Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu maçı kazanıp, gruptan çıkamamak mümkün. Bu maçı kaybedip sonra şampiyon olmak da. Portekiz oyunun şifresi aslında budur. Bu maçın analizini yapmadan önce, yaparken ve yaptıktan sonra hep bunu düşünmek lazım.  Sonuç büyük bir galibiyet de olsa hezimet de, bunu bilmek lazım.
Yine Scolari’yle başlıyoruz. 2002’de olduğu gibi. Yine şampiyonanın favorisiyle. Ve yine Portekiz’e gelene kadar hep kazanan adamla. Geldiğinden bu yana hiçbir şey kazanamamış olanla.
Rakip, efsane Figo’nun yerine yeni efsane Ronaldo’yu koymuş olarak çıkacak karşımıza. Bu şampiyonayı iyi oynarsa dünyada yılın futbolcusu seçilmesi kesin olan bir Tuncay-Servet-Volkan jenerasyonu oyuncuyla.
Biz Hakan’ın, Yıldıray’ın yerine koyabilecek miyiz onu test edeceğiz. Tuncay, Servet, Volkan bu seviyede gerçekten birer yıldız mı onu? Ama sadece Ronaldo değil rakip. Geçen turnuvanın Nikopolidis’le birlikte en iyi kalecisi olan Ricardo kalede. Savunma göbeği Chelsea-Real karması. Rakibin hücum gücü o kadar etkileyici ki, sağlam savunmasını konuşmaya vakit kalmıyor. Grup maçlarında sadece 2 kez bir maçta 2 gol yediler. İkisi de Polonya’dan.
O savunmayı sürekli çalıştığımız, 17 gündür seyrettiğimiz antrenmanlarda ve hazırlık maçlarında devamlı izlediğimiz ters toplarla savunma arkasına atılan uzun paslarla geçmek mümkün olabilecek mi? Bunu test edeceğiz.
Scolari’nin sürekli oynattığı 4-3-3’ü bizim iki hazırlık maçını izledikten sonra 4-3-1-2’ye çevirme sinyalleri verdiğini biliyoruz. Kanatta kullandığı Ronaldo’yu, Nuno Gomes’le birlikte iki santrfor olarak oynatma olasılığı ortaya çıktı. Terim’in de bir karşı planı olduğunu düşünüyorum. Onun kamp başından bu yana denediği formasyonu değiştirmesi  hiç sürpriz olmaz.

Haberin Devamı

Umarız yalnız kalmazlar
Bizim oyunumuz 4-3-3 gibi gözükse de aslında Marco’yu bir savunma oyuncusu, üçüncü bir stoper olarak kullandığımız gerçek. Takım top yekûn atağa kalktığında, savunmanın 2 kanadı da hücumun bir parçası olduğunda kafanızı bizim sahaya çevirdiğinizde Marco’yu  Gökhan’la Servet’in arasında görüyorsunuz. Rakip üzerimize gelirken zaten orada. Bu seviyede çapasını bu kadar geride ve sadece savunma rolüyle kullanan başka bir takım hatırlamıyoruz. Aurelio bu takımın aslında ön stoperi.
Emre ve Hamit 2 iç oyuncu olarak görev alıyorlar. Ancak Portekiz orta sahasının presi karşısında ne kadar güçlü ve hazırlar bunu bilmek mümkün değil. Umarız hücum ekibi onları yalnız bırakmaz. Sağlanacak bütünlük en formda oyuncumuz Nihat’ı kullanma konusunda da bize yardımcı olacak. Çünkü yılın en formda Türk’ü Fenerbahçe’deki Kezman’ın silinişine benzer bir sıkıntı yaşadı hazırlık maçları boyunca. Çok yalnız ve kalabalıklar arasında, sırtı dönük kaldı. Onu kullanabildiğimizi söyleyemeyiz.
İyi yapabildiğimiz, savunmanın arkasına isabetli paslar atabilmek ve sağ kanada attığımız kontra toplardan gelen ortalarla soldan gol bölgesine kaçırdığımız oyuncuları buluşturmak. Tüm bu gerçekler ışığında Terim’in bir son dakika değişikliği yapması mümkün olabilir. Scolari’den gelecek olan son haberler bunda belirleyici olacak.
Bütün bunların ışığında bizi biz yapanı uygulamak tek çıkar yolu. Sahada kaos yaratmak, oynatmamak lazım. Herkes topun arkasına ve topun çevresine. 2002 yolunu açan Terim’in asıl planı buydu. Kurallar içinde bir futbol kavgası. Rakibe illallah ettiren bir pres. Bunu ne kadar yapabileceğimizi test edeceğiz bugün. Bugün oynayacağımız maç bir şampiyonluk maçı değil, şampiyonanın favorisiyle bir test maçı.

Bayrak asmak yasak
Cenevre’ye girdiğiniz andan itibaren en çok dikkatinizi çeken balkonlara ve camlara asılmış bayraklar oluyor. Portekiz ve İsviçre bayrakları yan yana. ‘Herkes bize düşman, herkes arkamızdan iş çeviriyor’ tedrisatından gelme bizlerin kafasında hemen komplolar ürüyor normal olarak. Bunlar şike yapacak!
Burası bir Portekiz ülkesi. Almanya için Türkler neyse, İsviçre için de Portekizliler o! İsviçre’nin alt yapı hamlesinin kol kuvveti onlardı ve dönmediler ülkelerine. Bu yüzden bu kadar destek var üç renklilere. Yani bu kadar Portekiz bayrağı normal. Peki neden İsviçre bayrağıyla yan yana asıyorlar diye sorarsanız! Çünkü tek başına bir yabancı bayrak asmak yasak! Kanunen diyor polis! Hangi kanun diye sorarsanız öyle bir kanun yok.
Ortada kanun olmamasına rağmen, polis olmayan bir kanunu öne sürerek herhangi bir yabancı bayrağın tek başına asılmasını yasaklıyor. Başına bela almak istemeyen halk da sorgulamıyor, İsviçre bayrağını asıyor kendi ulusunun bayrağının yanına.
26 kanton, 4 dil, 3 dinin yaşadığı, yüzyıllar süren savaşlar yaşamış ve sonunda birliğini sağlamış bir ülkede başlıyor Avrupa Şampiyonası. İtalya’yla birlikte Avrupa’da birliğin en geç sağlandığı yerde. Ve bu ülkede cemaatleşmeye izin yok. Olmayan bir kanunu bile uydurabiliyorlar bu felsefeyle.