Galatasaray’a UEFA’dan gelen bu üçüncü mektup, “Artık yeter. Beni adam yerine koymadınız, ben de sizi 12 Şubat’ta cezalandıracağım” diyor. Bu sonuncusu en sertiydi. Daha önceki iki mektubu o dönemin başkanı Ünal Aysal ciddiye almadı.
Peki bu cezadan kaçış var mı? Tabii ki var. Karalar bağlamaya gerek yok.
Galatasaray sayesinde meşhur olan bir sürü başkanlar var. Şu anda en önde olanlar da Adnan Polat ve Ünal Aysal. Galatasaray’a zarar mı verdiler, iyilik mi yaptılar oraları deşmiyeceğim. Sadece şunu söyliyeyim. Nur içinde yatsın, Özhan Canaydın, 60 milyon dolar borçla Adnan Polat’a başkanlığı teslim etti. Adnan Polat, 328 milyon dolar borçla Ünal Aysal’a başkanlığı devretti. Ünal Aysal, üç yılda 1 milyar 200 milyon lira geliri har vurup harman savurdu. 338 milyon dolarla koltuk sonunda Özbek’e kaldı. UEFA’yı ciddiye almadı. Şimdi gelinen nokta ortada. 12 Şubat’a kadar bundan kurtuluş var mı? Tabii ki var.
Madem Adnan Polat ve Ünal Aysal, bu kadar camiaları tarafından eleştiriliyor, işte fırsat. Şirketleri dört yıllığına 25’er milyon euro vererek Galatasaray’a sponsor olsunlar, UEFA’ya başkan Özbek 50 milyon euro sponsorluk anlaşması yaptığını göstersin. Bu ceza kalkar. Peki bunu yapabilirler mi? Orasını bilemiyorum. Ama ortada bir fırsat var. Yine büyük Galatasaraylı, zengin işadamları ama 2, ama 3 milyon euro. Onlar da sponsor olsun, başkan Özbek UEFA’ya gittiği zaman 80 milyon euroluk sponsorluk gelirini göstersin, Galatasaray’ın önü açılır. Belki cezası hafifler de Galatasaray rahatlar. Ve Adnan Polat olsun, Ünal Aysal olsun ve diğer ünlü zengin iş adamları Galatasaray’ın tarihine geçerler.
Böyle bir olay Fenerbahçe’nin başına gelmiş olsaydı, bunu samimi olarak söylüyorum Başkan Aziz Yıldırım, 150 milyon euro mu lazım, o kadarlık sponsor bulur, bu UEFA’daki sorunları bitirirdi. Bunu neden Galatasaray yapamıyor. Ben Galatasaraylıyım diye çıkıp avaz avaz bağıranlar bu kulüpten bu kadar mı nefret ediyor.
Gösterin kendinizi
Bu şartlar altında UEFA’dan gelen tebligattan sonra, Galatasaray’ın transfer yapması mümkün değil. Mustafa Denizli bile oluşan şartları görünce, mutlaka eller yukarı demiştir. Önce kulüp gelir. Şu an Galatasaray’da bunun bilincinde bir büyük teknik direktör var. Başkan Dursun Özbek ne diyor “Her türlü olumsuz şartlara rağmen, futbolcularımızdan feda yapmalarını istemeyeceğiz.”
Galatasaray’da top oynayan bütün futbolcular hepsi iyi para alıyor. Ve kendilerine göre hepsi yıldız. Formalarını çok seviyorlar. İşte tam fırsatı. Zaten transfer yapılmasını istemiyorlardı, şimdi çıksınlar sahaya gerçek güçlerini göstersinler.
Ligin ilk yarısına göre takımda yüzde on beş bir performans artışı var. Bu futbolcular yüzde otuz daha üzerlerine koyabilirler. Bu yetenekleri var. Ya çıkıp gerçek Galatasaraylı gibi oynayacaklar, taraftarın desteğini arkalarına alacaklar. Ya da çok büyük sorunlar yaşayarak ligi bitirmeye uğraşacaklar.
Bunlar Arena’yı paylaşamıyor
Galatasaray’ın taraftardan sorumlu seçilmiş yöneticisi, “Bundan sonra TT Arena’nın her şeyine ben bakacağım” diyor. Stat müdürü Mustafa Turgun ise “Ben stat müdürüyüm. Benden başka kimse stada bakamaz” diyip birbirlerini yiyorlar.
Düşünebiliyor musunuz, Başkan Özbek nelerle uğraşırken, diğer yönetici ve stat müdürü neyin kavgasını yapıyorlar. Ortada ne var. Bu iki liseli arkadaşımız, neyi bölüşemiyorlar. Orasını bilemiyoruz.
Öteki tarafta ise Galatasaray’ın her şeyi olan, bütün taraftarların haber alacağı GS TV’den insanları kaçırdılar. Hiçbir Galatasaraylı artık GS TV’yi seyretmiyor. Bakın kadın baskette Galatasaray’ın hakkı yeniyor. Bununla ilgili bir tek program yok. Bu UEFA olaylarında çıkarın iki tane aklı başında bu konuları bilen bilir kişileri 25 milyon taraftara doğruları anlatsın. Bunların hiçbiri yapılmıyor. Açıp bir Fenerbahçe televizyonunu seyretseler, İhsan Topaloğlu’nu örnek alsalar, ben çok fazla şeyin değişeceğine inanıyorum. Başkan Özbek’e destek olacaklarına herkes köstek oluyor.