20. HAFTA
Saatler 21.50’yi gösterirken, Ciudad de Valencia’da uzatmalar tamamlanmış ve bir önceki hafta evinde ağırladığın, şampiyonluk yolundaki en büyük rakibin gözüken Barcelona, en önemli gol silahının David Barral gibi hepimizin yakından tanıdığı bir oyuncu olan, üstüne üstlük cezası nedeniyle de bu karşılaşmada oynayamayan Levante gibi bir takım karşısında Yunan defans oyuncusu Loukas Vyntra’dan yediği golle maçtan 1-1’lik skorla ayrılmış.
***
Sen de, o muhteşem atmosfere sahip evinde, şampiyonluğa daha dikkatli, kontrollü ve emin adımlarla gittiğini sadece 1 hafta önce Barcelona karşısında 0-0’lık maçta göstermişsin. Evindeki yeni bir lig haftasının başlamasına 10 dakika kala harika bir beraberlik haberini duyuyorsun. Yendiğin an 2 puan farkla öne geçeceksin. Saatler 22’yi gösterdiğinde bu şartlarda bir maça başlıyorsun.
***
Peki rakip kim? Geçen sezon ligde yaşadığı sıkıntılı süreci Unai Emery’nin gelişiyle atlatan, renk değiştiren, kaliteli kadrosuyla teknik direktörün olumlu birleşmesini yaşayan,bu sezonun başında sakatlıklar nedeniyle ideal kadroyu uzun süre kuramayıp kötü sonuçlar alan, ancak yine Emery gibi bir teknik adamın tecrübesi ve başarısıyla tekrar toparlanıp son 7 haftadır yenilmeyen Sevilla.
***
Peki maç nasıl gidiyor? Yenilmeyi unutan bir rakibe karşı,çok sevdiğimiz “ceza alanı golcüsü” tanımının dünyadaki en güzel örneklerinden David Villa’nın golüyle dakikalar 17’yi gösterirken 1-0 öne geçiyorsun. Ardından 2’yi bulsan rahatlayacaksın. Biraz egoist tavırlar, biraz heyecan, önceki haftalardaki futbolundan ve yaratıcılığından uzak görüntü derken ilk yarıda Sevilla’nın birkaç önemli atağı olmasına rağmen 1-0 içeriye giriyorsun.
***
Soyunma odasında elbette Simeone bir şeyler söylüyordur ama “söz”den çok “taktik” değişiklik bekliyoruz. Sevilla orta alanda hiç rahatsız edilmeden, Rakitic gibi “takımın yarısı” denebilecek bir oyuncu ile rahat işler yapıyor. Önceki haftalardaki futbola göre daha kötüsün ama ”büyük takım kötüyken de kazanmasını bilmeli” özlü sözü aklımıza geliyor.
***
Maç bu şekilde duygularla seyrederken oyuncunun biri çıkıyor ve bir çuval inciri berbat ediyorsun! Neden? Bıngıldak meselesi! Bazı yetenekler doğuştan kazanılır. Çünkü futbolcunun “zeki”si ve “akıllı”sı yeşil zemin üzerinde bu basit oyunu icra ederken, farkını hissettirdiğinde, mini minnacık akıl örneği sergilediğinde ve bu tarz oyuncu sayıları arttığında şampiyon oluyorsun!
***
Kızıyorum, ilk sebebi “taraf”olduğum için. Türk futbolunun Avrupa’daki başarılı temsilcisi Arda’nın Atletico Madrid’inin şampiyonluğunu istiyorum. İkincisi de futboldaki böyle işgüzarlıklara tahammülsüz oluşumdan kaynaklanıyor. Bu seviyelerde futbolcuların bu tarz davranışlarını kabullenemiyorum. Juanfran, dakika kaç? 71. Yani, 20 dakikalık bir süre sonunda 2 puan farkla liderliğe yükselip öne geçeceksin. 2000’li yılların başından itibaren Valencia’nın 2 şampiyonluğunu çıkarırsak, Barça-Real arasında sürekli paylaşılan şampiyonluğa dur demek için bir adım daha atacaksın. Şampiyon olduğun 1995-1996 sezonundan 18 yıl sonra taçlanacaksın! Amma velakin ben bile her maç öncesinde ve sırasında bunları düşünürken, sağ kanattan bir orta yapılıyor. Top, uzak köşeye doğru, kaleye en az 15 metre uzaktan ve paralel şekilde havadan geçiyor. Ceza alanında sen dahil 4 arkadaşın ve kaleciniz var. Yapılan ortanın kimseyi tedirgin ettiği yok. Rakipten ise sadece 2 oyuncu var. Birinin topa yetişmesi veya yükselip kafa vurması zor, vursa da bir şey olacağı yok. Diğeri ise zaten aktif oyundan bir beklentisi olmadan hava topunu izleyip, bekliyor ne olacak diye.
Sen ne yapıyorsun Juanfran? O kadar anlamsız, bir o kadar gereksiz ve bir o kadar da kabul edilemez bir hareket ki! Maç boyunca sadece 9 orta yapan Sevilla’nın “1” isabetsiz ortasında gole davetiye çıkaran penaltıya rakibini çekerek imza atıyorsun!
***
Maçın devam eden dakikalarında ise aslında maçın sonucunu değiştirecek bariz bir penaltı pozisyonu var ancak 32 yaşındaki genç hakem Alejandro Jose Hernandez’in topsuz alanda ve TOP OYUNDAYKEN Fazio’nun Diego Costa’ya attığı yumruğu görmesi zor. İlk başta itişmeler var aralarında ama bariz hareketi yapan Fazio. Eh, her ülkede 6 hakem uygulaması yok. Sonuçlarına onlar da, biz de katlanacağız.
1-1 biten ve Atletico’nun büyük bir avantajı kaçırmasındaki asıl etken ise 16 şut attıkları maçta sadece 3 isabet sağlayabilmeleriydi.
***
10 Kasım’dan itibaren uzunca bir süre Messi’siz oynayan Barcelona’nın sakatlıklardan başı eksik kalmıyor. Tam da “Messi döndü ve ideal kadro buluştu” diyecekken bu kez Neymar ile Iniesta sakatlandı. Gerçi son dönemde Alexis Sanchez-Fabregas-Pedro üçlüsü çok iyi işler yaptılar ve yine yapmaya devam ediyorlar ancak Levante deplasmanında rakip defansın gol olacak pek çok şutta topun önüne resmen atladıkları pozisyonlardaki başarısı, kalelerini korumayı başarmalarında en önemli etkendi. Diğer yandan Barça kalesinde de net pozisyonlar verdi ve Valdes’in kurtarışları 2. golü görmelerini engelledi. Maç sonunda ise teknik direktör Gerardo Martino’nun kaygılı bakışları ekranlara yansıyan enstantanelerdendi.
***
Ligde 4.sırada olup, Şampiyonlar Ligi’ne katılabilme yolunda avantaja sahip olacaksın, sezon başından bu yana form grafiğin gayet iyi gidecek, evindeki 11 maçın 9’unu kazanıp 2’sinde berabere kalıp hiç yenilmeyeceksin, taraftarına 27 gol izlettireceksin, Valladolid önünde de 1-0 geriden gelip 4-2 kazanacaksın ve karşılığında San Mames’te boş tribünlere oynayacaksın! İngiltere Premier Lig ve Almanya Bundesliga gibi 2 istisna dışında ne yazık ki pek çok Avrupa Ligi başarıya endeksli seyirci potansiyeline sahip. Seyir zevki yüksek, hücuma yönelik oynama isteği fazla ve yetenekli oyunculara sahip La Liga 4.sü bir takımdan daha ne istenir ki! Bilbao’lu oyuncuların bunu hak etmediklerini düşünüyorum.
***
Oldum olası Ancelotti’yi hep şanslı bulurum! Ayrıca teknik direktörlüğünü beğenmem ve açıklamalarıyla sevmem! Diyeceksiniz ki, Reggina ve Parma stajlarının ardından Juventus, AC Milan, Chelsea, PSG ve Real Madrid ile devam eden devler listesini çalıştırdı, lig ve Şampiyonlar Ligi kupaları kaldırdı, daha ne yapacak? Siz de haklısınız. Ancak AC Milan’daki Fatih Terim serüveninin ardından yaşananlar, Milan’ın başına geçişi ve sıkıntılı dönem yaşayan ya da herhangi bir sebeple teknik direktör arayan her kulübün listesine girişi. Bunca kaliteli teknik direktör arasından da zamanlamalar ve diğer teknik direktörlerin bir kulübün başında başarılı şekilde olmaları. Elbette kariyerine söz edilemiyor belki ama teknik direktörlükte ŞANS denen bir faktör varsa ve bunun da en yüksek oranı ne ise, Ancelotti’nin buna sahip olduğunu düşünüyorum.
Haftalar önce evindeki Almeria maçını ekranları başında görenler, Betis’in şampiyonluğa oynadığını düşünebilirdi. Müthiş atmosfer yaratan ve stadyumu süsleyen taraftarları ligde kalabilmeleri adına destek vermek için takımına önemli bir motivasyon olmuştu. Gerçekten de maça bu enerjileri yansıdı, çok iyi oynadılar, pozisyonlar buldular ancak futbolun azizliği kaçan goller, Almeria’nın bulduğu nasir pozisyonlardan biri ve 0-1 biten karşılaşma. Ardından yine evlerinde Osasuna yenilgisi ve mağlubiyetin kaçınılmaz olduğu Real Madrid maçı. Başta Ronaldo, Bale, Di Maria’nın şık golleri ve zirve ile 1 puana düşen fark Real Madrid adına.
***
HAKEMLER
La Liga’da bu hafta yine bol hatalarla geçti. Verilmeyen bariz penaltılar, ofsaytten atılan goller, maçların içindeki kart hataları… İnşallah bir gün herhangi bir ekranda her hafta Avrupa’da yapılan hakem hatalarından görüntüleri tüm futbolseverlere izlettireceğim. Bir nebze olsun hakemlerimize olan art niyetli bakışa faydası olması ümidiyle…
***
HAFTANIN KARMASI
(3-4-3)
Keylor Navas (Levante)
--
Albacar(Elche)
Navarro (Sevilla)
Musacchio (Villarreal)
--
Luka Modric(Real Madrid)
Pedro Leon (Getafe)
Rakitic (Sevilla)
Iturraspe (A.Bilbao)
---
Cristiano Ronaldo (Real Madrid)
Sergio Garcia (Espanyol)
Ibai Gomez (A.Bilbao)
***
HAFTANIN TAKIMI
Athletic Bilbao
Evindeki müthiş formu seyircisinin ilgisizliğine rağmen sürüyor. Valladolid önünde 1-0 mağlup durumdan gelip 4-2 kazandılar ve 90 dakika boyunca maçı bırakmayan, önde olsa da gol sayısını artırmaya çalışan ve göze hoş gelen bir futbol sergilemeye devam ediyorlar.
***
HAFTANIN YILDIZI
Ibai Gomez (A.Bilbao)
San Mames’teki maçın Bilbao’ya dönüşündeki en önemli etkenlerdendi.65.dakikaya kadar 1-0 yenik götürdükleri maçta attığı 2 gol bir yana, rakip defansı yıpratması, ceza alanındaki hareketliliği ve sürekli golü kovalayan arzusuyla haftanın en iyisiydi.
***
HAFTANIN GOLÜ
Cristiano Ronaldo (Real Madrid)
Güzel gol sayısının çok olmadığı bir hafta yaşadık. Ronaldo’nun 5-0’lık Betis maçında perdeyi açan golü, ceza sahası dışından kalecinin soluna ve havadan şık vuruşlarından biriyle geldi.
***
HAFTANIN SAYILARI
- 4 maç berabere biterken, 2’den fazla golün atıldığı maç sayısı sadece 3…
- Ligde evinde yenilmeyen takımlar Barcelona, A.Madrid ve A.Bilbao…
- Athletic Bilbao, bu haftaki galibiyetiyle A.Madrid ile birlikte evinde en çok puan toplayan takım oldu – 11 maç – 29 puan…
- Deplasmanda henüz 3 puanla tanışamayan tek takım Betis…