan. Erdikler’i kaybettiğimizi duyduğu an, bizi hiç yalnız bırakmadı. Dereağzı Tesisleri’nde tören yaptırdı. Camide, kabristanda hep yanımızdaydı. Sağ olsun var olsun, Fenerbahçe Başkanı ve camiası bu konularda çok duyarlı.
Başkan, efsane Can Bartu’yu kaybettiğimiz zaman da aynı duyarlılığı göstermişti. Sabahın yedi buçuğunda yanımıza gelmiş ve hiç ayrılmamıştı. Allah rahmet eylesin, Şaban Erdikler’in de çok seveni varmış. Keşke insanlar yaşarken bu sevgiyi herkes daha çok gösterebilse...