Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Elimdeki istatistikler beni yanıltmıyorsa Servet, çarşamba akşamı Galatasaray formasıyla 49. maçına çıktı. Ve 49’uncu maçında Hasan Şaş oyundan çıkarken, kaptanlık pazubandını onun koluna taktı.
O an sahadaki kadroya baktım ve Hasan Şaş’ın daha önceden belirlenmediği belli olan bu kararının çok da yanlış olmadığına ikna oldum. Evet Emre Aşık da olabilirdi, ama Servet herhalde kimseyi rahatsız etmemiştir.

Servet’in kaptanlığı

Servet geçen yılı oynadığı heryerde olağanüstü bir performansla geçirdi. Bu doğru. Taraftardan maç içinde en çok övgü alan, tezahürat gören futbolcu da o. Çarşamba akşamı da bu böyle oldu. Bu da doğru. Servet, Fenerbahçe’den yollandığı günden bu yana insanüstü bir çabayla yükseliyor. Buraya kadar her şey güzel. Hatta Hollywoodd türü bir yıldız doğuyor (belki de dönüyor)  hikayesi gibi.
Ancak Servet açısından çok sevinilmesi, bizim de övgüyle bahsetmemiz gereken bu durum, Galatasaray açısından başka şeyler anlatıyor.
Kadro erozyonunu. Galatasaray’ı diğerlerinden farklı yapan kadro yapılanmasını, yenilenmesini zamanında, heyecanla değil akılla yapıyor olmasıydı. Derwall ve Denizli zamanındaki yenilenme, Feldkamp’la gelen yumuşak geçiş ve Terim’le bunun devamı...
Galatasaray bunu 80’lerin sonundan itibaren hep akıllıca yapmayı bildi. Ve en zor ekonomik koşullarda bile yerel ve uluslararası başarıları sağlayabildi. Bunda temel olan genç oyuncuların alt yapıdan ya da erken  yaşlarda yarı-alt yapı diyebileceğimiz bir yöntemle takıma tam monte edilebilmesiydi.
Bugün maalesef gidenlerin yerini doldurma zamanlamasında zorluklar yaşanıyor. Biliyorum Ümit Karan sakat olmasa kaptan o olurdu vs. ama bu gerçeği değiştirmiyor.
Bugün Galatasaray 11’ine tartışılmaz bir şekilde giren tek köklü Galatasaraylı gencin de Arda olduğunu unutmamak lazım. Bu Galatasaray’ın geçiş ve değişim dönemlerini iyi idare etmek konusundaki ustalığında bir körelme olduğunu göstermiyor mu sizce de?
Servet o kaptanlığı oyunu ve kendini adamışlıyla hak etmiş olabilir. Ancak şunu da sormamız lazım. Galatasaray’ın kaptanlığı o formayla daha 50 maç bile oynamamış bir oyuncunun kolunu hak eder mi?


Turnusolü açılıştır kişinin

Servet’in kaptanlığı

Hıncal Uluç, TRT spor servisinin ne zavallılığını bırakmış, ne halkın parasıyla iş değil tatil yapmalarını, ne sarhoşluklarını... Yine insafsızlık diz boyu. Senelerce ‘Programa sarhoş çıkıyor bu adam’ iftiralarına maruz kalmış bir gazetecinin meslektaşlarına aynı suçlamayı yapması bile ne ayıp, ne insafsızca...
Aslında çok şey yazılır da... Ben de TRT’yle 2 yıldır dışarıdan da olsa çalışan bir gazeteci olduğumdan girmek istemiyorum. Çünkü tarafsız olamama, olsan bile öyle algılanmama hali olacaktır ister istemez.
Eleştirilerinin ağır üslubunu bir kenara bıraktığınızda doğru olan birkaç şey yok mu? Var tabii ki. Ama tarihinde ilk kez, hem de büyük bir çalışkanlık ve iyi niyetle 24 saat yayın yapan bir kurumu böyle paramparça etmek de hangi ‘usta’lığa yakışır diye sormak lazım? Eurosport mu? Evet onlar da harika iş çıkarıyor, ama biliyoruz ki, ekiplerin yerini değiştirseniz bu sefer Hıncal Uluç, Eurosport ekibine atacak aynı insafsız salvoları.
Neyse tarihin belki de en parlak açılışlarından birini ‘hüsran’ olarak niteleyenin yayın eleştirisini de ona göre değerlendirmek gerekir zaten.

Haberin Devamı

Basiretsizlik

Servet’in kaptanlığı

İnsan bazen kendisinden şüphe etmeye başlıyor. Yahu hiç mi iyi bir şey yok bu yönetimde, ben mi abartıyorum acaba diye?
‘PAF takımla çıkacağız’
‘Bu statta oynamayacağız’
‘Kaptanlarımızı kadro dışı bıraktık.
Beşiktaş yönetiminde ‘Arkadaşlar. Bakın hemen konuşmayalım. Biraz sakinleşelim sonra yapalım açıklamamızı’ diyecek birileri yok mu? İnsan bu kadar sözünden döner mi? Bir insan döner hadi, heyecanlıdır. Hemen anında yanlış kararlar veriyor ve sonra aklı başına geliyordur. Ama koskoca yönetim, menajer, teknik kadro... Tamamı, bir öyle bir böyle olur mu? Öyle bir noktaya geldik ki Beşiktaş’ın maçının tarihinden bile şüphe etmeye başladım.  Bu bir yönü.
Ve asıl önemlisi. Tecrübeli de olsa genç iki adam söz konusu olan. Ceza verilecekse verilir, verilmeyecekse verilmez. Ama bu kadar oynanır mı onurlarıyla? Böyle ruhen çökerttikten sonra bu iki genç adamdan artık ne alınabilir ki!
Önce belki ülkenin en sadık taraftarına ‘illallah’ dedirtip ardından da kaptanları perişan etmek nasıl bir iştir?
Şimdi söylesenize, kulüp Beşiktaş Jimnastik Kulübü ama yönetim Basiretsizlik Jimnastik Kulübü yönetimi gibi...