Taraftar, Başkan Dursun Özbek ve Erden Timur’a ne kadar teşekkür etse az. Bu sezon kadroya Ziyech’i kattılar. Biliyorsunuz Ziyech geldiği zaman hakkında ‘Sakat, Chelsea neden bu futbolcuyu verdi, yönetim neden problemli futbolcuyu transfer etti’ gibi bir sürü olumsuz yorumlar yapıldı. Şimdi O Ziyech oynadığı futbolla, duruşuyla, sahadaki tavırlarıyla takımını başka yerlere götürüyor.
Her şeyden önce adamın sahada duruşu çok farklı. Rakibi tekme de atsa, hakem yanlış karar da verse tepkisini sadece gözleriyle bakarak gösteriyor. Manchester United maçında ilk golü atan Garnacho taraftarlara dönüp kulaklarını açarak ‘hadi şimdi tezahürat yapın’ anlamında bir hareket yaptı. Bu hareket sadece ve sadece o gün maça gelen 52 bin taraftarı tahrik etmek anlamına geliyordu. Hakem de bu harekete sinirlendi. Ziyech, Garnacho’nun arkasından yürüdü yanına geldi, hiçbir şey konuşmadan gözlerinin içine bakarak en büyük hakareti yaptı. Biz böyle şeylere alışık değiliz, illa itiş kakış olacak! Hakemlere itiraz edilirken abartılı davranılacak, hele gol sevinçlerinde her şey mübah. Faslı futbolcuda bunların hiçbiri yok. Gol attıktan sonra bile tepki vermiyor. Adam kendi klasına, futbolculuğuna o kadar saygı gösteriyor ki, ‘ben çizgideki normal bir oyuncu değilim’ diye mesaj veriyor.
Attığı paslara bakıyorum... Yedi kişi arasında topu gözünü diktiği noktaya gönderebiliyor. Duran toplarda ise başarı oranı çok yüksek. Daha yeni yeni arkadaşlarına, formasına alışıyor. Bu Ziyech Galatasaray’ın çıtasını resmen yükseltiyor. United maçından sonra da İngilizlerin hocası Ten Hag, yıldız futbolcunun yanına gelerek ‘bizim kalecimiz o golleri yemedi, sen üstün zekanla o golleri attın, bir de asist yaptın. maçın en büyük yıldızı sensin’ diye Ziyech’i övdü.
Ziyech’in, Zaha’nın, Icardi’nin Torreira’nın, Sacha Boey’in ve Muslera’nın bu kadar iyi olmasında, takımını sahiplenmesinde Okan hocanın payı çok büyük. Bütün futbolcular ‘Türkiye’de çok mutluyuz’ diye konuşuyor. Bunun sebebi taraftar ve teknik adamdır. Hocanın egosuz olması, yıldız futbolcuları kazanmak için verdiği savaş, bu futbolcuları da Galatasaray’a bir başka bağlıyor. Bu yüzden Okan hocayı biz eleştiriyoruz. Ne diyoruz: ‘Muslera’yı dinlendir. Icardi’yi dinlendir. Zaha’ya, Ziyech’e bu kadar süre verme’. Ama Okan hoca kendi düşüncesinden taviz vermiyor ve haklı çıkıyor. Evet takımda sıkıntılar var.
Yine benim en büyük eleştirim; Bakambu yarım saatliğine de olsa oynamalı. Kerem Demirbay, stoper mevkisinde değil, Icardi’nin arkasında yer almalı, tekrar kazanılmalı. Almanya’dan kendisini isteyen iki büyük kulüp var. Gazetelerde okuyoruz, Barış Alper bugün oynanacak Adana Demirspor maçında sol bek oynayacakmış. Ben Okan Buruk’un böyle bir şey yapacağını düşünmüyorum. Sol bek oynarsa karşısında Yusuf Sarı olacak. O zaman da takım daha büyük sorun yaşar.
Sonuçta ufak tefek sorunlar da olsa takım ve hoca hem Süper Lig’de hem Şampiyonlar Ligi’nde çok başarılılar ve yolları açık.
Divan Kurulu moral bozuyor
Eleştirinin iyisi; doğruyu bulmak için faydalı olur. Ama eleştiri; kırmak, dökmek, yıkmak için yapılınca bu tür konuşanlar iyi niyetten uzak, Galatasaraylı olmayan kişiler olarak görülür.
Halka açık bir şirketin divan kurulunda, ‘Sizin 11 milyar lira borcunuz var. Erden Timur kim oluyor, Metin Öztürk’ün kardeşi kulüpte danışmanlık yapıyor’ diye eleştiri yapılmaz. Benim bu eleştirileri yapanlara hiç saygım yok. Mali kongrede konuşacaksın ama divan kurulunda konuşmayacaksın. Bu tartışmalar divan kurulunda bana ters geliyor, bu mertlik filan da değil.
Bu nedir biliyor musunuz? Başkan Dursun Özbek, olağanüstü başarılı bir görüntü veriyor. Galatasaray’ın çehresi değişiyor. Futbol takımı çok başarılı. Şampiyonlar Ligi’nde devlerle boğuşuyor. Galatasaray’ın her maçına 50 bin taraftar geliyor. Bunu kıskanan bir kesim var. Bunlar konuşarak Galatasaray’a iyilik yapmıyorlar. Artık takımın yakasından düşmeliler. Yirmi senedir aynı hikaye. İnsanlar bıktı artık. Ve öyle bir noktaya geldi ki, çok yakında taraftar bu kişilerden hesap soracak.