Mustafa Anıklı

Mustafa Anıklı

mustafa.anikli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ligin en geniş rotasyon imkânına sahip iki ekibin de eksikleri fazlaydı. Ama bunların hiç biri, iki ekibin de takım kurgusunu bozmazken, aksine yedek kulübelerinde oturanlar da esaslıydı. Böyle olunca da gözler, oynayanlarla birlikte oynamayanların da neden kenarda olduğuna takıldı.
Antrenmanları yaptıran teknik adamlar, elbette en iyi 11’lerini sahaya çıkaracaktı. Üstelik hafta içinde bir tur daha yapacakları için, iki karşılaşmayı birden düşünmeleri zorunluydu.
Son haftalarda eleştiri alan ve elindeki liderliği kaptıran bir takım olarak sahaya çıkan Aytemiz Alanyaspor için o maç, bu maçtı! Futbolun ‘sempatik’ takımının; beğenilen, hoş görülen özelliklerinin yeniden ortaya çıkmasının tam zamanıydı.
Nitekim turunculardan yeşilli olanı; isabetli paslarla, hızıyla, lacivertli olanın savunma zaaflarını çok iyi kullanmayı bildi. Skrtel’in olduğu dönemde de aksayan defans kurgusu, onun yokluğunda daha da kayboldu.
Babacar’ın sakatlığı belli ki Adam Bareiro’nun özgüvenini daha da yükseltmiş. Attığı röveşata golü, maçın güzelliği olarak kayıtlara geçerken, Başakşehir’in bu kadar yakın mesafeden vurmasına izin vermesi de o kadar şaşırtıcıydı.
Antrenör Çağdaş Atan, ilk yarıdaki skor üstünlüğünü sanırım yeterli buldu ve takımın ikinci yarıda oyunu kendi alanında kabul etmesine izin verdi! Ancak ne zamana kadar? Değişikliklere kadar... Salih ve Tayfur’un girişi, topla oynama yüzdesini biraz daha artırmış oldu. Nitekim oyuna sonradan giren diğer isim olan Fatih’in asisti ve Tayfur’un golü de, “kulübenin gücü” olarak göründü. Sadece onlarla değil tabii, Babacar’ın yokluğunu dolduran Bareiro’yu da bu gücün bir askeri kabul etmek gerekti.
İki beki Juanfran ile Moubandje’nin de iyi çalışması, Alanya’ya artı değer kattı. Sahanın en iyileri arasında görünen Davidson’un 80’de kendi oluşturduğu pozisyonda topun direkte patlaması, büyük talihsizlikti.
Ağlayanın malı gülene hayır getirmezmiş! Medipol Başakşehir, kırmızı kartı iptal edilerek, “Oynasın” denilen Rafael’den iki maçta da yarar görmedi; sadece bir karşılaşmalık cezayla kurtulan, hakeme kötü yakıştırmada bulunan İrfan Can bu maçla dönmesi de fayda etmedi.
Alanya karşısında ilk yarısını boşa geçiren Başakşehir, ikinci devreyle birlikte biraz vites yükseltti. Ne kadar? Alanya’nın izin verdiği ölçü kadar? Ne taktik değişikliği ne de sonradan giren yıldızlarının özelliği, İstanbul takımına bir gol bile kazandıramadı.
İnanılmaz bir çöküş içerisinde Başakşehir... 7 maçtır galibiyeti bulunmayan bir “ŞAMPİYON” olabilir mi? 15 maçta 16 puana ulaşan bir takım, ligi nerede tamamlayabilir? Ara transferin başladığı haftada kaç yeni isim turuncu-lacivertlileri kurtarabilir?
Belli ki, geçen sezon, onlar için doyum noktası oldu. Belli ki daha aç, daha ısıran, kazanmak için çabalayan bir takım kurulmalı... Belli ki, gitmek isteyen de tutulmamalı...