Avrupa takımlarıyla oynadığımız maçlarda heyecanımız, stresimiz tavan yapıyor. Alınan her puan bizi sevindiriyor, hele bu deplasmanda olursa. Marsilya iyi bir takım ama bu takımın en iyisi de Cengiz Ünder. Bunu da atlamayalım.
Bu Marsilya ile taraftarının önünde oynamak, başa baş mücadele etmek kolay bir iş değil. Muslera eski günlerine dönme sinyali verdi. Nelsson ve Marcao neredeyse hatasız oynadı. Sacha Boey oyundan çıkana kadar takımının en iyisiydi. Van Aanholt ise zaman zaman Cengiz’i arkasına kaçırmasına rağmen başarılı bir maç çıkardı, Türk futbolcunun yüzde yüzlük gol vuruşunu Hollandalı oyuncu çizgiden çıkardı.
Orta sahada Taylan, Cicaldau, Berkan üçlüsü takımının en büyük yükünü sırtladı. Fransız ekibine bu bölgede devamlı baskı ve pres yaptılar. Bunun için de hücumda fazla etkili olamadılar. Tek aksayan Galatasaray’ın hücumcularıydı. İlk yarı sonunda Kerem kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda golü atmalıydı. Halil hiç gol pozisyonuna giremedi. Morutan da orta sahaya ve bilhassa sağ bek Boey’e yardım etmekten ilerde etkili olamadı. Bir iki pozisyonda şut fırsatı yakalasa da bunları değerlendiremedi. Kerem’in temposunda büyük düşüş var. O agresif, hırslı oyuncuyu arıyoruz.
Dün gecenin en sevindirici tarafı, Fernando Muslera’nın yine eski günlerine dönmesiydi. Cengiz’in şandel ve sert şutunu Avrupa’da bile kolay kolay çıkaracak kaleci yoktur. Uruguaylı file bekçisi uzadı, avcunun içiyle o topu kornere çeldi. Muslera’nın dönüşü sarı-kırmızılılar için çok büyük kazanç. Marcao’nun dönüşü defanstaki sorunları bitirmiş. Dilerim Boey’in sakatlığı uzun sürmez. Çünkü bu futbolcu da Galatasaray’ın en önemli futbolcularından biri olduğunu, alternatifi olmadığını bir kere daha gösterdi.
Sonuçta iç sahada Lazio’dan üç puan, deplasmanda Marsilya’dan bir puan alarak Galatasaray gruptaki liderliğini devam ettiriyor. Gecenin en üzüntü verici olayı ise Fransız taraftarların sarı-kırmızılı taraftarları tahrik etmesi, her iki takım taraftarının da birbirine meşale fırlatması ve oyunun 10 dakikaya yakın durmasıydı.