Hakan Çalhanoğlu... A Milli Takımımız'ın gözbebeği, Inter'in temel direği...
İşte o Hakan, Galatasaray ile adı geçen bu Hakan... Futbolu, transferleri ve kazandıklarıyla hep konuşuldu. Bugün de sarı-kırmızılı kulübe aidiyeti, babası Hüseyin Bey'in "Galatasaray temennisi" konuşuluyor.
Gelin, çok bilinmeyen, bilinse bile yüzeysel geçilen bir "Hakan Çalhanoğlu" portresini ortaya çıkaralım.
Henüz 17'sinde, Karlsruhe'de oynadığı dönemde, iki velisi ve kendisi, kısacası "ailece" Trabzonspor ile bir sözleşme imzalar. Bu kontrat kapsamında da bordo-mavililer, futbolcuya günü geldiğinde 100 bin euroluk bir ödeme yapar.
18 yaşını dolduran ve artık imza atma zamanı gelen Hakan Çalhanoğlu'ndan ne beklersiniz? Gidip, Trabzonspor'a katılmasını değil mi? Hayır, öyle olmaz. Baba, telefonlara bile çıkmaz. "Paramızı ödeyin" diye haber gönderirler, o da olmaz.
Kısaca, hem eski kulübüyle sözleşme yenilemiştir hem de Trabzonspor'un parası verilmemiştir. Sonunda, baba Hüseyin Çalhanoğlu'na ulaşılır. Parayı göndermemenin bahanesine bakar mısınız? Bazı hukuksal gerekçeleri öne sürerek...
Trabzonspor için artık tek bir çare kalmıştır; işi yargıya taşımak... Hakan, o dönemde vatandaşlık tercihini Almanya'dan yana kullandığı için, iş uluslararası bir boyut kazanmış, üstelik Karlsruhe de, Trabzonspor ile sözleşme imzalayan futbolcuyu "ayartan kulüp" haline gelmiştir.
O dönemde Trabzonspor Avukatı olan Anıl Gürsoy Artan, her türlü işe yarar maddenin peşine düşmüş, FIFA'yı ikna edebilmek için sayfalar dolusu bilgi, belge ve savlar ortaya koyarak adeta iğneyle kuyu kazmıştır.
Bunun sonrasında ise Hakan'a FIFA'dan 4 ay futboldan men cezası çıkmıştır. Taraflar konuyu CAS'a götürüp, birbirlerini dava edince, sportif cezada sonuç değişmediği gibi, bir de üzerine 100 bin euroluk bir tazminat ödemesi de Hakan için cabası olmuştur.
Ve Hakan, en verimli döneminde, Bayer Leverkusen'i 4 ay yalnız bırakmak zorunda kalmıştır.
Şimdi herkes, Hakan’ın Galatasaray’a transferini konuşurken, bu hikayeyi paylaşmak istedim. Çünkü başarı yalnızca parıldayan zaferlerden ibaret değildir. Bazen en değerli anlar, karanlığın içinde kaybolmuş umutları bulmak, engellerin üstesinden gelmektir. Tabii gerçekler bazen insanın canını acıtsa da...
Demedi demeyin
Türkiye Futbol Federasyonu, transfer dönemini başlattıktan sonra harcama limitlerini açıkladı.
Ancak öyle kafa karıştırıcı ki... Limitlerle birlikte, transfer talimatında da küçük dokunuşlar yaptı. Mesela, bu sezon futbolcuların tesciline enel olan "vergi ve SGK borçları" dikkate alınmayacak.
Ne güzel değil mi?
Ama yeter mi? Yetmez. Öyle bir madde ortaya atıldı ki, yarın, "Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi ya da x bir takımı harcama limitlerinden muaf tutuyorum" derlerse şaşırmayın.
Minareyi çalan kılıfını hazırladı bile...
NOKTA... NOKTA...
* Trabzonspor'un yeni transferi Wagner Pina, Estoril'de yıllık brüt olarak 80 bin euroya oynuyormuş. capology.com'un yalancısıyım. Peki bordo-mavili forma altında yıllık ne alacak? Ondan eminim; 1 milyon euro... Ne güzel değil mi?
* Mauro Icardi'nin eski avukatı Ana Rosenfeld, alamadığı ücretler için 10 bin dolar ödenmesini talep etti ve mahkemeden futbolcu için yurt dışına çıkma yasağı getirilmesini istedi. Gerek yok halbuki... Icardi, Arjantin'den hiç çıkmıyor ki... Bedeni gitse bile ruhu orada!
* 2025'te "Afrika'da yılın futbolcusu" seçiminde üç aday çekişiyor: Achraf Hakimi, Muhammed Salah ve Victor Osimhen... Biri PSG'de bek oynayıp, Fransız ekibinin maestrosu haline gelen Hakimi, diğeri susmayan gol ayağı Salah ve Galatasaray'ın vazgeçilmesi Osimhen... Siz olsanız kime oy verirsiniz?
* MHK, üst klasman hakem ve gözlemcileri açıkladı. Şu hakem atamalarına ışık tutacak Danışma Kurulu nerede acaba? Sahi, talimata göre hakem atamalarında yetkili PMİK ne zaman kurulacak?